Her yönetim başa geldiği zaman; yapabileceği şeyleri, maddeler halinde sıralar. Bana göre; yeni gelen yönetimin,en önemli meselesi; resmi kurumlardaki israfı, yani sızıntıyı engellemektir. Siz, bir taraftan dolduruyorsunuz, ancak; doldurduğunuz yer, bir türlü dolmuyor. Çünkü, sızıntı, kaçak çok. Devletin tepe noktasındaki insanlar; şüphesiz bu konudan, çok şikayetçidirler. Onlar da, bu konunun ortadan kalkmasını istemektedirler. O halde, hemen bir yerlerden başlamaları gerekir.
Öncelikle, bankamatik memurlarını tespit ederek; aktif hayatın içerisinde; istihdam edilir hale, getirilmesi gerekir. Tahsis edilen makam aracı, şoför, gibi özel hizmet yapanları, en aza indirmek. Ortak servislerle, buna çözüm bulmak. Her makam sahibinin, makama geçtiği andan itibaren; atandığı makamı, tekrardan teşrif etme alışkanlıklarına, son vermek. Makam aracı kullanan şoförlerin; hizmet ettiği insanın mekanı ile; kendi iskanı arasındaki; uzaklıklardan dolayı, gereksiz mesafe kat edilmesinin önüne geçmek.
Bunları özellikle sıralıyorum. Çok, şahit olduğum için. Yoksa; olabilecekleri siz düşünün. Kriz dönemlerinde ekonomideki bozulma sonucu, bütçe gelirlerinde; ortaya çıkacak azalma ile buradan doğan; kamu hizmeti finansman açığının, kamu yönetiminin; personel, cari ve transfer harcamaları gibi zorunlu giderlerinden düşülebilmesi arasında asimetrik bir ilişki vardır.
Kamu personelinin ya da sosyal yardım alan kesimlerin, refah döneminde; maaş, özlük hakları, yoksulluk ödeneği, sağlık yardımı, vb. altında elde ettikleri kazanımlarla; kamu yöneticilerinin hizmet binası, makam odası, makam aracı gibi imtiyazlarının ekonominin daraldığı ve finansman açığının ortaya çıktığı dönemlerde; ellerinden alınması veya bütçedeki daralma oranında azaltılması mümkün olmamıştır. Onlar, yine kendi dünyalarında israfa devam etmişlerdir.
Kamu yönetimi mekanizması; kendisine siyasi bir sınır çizilmediği takdirde; canlı bir organizma gibi büyüme eğilimine girer. O nedenle; yeni yönetime gelecek kadrolardan beklentimiz büyüktür. Bunun ilk adımı da; Kamuda israfın, gereksiz harcamaların önüne geçmektir.
Gelecek yeni yönetici arkadaşlar; bu gerçeği görerek, üzerine gitmelidir. Eğer, bu gerçek görülüp te; yeteri kadar tedbir alınmaz ve önüne geçilmez ise; Kamuda, bazı imtiyazlı konumdaki insanların; şahsi imparatorlukları, devam edecektir. Bu da; Devletin sırtına ekstradan ve gereksiz bir yük demektir.
Özellikle yerel yönetimler de; israf ve gereksiz harcama alışkanlığı daha da fazladır. Çok sıkı bir şekilde denetlenmesi gerekir. Ülkemizde her alanda; yeteri kadar denetim yapamadığımızı, bu köşede defalarca dile getirdim. Tekrar ediyorum. Denetim, kontrol mekanizmamız iyi çalışmıyor.
Ayrıca, topluma yönelik yapılan aşırı derecedeki reklamlar; insanları gereksiz tüketmeye; alış, veriş çılgınlığına sürüklüyor. Bu da, vahşi kapitalizmin işine geliyor. En azından reklamlara, bir sınırlama getirilir. Ya da; çok fazla reklam yapandan; çok fazla vergi alınır. Bir anlamda; israfa teşvikin, önüne geçilmesi lazımdır. Bu israf; gelir dağılımında; düşük gelire sahip olan vatandaşlarımızı; ekonomik olarak da; zor durumlara düşürmektedir.
Beklentimiz, bu problemin yeni yönetime gelen arkadaşlar tarafından; iyi analiz edilip; ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaların, yeteri kadar yapılmasıdır. Bu tür israf yapma alışkanlığı, insanımız da; sorumsuzluğu da; beraberinde getirmektedir. Arkasından sosyal hayatımızı etkileyecek; derin yaralar olarak, ortaya çıkmaktadır.
Devletin malı deniz, mantığından; Bu Ülke bireylerinin kurtarılması gerekir. Bu mantığın yanlışlığını; gerekirse, en caydırıcı cezalarla; halkımıza, memurumuza, esnafımıza, velhasıl herkese öğretmemiz şarttır. Ülkenin maddi alanda daha iyi hamleler yapması için; buna ihtiyacımız var…