ORTA ÖĞRENİM GÜNLERİMİZDE HER GÜN SIRADAN BİR ŞEKİLDE YAPTIĞIMIZ OKUL YOLCULUĞUMUZ
BİR ÖĞRENCİ GÜNLÜĞÜ
Şu günlerde yıkılarak; yenisi yapılacak olan İHL binasında geçen günlerimiz adına, bir hatıramı yazacağım. Bu Okulun yeri, bizden öncekilerin anlattığına göre; yine okulmuş. Yeni binası ne zaman, yapılır, biter; bilmiyorum. Ancak, yıkılan bina; inşaat yığınları ile, birlikte, yaşanmış anıların, hayallerden yıkılmasını da; çabuklaştıracaktır.
Öncelikle evimiz, 4 eylül mahallesinde Kütüklü Camiinin hemen yanında idi. Bu evden okuluma yaklaşık 5 yıl giitm geldim. Daha sonra Lojmanlara taşındık. Daha sonra okulumuza oradan gidip gelmeye başlamıştık.
Kütüklü camiii deyince aklıma Kuran Kursları geldi. Ben İlk Okula başlamadan Kuran okumayı bildiğim için; BABAM buna rağmen yazın Kuran Kursalarına gönderirdi.
Önceleri Rahmetli Necati Hocanın evinde bir yaz Kuran Okumaya devam ettik. Daha sonra, Necati Hoca bize Hayırsevenler Camiinde kurs vermeye başlamıştı. Ancak, Hocamız ben Kuran okumayı bildiğim için, bizi genellikler yeni öğrenen öğrencilerin eğitilmesi konusunda görevlendirdiği için, Benim adıma fazla verimli olmuyordu. Daha sonra Kütüklü Camiinde bu görevi üzerimize aldık. Hatta iki yaz ilerleyen yıllarda, Bütün yaz boyu Kuran kursunu ben idare etmiştim.
Evet, dostlar gelelim İHO, binasına ve yolculuğumuza...
O, binadan, kimler geldi, kimler geçti?
Hayatını kaybeden tüm dostları; rahmetle anıyorum. Allah, mekanlarını cennet eylesin? BURSALI KAMİL YILMAZ' dan, Asım ŞAHİN' E KADAR...
Dostlar, bugün sizi şöyle bir elli yıl gerisine götüreyim, anılarımız tazelensin...
Ben, İlkokuldan sonra; orta tahsilime; 1965-66 yıllarında Sivas İHO da başladım. Evimiz stadyumun üzerinde; hamam durağı olarak bilinen yerde idi. Her gün, çoğu kez bu yolu; yürüyerek, gidiyordum. Okulumuz, Merkezde bulunan İmam Hatip Okulu idi.
Yürüme güzergahım, zaman, zaman değişse de; çoğunlukla aynı idi.
Evden çıkar, Rasathanenin önünden, Halil Rıfat paşa okulunun önüne erişirdim. Yolun hemen aşağısında; Stadyum bulunmakta idi. Stadyum ve çevresinde çok anılarımız var. Bizim sosyal hayatımızın merkezi durumunda idi. Oynanan maçlar, kurulan panayırlar, Mahalle takımların, amatör takımların merkezi idi. Doğal olarak Sivas Spor maçlarının heyecanının yaşandığı yerdi. İlk formayı giyerek top oynamak orada nasip olmuştu.
Yol boyu, bahçeli evler, mevcuttu. Bazı evlerin bahçelerinde; yaz aylarında meyve ağaçlarının, meyve verdiğine şahit oldum.
Anlamadığım, hala da; anlayamayacağım bir konu var. Onu belirteyim. Kimi ev sakinleri; bahçe duvarlarının üstünü demir korumalıklarla, kapatırlar. Doğrudur. İyi de; o parmaklıkların üzerinde bulunan, sivri demirler, ne içindir? Anlamış değilim.
Halil Rıfat paşa ilkokulunun hemen yanında pazar kurulurdu. Sonra, O, pazar yeri; Ticaret Lisesinin köşesine taşındı.
Yeri gelmişken; Ticaret Lisesinin inşaat aşamasını hatırladığımı, belirteyim...
Ticaret lisesinden, eski mit binası ve nafa evleri denen yoldan; taşlı sokağa doğru yürürdüm...
O, yoldan devam ederek; taşlı sokaktaki, üç dükkanlara varmadan, sağ tarafta hamam bulunan, yolu güzergah olarak, kullanıyordum. O yolun devamında; küçük, ahşap veya kerpiçten yapılan evleri geçtikten sonra; yukarılardan süzülerek gelen, küçük ırmak denilebilecek, su engelini aşmak için; tahta köprüden geçmek, mecburiyetindeydim. O zaman, şu an Büyük Otelin arkasında bulunan, bu ırmağın; etrafı sevimli evlerle, dolu idi. Tahta köprüyü geçerek ilerledikten sonra; Tam Esen sinemasının karşısından; İstasyon caddesine çıkıyordum.
