ARAMIZDA MAALESEF ZIR CAHİLLER VAR.KONULARI BİRBİRİNE KARIŞTIRIYORLAR.
ZIR CAHİL!
Abdullah Ağar; "Türkiye Gazze konusunda tarafsız kalmalıydı” diyor.
Bunlar güvenlikçi! Bunlar jeopolitikçi!
Bunlar Ukrayna savaşı ile Gazze’deki soykırım arasındaki farkı bile kavrayamayan “uzman”!
Ukrayna, Avrupa (İngiltere)-Rusya meselesidir. Gazze, Suriye, Lübnan, Sina, Kudüs bizim coğrafyanın, Türkiye'nin meselesidir.
1917'de biz buralarda savaşıyorduk. Her karış toprağında bir Anadolu evladı yatar! Bu hafızayı, bu sorumluluğu, bu Türkiye'yi güvenceye alma mücadelesini kavrayacak zihin bile yok.
Gazze’de soykırım yapanlarla, Lübnan’ı yakanlarla Suriye’de YPG’yi üstümüze salanlar aynı güçlerdir. Hedefleri Hamas değil, Hizbullah değil, coğrafyanın kendisidir, tamamıdır. Bu mesele yüz yıl sonra yeniden harita çizme meselesidir.
Bunun bir dış politika meselesi, iç politika meselesi olduğunu sanıyor! Dengi siyasetiymiş, "Köprü"ymüş, tarafsızlıkmış! Dünyada böyle bir şey yok artık! Bunlar 20. yüzyıl söylemleri. Küresel sistem çöktü, her devlet bir varoluş mücadelesi veriyor!
O zaman Suriye ve Irak’ta yapıp ettiklerimiz de bir dış politika meselesi. Libya’da, Karabağ’da, Doğu Akdeniz’de, Ege’de verdiğimiz mücadele de dış politika! Tarafsız kalmalıyız, öyle mi!
Son yüz yılda bu coğrafyada neler yaşandığını, bir imparatorluğun nasıl ve neden dağıtıldığını anlamayan bahtsızlar bunlar.
Bugün Türkiye’nin neden küçültülmek istendiğini, İran sınırından Akdeniz’e niye “Harita Koridorları" çizildiğini, Suriye ve Irak’ta neden ABD terör orduları kurulduğunu, Ege adalarının niye ABD ve İsrail füze üslerine dönüştürüldüğünü, yeniden harita çalışmalarının ne anlama geldiğini, Gazze ve Lübnan meselesinin nasıl Türkiye meselesi haline geleceğini algılayamayanlar bahtsızlar.
İsrail olunca, ABD olunca hemen zihin dünyaları altüst oluyor, kıvrak cümleler kurma telaşları başlıyor.
Süslü laflarla, büyük cümlelerle, “akil” duruşlarla pazarlanan bu söylem bir zihin körlüğüdür. Bir geçmiş ve gelecek cahilliğidir.
Bu cümleleri sarfedenlerin, bugün bu coğrafyada olup bitenlere, gelecek aylarda olacaklara dair zerre kadar bilgi ve ön görüsü yoktur.
Soykırımı umursamıyorsanız, 20 bin çocuğun sistematik olarak öldürülmesini umursamıyorsanız, Filistin/Lübnan umurunuzda değilse, Türkiye’yi bari düşünün. Bunu algılayacak zihinleri bile yok.
Bu kişiler, Türkiye’nin yüzleştiği ve yüzleşmek zorunda kalacağı tehditlere dair hiç bir şey bilmiyor. Yaklaşan küresel fırtınaya dair hiç bir şey bilmiyor.
Peki bu ülke, bu devlet, amansız bir şekilde neye hazırlanıyor? Neden olağanüstü savunma hazırlığı yapıyor? Neden bütün ülkeler panik halinde bir şeylere hazırlık yapıyor?
Televizyon televizyon gezip ahkam kesiyorlar.
Coğrafya cahili bunlar. Bir yıla varmaz görürüz tarafsızlığınızı, denge siyasetinizi. Bakalım o zaman ne söyleyeceksiniz...
