TARTIŞMANIN ADABI
İnsanlar arasındaki, ilişkiler de, her zaman dostluğun, kardeşliğin, sıcaklığın varlığını bilen biriyim. Burada önemli olanın yapılacak her hangi bir işte; karşılıklı olarak atılan adımların birbirini yaralamadan, doğruyu bulmak, uygulamak adına bir birilerine destek vermeleridir. Köstek olmak veya engellemek, set çekmek, kasıtlı davranmak gibi peşin hükümler olmaz ise, iyi niyetli yaklaşımlar her zaman sonuç verir. Hak arayanın da, hak verme makamında olanın da; sakin ve karşısındakini anlayacak bir durumda olması gerekir. Bir konuda bir fikri savunan da, ona karşı olan da; yine sakin olması gerekir. Bazı anlaşmazlıkların nedeni; kendi hak ve hukukumuzu, kırmızı çizgilerin neler olduğunu bilmemekten kaynaklanmaktadır.
Bu öneri bütün ilişkiler için geçerlidir. Yönetenle, yönetilen arasında; öğrenci ile öğretmen arasında, Anne, Baba ile çocuklar arasında… v.s. Her iki tarafın kendilerine göre inandıkları doğruları savunurken, karşıdakini yok sayarak, hafife alarak değil; ortak noktayı, ortak doğruyu nasıl buluruz, diye kafa yormaları gerekir. Bu düşüncelerin oluşmadığı yerde; kargaşa, birbirini anlamamak, yanlış anlama, birbirini suçlama, alır başını gider. Bundan toplum, bazen de her iki taraf da, zarar görür. Birde araya kötü niyet girerse tamamen kontrolden çıkar. Her, iki taraf birbirlerini anlayışsızlıkla suçlarlar. Hoşgörü, ortamı, anlayış ortamı ortadan kalkar
Aslında baktığınız zaman herhangi bir konuda anlaşamayan, aynı fikirde buluşmayan , her iki taraf da kötü amaçlı değildir. Gelişen olaylar kontrolden çıkarak bir kargaşaya, kaosa, tartışma ortamının gerilmesine neden olabilir. İnsanlarımız, birbirlerini anlayarak daha mutlu ve daha huzurlu olduklarını anlayacaklardır. O, konuda yeteri kadar tecrübe sahibi oldukları zaman hayatta bunun yaşanır olabileceğini görebileceğiz. Sabır, bu tür durumlarda en önemli ilaçtır.
Her iki tarafın aktörleri de olayların bu hale dönmemesi için çaba sarf etmelidir. Böyle olmaz ise siyasette çok gerilir, insanlar arası ilişkiler arasında soğuk rüzgarlar eser. Toplumun, her kesimi bundan etkilenir. Tüm taraflar kendilerinin haklı olduğu ve sadece kendilerinin doğru olduğu zannına kapılarak, karşı tarafı yok sayar. İşte, toplumda insanların birbirinden koptuğu an bu andır.
Öğrenci, öğretmen, yönetici, yönetilen, işçi ile işveren, Karı ile koca, kısacası tüm insanlar arasındaki ilişkilerde gerilir. Her iki taraf da belki haklı olsalar bile haklılıklarını ispat edemezler.
Önemli olan her iki tarafında kendi hukukunu ve haklılık, sınırlarını bilerek hareket etmeleridir. Mümkün olduğu kadar karşı tarafın kırmızı çizgilerini bilmek, davranışlarımızı ve isteklerimizi ona göre ayarlamaktır.
Sizin inandığınız fikrinize, görüşünüze göre, Karşı taraftan saydığınız bir insan ile tartışırken; yahut fikir ayrılığınız olan bir insan ile; münakaşa ederken, onu küçümseyici, aşağılayıcı kelimeler kullanmanız, sizin haklı olacağınız anlamına gelmez. Aksine karşı tarafı size karşı kindar ve savunduğunuz fikre karşı da; düşman olmasına neden olur. Kazanmak için giriştiğiniz bir uğraşta, kaybeden taraf olursunuz.
Karşı tarafın sizden nefret etmesine neden olursunuz...
Gün safları sıkılaştırma , yürekleri birleştirme günüdür. Ülkemiz için yeteri kadar sıkıntılı konular mevcuttur. Gereksiz tartışmalara, bizi yoracak yıpratacak, ayrılıklara tahammülümüz yoktur. Böyle biline...
Hiç kimse rehavete kapılmasın. çünkü esas zorlu günler henüz başlıyor.
Hayırlı günler olsun tüm kardeşlerime...
