ÖĞRENCİ OLAYLARI
Ülke gündemini, yine öğrenci olayları oluşturmaya başladı. Kim karıştırmak istiyor? Kim neyi hesaplıyor? Kimin ne çıkarı var? Bütün bu sorulara, cevap aranıyor.
Gün geçmiyor ki; polisle, çeşitli nedenlerden dolayı çatışan öğrencilerin velilerinin, çocuklarına karşı aldıkları tavırlar yahut azarlamalar, tartaklamalar manşetlerde yer almasın. Çocuklarla, gençlerle; kolluk güçleri çeşitli nedenlerden dolayı, karşı, karşıya gelmesinler.
GELİNEN SON NOKTAYA BAKIN. Son olaylarda öldürülen teröristin babası; ''çocuğum Vatan hainiydi.'' diyor. Öğrenci velilerinin bir çoğu maddi imkansızlıklar, içerisinde yaşayarak çocuklarının daha iyi bir eğitim görmesini, yüksek okullarda okumasını istemektedirler. Bunun için bütün imkanlarını seferber etmektedirler. Hatta, çocuk Yüksek Okulu kazandıktan sonra kimseye muhtaç olmasın, arkadaşları içerisinde mahcup duruma düşmesin diye maddeten sürekli destek veriyorlar. Ama, bir gün hiç ummadıkları bir şey oluyor, çocukları çeşitli nedenlerden dolayı çeşitli olayların içerisinde; yer alıyor veya mahkemelik oluyor. İşte bir Veli için yıkım anının başlangıcı meydana geliyor. Medya önünde çocuğunu dövenler, azarlayanlar, haksızlığa uğradığını söyleyenler, suçsuz olduğunu iddia edenler… v.s.
Böyle bir tavrı; ODTÜ de namaz kılan öğrencilere saldıran, öğrenci velilerden de; bekliyoruz. Herhalde okula, çocukları; namaz kılanları, engellesin, hakaret etsin, diye göndermedi. Eğer o düşüncelerde iseler; yazıklar olsun. O düşüncelerini yaşadıkları yerlerde de; açıkça söylesinler.
Bütün bunlar şu gerçeği göstermektedir. Çocukları sadece yüksek okula göndermek yetmiyor. Onların sürekli denetlenmesi ve kontrol edilmesi gerekiyor. Arkadaşları, çevresi, irtibat kurduğu kurumlar, bulunduğu yahut kaldığı ortam. Onlarca faktör vardır. Bu sorumsuzluk, sadece polisiye olaylarla kalmıyor. Ahlaksızlık, suç işlemek, bağımlılık, kontrol dışı hareketler, ailesiyle bağı koparmak... Bütün bunlar bir velinin tek amaç olarak; çocuğunu yüksek okula yönlendirmesinin ve orayı kazandırmasının yetmeyeceğini göstermektedir. Yetişen çocuğa; bahçeye diktiğimiz bir çiçek kadar önem vermiyorsak, onun maddi alanın haricinde de var olan insani ihtiyaçları ile ilgilenmiyor isek; Milli ve Manevi değerlerden uzak olarak yetiştiriyorsak. O zaman birileri bu boşlukları dolduracaktır. Zamanla da çocuğunuz hiç de hoş olmayan sonuçlarla karşınıza çıkacaktır. Bu insanın doğasında vardır. Ne ekersek, onu biçeriz.
Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde biraz da maddi imkansızlıklar, belki de bu çocukların yanlış ellere düşmesine fırsat veriyor olabilir. Unutmamak lazım Yüksek Okul hayatı gelecekte insana; daha iyi imkanların sunulduğu bir ortamı hazırlamak için yapılmaktadır. O tür imkanları elde edebilmek için; her türlü yanlış yapılabilir gibi bir anlam çıkarılamaz. Eğer yetişmekte olan yeni nesiller Milli ve Manevi değerlerine sahip olamayacak ortamlarda tahsil hayatına devam edecekse; o tahsil hayatına devam etmesin ondan daha iyidir. İnsanın adam gibi bir adam olması için; illa da, o şartlardaki bir okulu bitirmesi gerekmez. O tür insanlara zaten tahsil hayatı da bir şey katmaz. Hayatının ilerleyen bölümlerinde yine yanlış şeylerle uğraşarak, yanlış sonuçlar başına gelecektir.
Devlet ve Millet olarak yetişmekte olan nesillerimize sahip çıkmamız lazımdır. Geleceğimizin karanlık ellerde olmaması için Üniversitelerimizdeki olayları iyi takip etmeliyiz. Veliler olarak Anne ve Babalar çocuklarına iyi sahip çıkmalıdır. Kontrolü elden bırakmamak lazımdır. Onlar gençtir yaptıkları; bir, çok, şeyin yanlışlığını anlayacaklardır. Önemli olan bizim onları o, ortamlardan uzak tutmak için; çaba sarf etmemizdir. Unutmayalım karanlık güçlerin ilk hedefi Üniversite gençliğidir.
Son zamanlarda bu kargaşa ortamının tekrar ortaya çıkması için; birileri olağanüstü çaba sarf etmektedir. Son olarak; İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ Edebiyat Fakültesi ve Merkez binadaki okullardaki, hareketlilik dikkat çekmektedir. Başkentin göbeğinde; ODTÜ de yaşanan olaylar bunun delilidir. Oraya giden, malum zihniyetteki siyasetçilerin, baş üstünde tutulduğu yerdir. Devleti yöneten adamlara bile; tahammül edilemeyen, yerdir. Devlet, bu konuda kararlılığını ortaya koyarak; gereken tedbirleri almalıdır. Ya adam edilmeli, ya eğitim yuvası olduğu hatırlatılmalıdır. Devletin özel desteği ile; bu tür yerlerde terörist yetiştirilmesini kabul etmiyoruz.
Dileriz en kısa zamanda aklı selim galip gelir. Yetkililer de üzerilerine düşen görevleri yaparak; gerekli tedbirleri alırlar. Oynanmak istenen çirkin oyun; başlamadan biter. Sabır göstererek hoşgörü ile karşılanmalıdır. Yıpratıcı ve yaralayıcı olmaktan kaçınmak gerekir. Olayları sakin değerlendirmek, gerektiğine inanıyorum. DEVLETTEN beklentimiz; O, eğitim yuvalarına sağ duyunun hakim olması, oralara, huzur gelmesidir...