İDLİBDE KADIN VE ÇOCUK OLMAK
Her gün TV ekranlarında; İnsanların öldüğünü, yok olduğu gördüm, Vahşeti gördüm, Sevenlerin ayrıldığını... Anneden, babadan, kardeşten...
Açlık, çaresizlik, ilaçsızlık, kol geziyor... Yaralılara müdahele edecek hastahane, nerede? Yoookkkk...
Her gün tekrar eden zulmü ve açlığı. Bütün bunlar bana gösterdi ki; İnsan, insanoğlunun en büyük düşmanıdır. Hatta, insan; çevrenin, Dünyanın kimi zaman, en büyük düşmanıdır. En acımasız halini savaş ve barış zamanları; görmekteyiz...
Üç-beş varil petrol için; neler yaptığını...
İkinci Dünya savaşında; birbirini boğazladığını...
Hayatta hiç bir şey; acı çeken bir insanın çektiği acıdan daha önemli değildir. Ancak, O acıyı, çeken ve yaşayan bilir. Hiç bir kelime, yaşanan dramı anlatamaz...
Eğer, Soylu, onurlu bir hayat yaşayacaksak; başkalarının acılarına kayıtsız kalmamalıyız. Özellikle, söz konusu olan; hayatımızın paydaşları olan çaresiz, korumasız, kadın ve çocuklar ise; seyirci kalmamalıyız..
Evet, İdlib yıkılıyor, yanıyor, kadın, çocuk, enkaz altında can veriyor... Kimin umurunda... Dünya sessiz ve kör, sağır...
Bir acı çığlık semaya yükseliyor... Bir avaz... Ağıtlar geliyor arkasından, kan ve göz yaşının süslediği ağıtlar...
Duyan yok, işiten yok...
Üstelik;
Birileri var; Mültecileri kovalım, diyen... Nereye kovalım, İdlibe savaş uçaklarının merhametine... Ya sizin merhametiniz; ne zaman savaş uçaklarının merhameti ile özdeş oldu?
Batı her zaman sömüren, her zaman köleleştiren zihniyetin ağa babasıdır. Sığınak olarak; bu Vahşi insanları görmek; Dünyanın aldandığı en büyük aldanmadır...
Sığındığın, medet umduğun makam; seni yok etme amacı taşıyan bir makamdır... Ey Gafil, haberin olsun...
Allah'ım, sen bilirsin... Yar ve yardımcıları ol...