TARTIŞMANIN ADABI
TARTIŞMANIN ADABI İnsanlar arasındaki, ilişkiler de, her zaman dostluğun, kardeşliğin, sıcaklığın varlığını bilen biriyim. Burada önemli olanın yapılacak her hangi bir işte; karşılıklı olarak atılan adımların birbirini yaralamadan, doğruyu bulmak, uygulamak adına bir birilerine destek vermeleridir. Köstek olmak veya engellemek, set çekmek, kasıtlı davranmak gibi peşin hükümler olmaz ise, iyi niyetli yaklaşımlar her zaman sonuç verir. Hak arayanın da, hak verme makamında olanın da; sakin ve karşısındakini anlayacak bir durumda olması gerekir. Bir konuda bir fikri savunan da, ona karşı olan da; yine sakin olması gerekir. Bazı anlaşmazlıkların nedeni; kendi hak ve hukukumuzu, kırmızı çizgilerin neler olduğunu bilmemekten kaynaklanmaktadır.Bu öneri bütün ilişkiler için geçerlidir. Yönetenle, yönetilen arasında; öğrenci ile öğretmen arasında, Anne, Baba ile çocuklar arasında… v.s. Her iki tarafın kendilerine göre inandıkları doğruları savunurken, karşıdakini yok sayarak, hafife alarak değil; ortak noktayı, ortak doğruyu nasıl buluruz, diye kafa yormaları gerekir. Bu düşüncelerin oluşmadığı yerde; kargaşa, birbirini anlamamak, yanlış anlama, birbirini suçlama, alır başını gider. Bundan toplum, bazen de her iki taraf da, zarar görür. Birde araya kötü niyet girerse tamamen kontrolden çıkar. Her, iki taraf birbirlerini anlayışsızlıkla suçlarlar. Hoşgörü, ortamı, anlayış ortamı ortadan kalkarAslında baktığınız zaman herhangi bir konuda anlaşamayan, aynı fikirde buluşmayan , her iki taraf da kötü amaçlı değildir. Gelişen olaylar kontrolden çıkarak bir kargaşaya, kaosa, tartışma ortamının gerilmesine neden olabilir. İnsanlarımız, birbirlerini anlayarak daha mutlu ve daha huzurlu olduklarını anlayacaklardır. O, konuda yeteri kadar tecrübe sahibi oldukları zaman hayatta bunun yaşanır olabileceğini görebileceğiz. Sabır, bu tür durumlarda en önemli ilaçtır.Her iki tarafın aktörleri de olayların bu hale dönmemesi için çaba sarf etmelidir. Böyle olmaz ise siyasette çok gerilir, insanlar arası ilişkiler arasında soğuk rüzgarlar eser. Toplumun, her kesimi bundan etkilenir. Tüm taraflar kendilerinin haklı olduğu ve sadece kendilerinin doğru olduğu zannına kapılarak, karşı tarafı yok sayar. İşte, toplumda insanların birbirinden koptuğu an bu andır. Öğrenci, öğretmen, yönetici, yönetilen, işçi ile işveren, Karı ile koca, kısacası tüm insanlar arasındaki ilişkilerde gerilir. Her iki taraf da belki haklı olsalar bile haklılıklarını ispat edemezler. Önemli olan her iki tarafında kendi hukukunu ve haklılık, sınırlarını bilerek hareket etmeleridir. Mümkün olduğu kadar karşı tarafın kırmızı çizgilerini bilmek, davranışlarımızı ve isteklerimizi ona göre ayarlamaktır. Sizin inandığınız fikrinize, görüşünüze göre, Karşı taraftan saydığınız bir insan ile tartışırken; yahut fikir ayrılığınız olan bir insan ile; münakaşa ederken, onu küçümseyici, aşağılayıcı kelimeler kullanmanız, sizin haklı olacağınız anlamına gelmez. Aksine karşı tarafı size karşı kindar ve savunduğunuz fikre karşı da; düşman olmasına neden olur. Kazanmak için giriştiğiniz bir uğraşta, kaybeden taraf olursunuz.Karşı tarafın sizden nefret etmesine neden olursunuz...Gün safları sıkılaştırma , yürekleri birleştirme günüdür. Ülkemiz için yeteri kadar sıkıntılı konular mevcuttur. Gereksiz tartışmalara, bizi yoracak yıpratacak, ayrılıklara tahammülümüz yoktur. Böyle biline...Hiç kimse rehavete kapılmasın. çünkü esas zorlu günler henüz başlıyor. Hayırlı günler olsun tüm kardeşlerime...
Ekleme
Tarihi: 30 Ekim 2019 - Çarşamba
TARTIŞMANIN ADABI
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.