İkinci yol ise; Üç dükkanların önünden düz devam ederek gitmek idi. Sivas Lisesi açılmadan önce; bu yolu takip ederek, Kongre binasının arkasından şehir meydanına ulaşabilirdik.
Geldiğim yolun İstasyon caddesine çıkış noktasında; yolun sağ tarafında; Valilik lojmanı var idi.
Yeri gelmişken; SSK Hasta Hanesinin yerinin boş arsa olduğunu; çocukların O, alanda top oynadıklarını, biliyorum. O, yıllarda lojmanlarda oturduğumuz için; bize yakın konumda olduğundan; hafızamda yer almış.
Bu yolu takip derekn, bazı yerlerde yol boyu, sizi ince, zarif, heybetli, eski ahşap evler karşılardı. Bu evlerin alt tarafları taştan yapılmış, bir bodrumdan ibaretti. Bu evlerin aynı zamanada, buzdolabı görevini üzerine alıyordu. Genelde pencereler, güneş gören taraf yapılmış idi. Oldukça geniş ve ferah odaları mevcuttu. Bazıların üst katları hem yazın kullanılırdı, hem de; kimi zaman ev sahibi tarafından ebebyn odası olarak tanzim edilirdi. Bu evlerin bazılarının etrafı duvarlarla çevrili idi. İçerisi küçük de olsa; bahçelerden oluşmakta idi.Pencere kenarlarını saksılar süslerdi Değişik Renkli ve değişik kokulu çiçekler, ayrı bir görünüm arz ederdi.
Yolumuzun sağ tarafına düşen, Sivas Kalesi, O gün ki hali ile; heybetli ve gizemli idi?
Yürüdüğüm tarafın hemen arkasında, bir yazlık sinema mevcuttu. Yeni Sivas Lisesi inşaat halinde idi. Yolu biraz geçince; Hemen yolun kenarında; Omay sineması yapılmıştı. Biraz ilerlediğimiz zaman; O zamanki adı ile; Sivas Lisesi karşımıza çıkıyordu. Bu Lise, Kongre binasında; eğitim, öğretime devam ediyordu. Lisenin etrafı duvarlarla çevrilmişti. Duvarların hem ön tarafında, hem duvarların içerisinde; sıra, sıra ağaçlar mevcuttu.
Daha sonraları Lise binasının karşı köşesinde; Akman Pasta Hanesi diye, bir işletme vardı. Akşamları, şehirler arası otobüsler buradan kalkıyordu.
Gurbete selam, yolculuğa devam...
Yolumuz gurbete düştü..
Bu şehrin sanki bir öznesi idi. Doğal oalark ayrılıklar... Gurbet, göz yaşı, hasret, yanık türküler... Bu şehirle özdeşleşmiştir.
Şu andaki görkemli binaların yerine; daha sade, iki katlı, kimi zaman tek katlı ev ve dükkanların önünden geçerek; Valilik binasına ulaşıyorduk.
Yolun karşı tarafında; yürürken, karşımıza Tan sineması ve çifte minare çıkıyordu. Hemen bitişiğinde cıbıllar parkı...
Evet, şiirler konu olan Cıbıllar parkı... Bugün üzülerek ifade edeyim, eski insanların hatırlaraını canlandıracak, üç- beş ağaçtan başak bir şey kalmadı...
Parkın içerisinde tarihi bir bina vardı. Selçuk Ortaokulu orada eğitim ve öğretimine, devam ediyordu. Hemen onun önünde meşhur CHP binası mevcuttu. Meydanın bu tarafı ilk zamanlar; otobüs durağı olarak, kullanılıyordu.
Buradan yeni Belediye binasını karşınıza alarak, askeri inzibat karakolunun önünden geçerek; Atatürk caddesine inerdiniz.
Ben daha çok, Valilik binasının hemen yanından, Kepenek caddesine girer ve okuluma öyle ulaşmaya çalışırdım. Valilik binasının yanında; Çevik Kuvvetin kullandığı, bir bina mevcuttu. Valilik binasının arkası, kimi zamanlar; seçim zamanlarında; partilerin, miting alanı olarak, kullanılıyordu.
Kimi zaman meydandan aşağıya doğru yürüyerek, PTT binasnın önünden eski belediye sokak geçilerek te; okulumuza giderdik. O zaman mısmıl ırmakla karşılaşmanız şart idi. Otel köşkün altına kadar, açıktan akardı. Okulumuz yolun sağında kalıyor idi. Irmağın sol tarafında, ırmak boyu; ince, zarif, iki katlı evler sıralanmıştı. Önlerinden ırmak akıyordu.
