Nefis Terbiyesi ve Akıl
Nefis, zor bir meseledir. Her an onun esiri ve onun hükmü altındayız. Ama onunla dost olmuşuz. Oysa düşman olmalıydık. Salihlerden bazıları, mürşid-i kâmillerden nefis terbiyesi hakkında nasihat istemişler ve şu karşılığı almışlar: ... Sizden önce kendilerine kitap verilenlere ve size, ‘Allah’tan korkun’ diye emrettik... (Nisâ 4/131).
Şu halde kurtuluş, günahları silip süpürmekte, yani günahın meydana gelmesine sebep olan nefsi ıslah etmededir. Nefis dinin emir ve yasaklarına karşı koyar. Allah, hidayete ulaşmak için insanlara akıl vermiş ve İslâm’ı onlara hükümran kılmıştır ki, aklı dinin ölçülerine vurmak suretiyle yanlışı doğrudan ayırsınlar, nefisleri haramdan sakındırsınlar. İmam Gazâlî hazretleri [kuddise sırruhû] şöyle buyurmuştur: Kalb-i selim yani Allah’ın emrinde olmayanın aklı, ya ifrat ya tefrit noktasındadır.
Neticede şu durum ortaya çıkmaktadır ki, nefis sahibini şerlere götürmeye çalışır. Akıl hakem olarak ortaya çıkar. İslâm ile hükmedecek. Kur’ân-ı Kerîm’le, hadis-i şeriflerle, âlimlerin ictihatlarıyla hükmedecek.