Ekleme
Tarihi: 22 Eylül 2024 - Pazar
ARAMIZDA MAALESEF ZIR CAHİLLER VAR.KONULARI BİRBİRİNE KARIŞTIRIYORLAR.
ZIR CAHİL!
Abdullah Ağar; "Türkiye Gazze konusunda tarafsız kalmalıydı” diyor.
Bunlar güvenlikçi! Bunlar jeopolitikçi!
Bunlar Ukrayna savaşı ile Gazze’deki soykırım arasındaki farkı bile kavrayamayan “uzman”!
Ukrayna, Avrupa (İngiltere)-Rusya meselesidir. Gazze, Suriye, Lübnan, Sina, Kudüs bizim coğrafyanın, Türkiye'nin meselesidir.
1917'de biz buralarda savaşıyorduk. Her karış toprağında bir Anadolu evladı yatar! Bu hafızayı, bu sorumluluğu, bu Türkiye'yi güvenceye alma mücadelesini kavrayacak zihin bile yok.
Gazze’de soykırım yapanlarla, Lübnan’ı yakanlarla Suriye’de YPG’yi üstümüze salanlar aynı güçlerdir. Hedefleri Hamas değil, Hizbullah değil, coğrafyanın kendisidir, tamamıdır. Bu mesele yüz yıl sonra yeniden harita çizme meselesidir.
Bunun bir dış politika meselesi, iç politika meselesi olduğunu sanıyor! Dengi siyasetiymiş, "Köprü"ymüş, tarafsızlıkmış! Dünyada böyle bir şey yok artık! Bunlar 20. yüzyıl söylemleri. Küresel sistem çöktü, her devlet bir varoluş mücadelesi veriyor!
O zaman Suriye ve Irak’ta yapıp ettiklerimiz de bir dış politika meselesi. Libya’da, Karabağ’da, Doğu Akdeniz’de, Ege’de verdiğimiz mücadele de dış politika! Tarafsız kalmalıyız, öyle mi!
Son yüz yılda bu coğrafyada neler yaşandığını, bir imparatorluğun nasıl ve neden dağıtıldığını anlamayan bahtsızlar bunlar.
Bugün Türkiye’nin neden küçültülmek istendiğini, İran sınırından Akdeniz’e niye “Harita Koridorları" çizildiğini, Suriye ve Irak’ta neden ABD terör orduları kurulduğunu, Ege adalarının niye ABD ve İsrail füze üslerine dönüştürüldüğünü, yeniden harita çalışmalarının ne anlama geldiğini, Gazze ve Lübnan meselesinin nasıl Türkiye meselesi haline geleceğini algılayamayanlar bahtsızlar.
İsrail olunca, ABD olunca hemen zihin dünyaları altüst oluyor, kıvrak cümleler kurma telaşları başlıyor.
Süslü laflarla, büyük cümlelerle, “akil” duruşlarla pazarlanan bu söylem bir zihin körlüğüdür. Bir geçmiş ve gelecek cahilliğidir.
Bu cümleleri sarfedenlerin, bugün bu coğrafyada olup bitenlere, gelecek aylarda olacaklara dair zerre kadar bilgi ve ön görüsü yoktur.
Soykırımı umursamıyorsanız, 20 bin çocuğun sistematik olarak öldürülmesini umursamıyorsanız, Filistin/Lübnan umurunuzda değilse, Türkiye’yi bari düşünün. Bunu algılayacak zihinleri bile yok.
Bu kişiler, Türkiye’nin yüzleştiği ve yüzleşmek zorunda kalacağı tehditlere dair hiç bir şey bilmiyor. Yaklaşan küresel fırtınaya dair hiç bir şey bilmiyor.
Peki bu ülke, bu devlet, amansız bir şekilde neye hazırlanıyor? Neden olağanüstü savunma hazırlığı yapıyor? Neden bütün ülkeler panik halinde bir şeylere hazırlık yapıyor?
Televizyon televizyon gezip ahkam kesiyorlar.
Coğrafya cahili bunlar. Bir yıla varmaz görürüz tarafsızlığınızı, denge siyasetinizi. Bakalım o zaman ne söyleyeceksiniz...
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.