Son günlerde dış ülkelerde olan bir çok olay, Ülke gündemimizi meşgul ediyor. Dünya o kadar küçüldü ki; kitle iletişim araçlarının bu kadar gelişmiş olması, Dünyayı birbirinden anında haber eder hale getirdi. En başta ekonomi hemen ona göre tavır alıyor. Pozisyon belirliyor. Bana ne, canım benden kilometrelerle ötede olan bir olay, diyemiyorsunuz. Her bakımdan sizi etkiliyor. Mısırda olanlar tek kelime ile vahşet. Dünya üzerindeki çoğu devletler duymuyorlar, görmüyorlar, bakmak istemiyorlar. Vahşete herkes farklı yorumlar getirmek çabası içerisindedir. Bu arada herkes artan petrol fiatlarından ne kazanırımın, derdine düşüyor. Mazlum insanların ölmesi umurlarında değildir.
Vahşet alabildiğine devam ediyor. İşin ilginç yanı bazı arab ülkeleri bu olayı onaylıyorlar. İktidar meselesi. Kendilerinin koltuklarının gitmesinden endişe ediyorlar. Allah orada şehit olan kardeşlerimizin şehadetini kabul etsin. Tüm müslümanlara akıl versin, şehit yakınlarına sabır versin. Tez zamanda sonuç almalarını nasip etsin.
Dünyanın bir ucunda, Doğu Türkistanda çin zulmü devam ediyor. Kerkük, Irak kan deryası... Suriye, Filistin, Azarbeycan, Çeçenistan, Afganistan, Arakan, Keşmir... velhasıl kan, kan, kan... akan müslüman kanı.
Dünya sessiz, Dünya kör, Dünya acımasız, Dünya vurdumduymaz... neden çünkü ölen insanlara insan gözü ile bakmıyor. Asırlardır takip ettikleri politikalar tamamen köle düzeni kurmak üzerinedir. Kendi yararları zede almadığı müddetçe kölelerin ne olduğu umurlarunda değildir. Olaya öyle bakmaktadırlar.
Bu işleri planlayanların başında ABD, İngiltere ve Avrupa gelmektedir. Asırlarca İslam topraklarında cirit atma planları yapmışlardır. Bugün onun keyfini yaşamaktadırlar. Hem de purolarını tüttürerek. Hiç bir şeye dokunmadan, cephe gerisinden seyrederek...
1941 li yıllarda devrin ABD başkanı ve İngiltere Başbakanı bir araya gelerek, gelecek yılları planlamışlardır. Zaman geçmeden ABD 2. Dünya savaşında taraf olarak yani ingiltere ile bir olarak, japonyaya atom bombası atmış ve savaş sonrası paylaşımlarını gerçekleştirmişlerdir.
Savaş sonrası paylaşımlarda, önceden birinci Dünya savaşı sonrası yıkımı gerçekleştirilen Osmanlı imparatorluğunun toprakları üzerindeki paylaşımlarını tekrar kontrol etmişlerdir. Bu gün Arab devletlerinde olan sıkıntıların altında bunların bıraktıkları kukla idareciler, onların kötü yönetimleri yatmıyor mu? Kendi yararlarına karşı çıkabilecek tüm girişimleri engellemişlerdir. Bir nevi dışarıdan kontrol mekanizması ile bu işi çok iyi yapmaktadırlar. Oralardan hiçbir zaman ellerini çekmediler. Bıraktıkları kukla yöneticiler sayesinde kazanılan paraları kendi bankalarına yatırttılar. Yani onları sömürmeye devam ettiler. O coğrafyaların farkında olmadan bilerek veya bilmeyerek Osmanlının yıkılmasına katkı verdiklerini de unutmamak gerekir. Tabiiki; kukla yöneticiler sayesinde. Bugün hala çoğu yerde o kukla yönetimler devam etmektedir.
Bütün bu olanlardan sonra, Ortadoğu coğrafyasındaki yönetimlerin bağımsız olduğunu iddia etmek, saflık olur. O nedenle bağımsız olmadıklarına göre yaptıkları her eylemin arka planında onlara destek veren, asıl bunları idare eden devletler de onlar kadar suçludur. Kararı onlar vermektedirler. Uygulayanı ise kukla yönetimlerdir. Mısır darbecisi önceki günlerde ABD nin kendilerini yalnız bıraktığından şikayet etmemişmiydi...!
Benim söyleyeceğim şu ki insanlarımız ,Ülkemize yönelik komploları yapan sadece ABD ZANNETMESİNLER, En az onlar kadar, İngiltere, Fransa ve Almanya' nın, tabiî ki vazgeçilmeyen karıştırıcı İsrailin de çok önemli katkıları olduğunu unutmasınlar. İranın kendi yararlarına ait olan politikalarını da yabana atmamak gerektir. Türkiye için her zaman sorun olmuştur. Sınırlarımızın durumu ortadadır. Güvenilecek komşumuz yoktur.
Tüm bu devletlerin, Bize çok sıcak davrandıkları zamanda mutlaka bir çıkarlarının olduğunu unutmayalım. Sakin bir şekilde ne yapacaklarını bekleyelim. Hareketlerine göre tavır alalım. Mevlam tüm mazlumları, zalimlerin elinden korusun...