Ülkenin, bu dar ve sıkıntılı imkanlarına rağmen; futbolumuza harcanan paraları dudak uçuklatır. Ülkenin maddi durumu ile bağdaşmayan yüksek rakamlardır. Üzülerek söylemeliyim ki; Her transfer sürecinde; spor basınımızın çoğu, transferle yatar, transferle kalkar... Kimi zaman; Yanlış rivayete dayalı transfer haberleri ile; Dünyada ne kadar futbolcu varsa, Ülkemizin baş tarafındaki futbol takımlarımıza transfer edilir. Yahut ediliyor haberleri ile; milyonlarca insana gazete satabilmek uğruna; yanlış ya da rivayete dayalı haberler sunulur.
Hatta böyle haberler yapmayalım diye toplantılar yapılmasına rağmen; sonuç aynıdır. Bu bilgiyi, spor yazarları başkanı bir söyleşi de gündeme getirmişti. Spor kamuoyu bu haberlerle günlerce meşgul edilir.
Gel gelelim bu kadar para harcanan, uğrunda insanların birbirini yaralamaya, darp etmeye varacak kadar bağımlı hale getiren; futbol kulüplerimizin başarı durumu nedir? O, cevap, ise; hüsrandır. Futbol kulüplerimizi özellikle büyük diye tanımlanan futbol kulüplerimizi yöneten, yönetici arkadaşlar; yeri geldiği zaman veya herhangi bir konuda konuştukları zaman; mangalda kül bırakmazlar. Asıl görevleri olan futbolu yönetme konusunda ise; sağır ve dilsizleri oynarlar. Başarılar, hep gelecek yılların hedefindedir, öyle olmak zorundadır. İşte büyük takımlarımızın son senelerdeki halleri budur…
Yanlış yabancı transferleri ve o, uğurda harcanan paralar akıllara zarardır. Asgari geçimle yaşanmaya çalışılan bir ülkede bir yılda bir sporcuya ödenen rakamların bir, kaç milyon dolarlardan, olduğu bahsedilmektedir. Peki, bu ödenen paralara karşılık elde edilen sonuçlar; sıfıra yakındır. Anadolu kulüpleri bu konuda bütçelerinin dar olması nedeni ile; daha dikkatli ve temkinlidir. Hoş, büyük kulüplerin de kendilerinin ifade ettiği rakamlara bakınca; ekonomik durumları pek de iyi değildir. En son GS örneği, bunun delilidir. Hepsi borç batağının içerisindedir. İşte biryıl öncesinde bir sürü para verilerek alınan sporculara rağmen; GS yın bir yıl önceki başarısı nerede? şimdi nerededir? Eski yöneticiler zamanında; milyon dolarlar verilerek alınan sporcular nerededir? Kaç tanesi şu anda o, formayı giymektedir. FB ye gelince aynı manzara. Her sene milyonlarca harcanan hovarda paralar… Trabzon spor başkanının seçildikten sonra; yaptığı açıklamalar ortadadır. BJK bu yanlış politikalar yüzünden; ceza almış ve borç batağından henüz kurtulamamıştır.
Dün oynanan GS, TS maçında; bütün bu olaylara ek olarak; hakem faciası yaşanmıştır. Bunun facia olduğunu MHK başkanı ifade ettiğine göre; başka söze gerek yoktur. Her işimizde olduğu gibi; liyakatsız, güçsüz, beceriksiz, adaletli davranmayı ilke edinmemiş, karar verme yetisinden uzak insanlar; karar verme, mevkisinde görev almaktadırlar. Sonuç, bir felaket... İşin ilginç yanı; GS Teknik patronu, yıllarca bu işe emek vermiş insanın bile; adaletli yorum yapmak yerine; gözlerinin önünde olan olayları; futbolcularının görüşüne göre; değerlendirmesidir. Olayları görmeyip, adeta suçu başkasına atmaktadır... Her halde, gözlerinde görme sorunu var ki; başkalarına soruyor... Zirvedeki insanları böyle olan bir camia da; adaleti bulmak, zor olsa gerektir. Aynı şahsı, yorumcu olarak dinlediğimiz zaman; farklı şeyleri duyuyor idik...
Buna benzer olayı; GS, Sivas Spor maçında biz de yaşamıştık. 3 sporcumuz atılmıştı. Her hafta hakem hatalarının konuşulmasından, usandık, biz yorulduk... Adaletli davranamayan, çeşitli baskıların altında kalan, karar verme yeteneğini, özgür kullanamayan insanlarla, buraya kadar... Anlaşılan o ki; bu sorunu çözecek, bir güç, kuvvet; bu ülkede yoktur. Hataları ve yanlışları olduğu gibi kabul edilip; yaptığı yanlış ve hatalar yüzünden çeşitli yorumlar yapılan tek kurum; futbol hakemleridir. Kimse onları yargılayıp, ceza veremez. Onlar da; istediği gibi, hareket ederler. Kısacası, kararları, hatalı olsalar bile; değiştirilemez
İşin daha vahimi; ulusal bir kanalda; bu maç üzerine oynanan bahis rakamlarının olduğu iddiası, çok dikkat çekicidir. Sunucuların ifade ettiğine göre; İlk devre TS, ikinci devre GS bire, yirmi vermiştir. Daha ilginç olanı; 4 kırmızı kart üzerine, bahis oynanmasıdır...
Bütün bu olumsuzluklar gözünün önünde olan taraftar guruplarına ne demelidir. Asıl görevini yapmayan veya yapamayan insanlarla uğraşacağınıza; rakip takımın taraftarları ile kavga etmek, sataşmak gibi saçmalıklar, işin sanki; aslı imiş gibi algılanmaktadır. İşini beceremeyen yöneticiler, seçim atmosferlerinde tekrar yönetime gelmektedir. Bunları, yine delegeler seçmektedir. Delegeler memnun olarak seçtiğine göre; O zaman dikkatimizi diğer takımlara ve olacak olumsuzluklardan faydalanarak; diğer takım taraftarlarına, yönelelim.., gibi bir anlayış hakimdir. Böyle taraftarlık olamaz... Her şey başarı endekslidir. Futbol şov olmaktan çıkmış; adeta uğrunda ölünecek, öldürülecek bir kutsallık verilen hale bürünmüştür. Böyle olaya bakan insanlara; doğruları gösteremezsiniz...
Bu konuda söyleyeceğimiz çok şey var. Hele Türkiye gibi futbolcular için; maddi açıdan çok rahat olan bir ülkeden bahsetmekteyiz. Paris' e transfer olan İbrahimoviç' in bir sözünü hatırlatayım. Transfer parasının çok olduğunu hatırlatan gazeteciye, cevap olarak; iyi ya vatanınıza o kadar vergi veriyorum demişti. Sahi, Türkiye de kaç futbolcu onun verdiği vergilerin onda birini vermektedir. Veremez, yöneticileri bile milyon dolarla ücret alırken; asgari ücretten sigortalarının yatırıldığı bir Ülkeden bahsediyoruz… Vah! Zavallı garip futbolcularımız demek asgari ücretle çalışıyorlar herhalde… O zaman sizlerde onlardan fazla başarı beklemeyin…
TÜRK futbolunda, tepeden, tırnağa bir değişim ve dönüşüm şarttır. Yoksa; daha çok hakem hatalarını, olumsuz olayları konuşuruz.., çoookkk...