Dolar düştüğü zaman, büyüme hızı artınca, TÜRK parası değer kazanınca; Bu Ülke gelişiyor, Ülke kazanıyor anlamına gelir. Kişi başına düşen Milli Gelir, artıyor demektir.
Bu coğrafyanın içerisinde tüm ekonomik güzellikler, olunca; ne olur biliyor musunuz? Her alanda Ülkemiz kazanıyor, demektir. İnsanımız, daha refah içerisinde yaşar. Şöyle, bir baktığımız zaman; kaçakçılık yapanlar, vergi kaçıranlar, sahtekarlık, dolandırıcılık yapanlar velhasıl, Devletin Malı deniz mantığı ile yanaşıp; Devletin kesesine gidecek olan paraya göz dikenler. Yahut, Devlete ödemesi gereken çeşitli ödemelerini yapmayıp; çeşitli dalaverelerle ödemeyenler sayesinde; Bu Ülke fakirleşmekte, insanları yoksullukla mücadele eder duruma gelmektedir. Sonra, O tür adamlar; bu durumun böyle olmasında hiç katkıları yokmuş gibi; bazen de, Devletin verdiği teşviklerin peşine düşmektedirler… pes doğrusu… Bu kadar vurdum, duymazlığa pes…
Bir de; Ülke ne zaman gelişme yoluna koyulsa; sanki onun önünü kesmek gibi, eylemler, protestolar, yürüyüşler, yapmak isteyenler vardır. Onların yaptığına, ne demeli, bilmiyorum.
O halde, yeniden yapılandırma ile; Devlete olan borçlarımız ödeyelim. Çünkü, Devletin güçlü olması; Daha iyi sağlık hizmeti, daha iyi eğitim hizmeti, daha iyi sosyal hizmet, demektir. Böyle bir duruma kim sevinmez? Ancak, Devlet düşmanı olanlar, sevinmez…
Çalmanın en basit tanımı; Tüyü bitmemiş yetimin hakkını, yemek olarak, tanımlanır. Neden Yetimin hakkı örnek verilir, bilir misiniz? Çünkü, Kuranda en çok vebalin yetim hakkının yenmesinin olduğundan, bahseder. Allah'ın affetmediği günahlardandır. O, nedenle halkımız tüyü bitmemiş yetimin hakkı der. İşte, bilerek Devletin alacaklarına göz dikenler; bu günahı da; paralelinde işlemektedirler. İnsanlar düzgünce vergilerini vermelidirler. İşçi, memur düzgünce görevini yapmalıdır. İşveren çalıştırdığı işçinin sigortasını yatırmalıdır. Parasını hakkıyla, ödemelidir. Esnaf hakkı olmayan karla bir malı satmamalıdır. Herkes görevinin bilincinde olup, gereğini yaparsa; dolayısıyla Devletin güçlenen gelirinden; herkes bir manada, istifade edecektir. İşte bu da; fakirin gelirinin daha artması, demektir. Devletin sunacağı hizmetlerin daha artması, demektir. İnsanlar arasındaki gelir dengesizliğinin, daha azalacağı demektir. Sosyal Devlet kavramının güçlü bir şekilde hayata geçmesi demektir. Kaçırdığı verginin Devletin cebinden para çalmak anlamına geldiğini bilmesi demektir.
Devleti zenginleştirdiğimiz zaman; Devletin sana hizmet olarak, dönmesi demektir. Daha iyi sağlık hizmeti, almak demektir. İŞSİZLİĞİN, Yoksulluğun azalması demektir. Eğitimin, Öğretimin kalitesinin yükselmesi demektir. İnsanlar arasında var olacak uçurumların azalması sayesinde, topluma insani kavramların süratle dönmesi demektir. Karşılıklı sevgi, saygı, insanca yaşamak ve insanca düşünmek demektir.
Yukarıda sıraladığımız, olumsuzluklar; Senin farkına varmadan vermediğin vergilerin, yaptığın kaçakçılığın, işten kaytarmanın, sorumluluğu bilmemenin topluma getirdiği; ağır yüklerdir… Kalk altından kalkabiliyorsan, kalk…
Aynı zamanda, Devletin güçsüz düşmesi demek; Düşmanlarının karşısında, aciz kalması demektir. Kendini savunacak, yeteri kadar silahı olmaması, demektir. Milli silah sanayinin, yok olması, demektir. Düşmanlarının korkulu rüyası olmamak, demektir. Güçsüz Devlet, her türlü tehlikeye açıktır.
En acı olanı bu zararların, yahut olumsuzlukların bize yansımayacağını düşünmektir. O, da; nasıl bir düşünce ise; onu anlamış değilim. Sen her şeyi ile hali vakti yerinde olan birisi olabilirsin. Farkına varmadan karşındaki insanların yaptıkları, çok basit bir hata; senin ekonomik, sosyal, hatta; hayatiyeti etkileyen bir hata olarak, karşına çıkabilir.
Eğer insanlar, dürüstçe görevini yapmazsa; onların hataları sana zarar olarak dönebilir. Yoldaki bir çukur, SENİN CANINA, MALINA ZARAR VEREBİLİR… O, NEDENLE HERKES SORUMLULUĞUNU İYİ BİLMELİDİR…
Devlete karşı olan görevlerini, yerine getirdikten sonra; Devletten hizmet beklemelidir. Yoksa, ödemediğin bir verginin sana bir çukur, bir eksiklik, olarak geri dönmesi; seni sinirlendirmesin. İnsan önce kendine, daha sonra çevresine, bakmalıdır. Kendi sorumluluğunu yerine getiren insanlar; zaten bu mutluluğu hissederler. O, tür insanların; Devletin işleyiş mekanizmasındaki, eksikliklerden; şikayetçi olmaya hakkı vardır. Sorumluluğunu yeteri kadar yerine getirmeyen insanların öyle bir hakkı yoktur…
Ramazan Ayı, sorumluluklarımızdan olan; Zekat ve Fitrelerin ödenmesi de; sosyal hayatın zenginliklerinden, birisidir. İhmal etmeyelim. Bunlar da; manevi hayatın, bize getirdiği güzelliklerdir. Kardeşliğimizin, gelişmesine, güçlenmesine yardımcı olur…
HAYIRLI BAYRAMLAR
Selam ve Dua ile...