Belediyelerde bir başkan olmasa dahi oturmuş bürokrasi sayesinde rutin işler tıkır tıkır yürür. Personeli yönetecek, örneğin bir genel müdür atandığında, çöpler yine toplanır, sokaklar temizlenir, sular akar, imar işleri devam eder.
Seçilmiş belediye başkanının atanmış genel müdürden farkı şudur: Gücünü ve yetkisini doğrudan milletten alır, 5 yıllık görevi sonrasında da hesabını millete verir. Dolayısıyla başkandan beklenen, risk alması, fırsatları değerlendirmesi, projeler yapması, rutinin ötesine geçerek şehrin sorunlarını çözerken şehre yenilikler eklemesidir. Ayrıca seçilmiş başkan 5 yıl sonra milletin huzurunda hesap vereceği için bir rekabetin de içindedir ve rakiplerinden daha iyi bir performans sergilemesi, ortaya bir vizyon koyması gerekir.
Mansur Yavaş’ın Ankara’da 5 yılı doluyor. Geride kalan 5 yıla baktığımızda, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin başında bir başkanın varlığından söz etmek zor. Yani Mansur Yavaş olmasa da Ankara zaten böyle yönetilirdi. 5 yılda ortaya bir fark konulmadı, rutinin dışına çıkılmadı, Ankara bir yenilikle, yeni bir projeyle, ek bir belediye hizmetiyle tanışmadı.
Mansur Başkan seçim sahasına “Az Laf Çok İş” sloganıyla çıktı. Önce “Laf” kısmına bakalım: Mansur Başkan’ın az konuştuğu doğru. Ancak kendisi belediye genel müdürü değil, seçilmiş belediye başkanı. Yani siyasi bir figür ve siyaset büyük oranda “söz” üzerinden yapılır. Seçmen, sadece şehrin sorunları ve çözüm önerileri ya da projelerle ilgili değil, güncel siyasi meseleler hakkında da Başkan’ın sözünü duymak, fikirlerini öğrenmek ister. “Belediye başkanının görev alanı belediye sınırlarıdır” demeyelim boşuna. Mansur Yavaş’ın adı belediye sınırlarını aşarak Cumhurbaşkanlığı adaylığı için geçmişti. 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde Mansur Yavaş Kılıçdaroğlu’nun yanında görüntü vermiş, seçmene de cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı sözü verilmişti.
Öyleyse Yavaş’ın konuşması gerekiyor. 6’lı Masa sürecinde neler yaşandı mesela? Ya da 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde CHP’nin PKK’nın siyasi uzantısı partiyle yaptığı ittifakı nasıl değerlendiriyor? Diyelim ki bunlar geçmişte kaldı; bugün CHP ile DEM arasındaki “kent uzlaşısı” adı altındaki ittifak hakkında ne düşünüyor? Mensubu olduğu CHP’nin DEM ile, hem de Kandil’in talimatıyla kol kola yürümesini nasıl izah ediyor?
Seçime giderken, Ankaralıların, başkan adayının bu konudaki fikirlerini öğrenme hakkı var. Afyonkarahisar’daki CHP’li başkan adayı çıktı, DEM hakkındaki fikirlerini açık açık söyledi, sözlerinin de arkasında duruyor. Peki, Türkiye’nin başkenti ve ikinci büyük şehri Ankara’nın başkan adayı bu konuda ne söylüyor? Bilmek hakkımız değil mi?
Gelelim “iş” konusuna… Mansur Yavaş’ın Ankara’da rutinin ötesine geçemediğini yukarda belirtmiştik. Ankara’da belediye hizmetleri 5 yıl öncesine nazaran olduğu yerde sayıyor. O kadar ki, yüzde 80’lere yakın destek alınan Çankaya’da bile bir farklılıktan, bir yenilikten, atılımdan söz etmek mümkün değil. Koskoca Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 5 yılda 20 kreş açmakla övünmesi, bunu başarılı bir icraat gibi sunması dahi Ankara’da hiçbir şey yapılmadığını gösteriyor.
Susmakla bir yere kadar. Mansur Yavaş, konuşmadığı gibi çalışmadı da. Ama hakkını yemeyelim: Ankara’da Mansur Yavaş’ın trolleri ve itibarları yerlerde gezen anket firmaları çok çalıştılar, son günlerde gayretlerini de artırdılar.
Anketlerde Mansur Yavaş’ın Turgut Altınok’un önünde olduğu yönündeki şaibe hızla yayılıyor. Madde madde yazalım:
Ankara’daki tablo, kamuoyuna pompalanan algıdan çok farklı. Süreç Turgut Altınok lehine ilerliyor.
AK Parti, son 5 yılda Mansur Yavaş’ı eleştirmek ya da konuşturmak konusunda isteksiz, yetersiz ve başarısız oldu. Geç değil. 22 günümüz var. “Milliyetçi” Mansur Yavaş’tan en azından PKK ile yapılan “Kent Uzlaşısı” hakkında birkaç kelâm alabilmek mümkün. AK Parti bunu da yapabilir sanıyorum.