Dönelim vilayetin arkasına, mitinglerin de yapıldığı mekana.
Zamanın Başbakanı Sayın Demiel, meşhur Mitingini bu alanda yapmıştı...
Valilik binasından Numune Hasta Hanesine doğru giden yolun sağ kısmında; yolun üzerinde; sağ tarafta bir değirmen, mevcuttu. Bu yolu takip ederek, Numune Hastahanesine ulaşırdınız. Hastahanenin hemen üzerine Sanat okulu var idi. Böylece Hem Öğretmen okuluna... Hem de; askeri kışlaya... bu yolu takip ederek ulaşabilirdiniz...
Valilik binasından, kepenek caddesine doğru inerken; sıralı faytonları görebilirdiniz. Yolun karşısında Erişenlerin olduğu söylenen, ihtişamlı, etrafı duvarlarla çevrili, bir büyük ev vardı. Kepenek caddesi aynı zamanda; fotoğrafçılar caddesi olarak, bilinirdi. Fotoğrafçıları geçtikten sonra; Sağ tarafta Rahmetli Selçuk sporun başkanlığın yapmış, Kenan ağabeyin kahvehanesinden sağa döndüğünüz zaman; Yine Sivas´ta şehrin ortasından geçen; bir ırmak sizi karşılardı. Bu ırmağın çevresi, görkemli binalarla donatılmıştı. Oradan okulumuza ulaşmak için; tahta köprüden geçer, okula ulaşırdık...
Eğer yolu uzatmak isterseniz; Yolun karşısında bulunan Yalçın sinemasının önünden geçerek, Kepenek suyunun aktığı çeşmeden bir su içersiniz. Devamında, sağlı sollu geniş avlulu ve genellikle; iki katlı evlerin önünden geçip; ırmağa ulaşırsınız. Irmağa ulaştığınız zaman; sizi yine orada bir köprü karşılar. Köprüyü geçtikten sonra; sağ tarafa dönersiniz ve okulumuz karşıdadır...
Köprüyü geçtikten sonra, yola devam etmek isterseniz; biraz yürüdükten sonra mavi köşeye ulaşırsınız. Oradan sol tarafa dönünce; Bezirci Mahallesine gitmiş olursunuz. Düz gidecek olursanız, sizi çatalpınar camii karşılar. Hemen onun yanında geniş avlulu bir ev karşılar. Orası bir zamnalar, Vakıflar öğrenci yurdu olarak kullanılırdı. Şimdiki Ali Bab yolu üzerindeki İHL, okulunun yeri idi.
Çatalpınar camiinin sol tarafından ielerlediğiniz zaman; höllüklük caddesi olarak bilinen Sivas' ın tarihi evlerinin olduğu yola devam etmiş olursunuz. Hala Şehrin kültürtel mirası olacak Sivas Evleri ayakta durmaktadır.
Mısmıl Irmağın kenarındaki geniş avlulu, iki katlı evleri unutmak, ne mümkün? Irmak yukarılardan, şehri ikiye bölerek; KızılIrmağa ulaşmaktadır. Yukarıya doğru da; sağlı, sollu muhteşem yapıları görmek, mümkündür..
.
Ayrıca, köprüyü geçtikten sonra, faytonların sol taraftan atları ile; ırmağın içerisine, girerek, kendilerince yıkama, yaptıkları, gözümün önüne gelmektedir...
Aşağı, yukarı bu yolculuğu ben, yaklaşık beş sene yaptım. Bu muhteşem manzaraları, görerek, okulumuza gidiyorduk...
Otobüs nerede? Servis nerede? Allah tabanımıza kuvvet versin...
Başka bir seçenek yolumuz ise; Evimizin önündeki ana caddeden, stadyumu geçerek; İstasyon caddesine inmekti. İstasyon caddesinden yürüyerek; okula gitmekti. Bugünkü neslin gezmek ve hava almak için, kullandığı bu yolu; her gün biz yürüyerek, geçmek zorunda kalıyorduk. Ancak, bu yol daha uzun sürdüğü için; pek tercih edilmezdi. Genellikle; akşamları okuldan gelirken; dönüş yolu olarak, kullanılırdı.
Lise ikiden itibaren lojmanlarda, oturduğumuz için, bu yolu da, çok kullanma imkanını bulmuştum.
Bu yolu kullanırken her gün İSTASYONUN ÖNÜNDEN GEÇERDİNİZ. TREN İstasyonu o günler için çok önemliydi. Herg ün en az 5 tane yolcu trenin gelip geçtiği, bujranın önemini söylemey gerek yoktur. Çünkü bu şehir yol kavşağıdır. Doğu ile Batı, Kuzey ile Güneyi buluşturan noktadır. O nedenle her gün yüzlerce değişik insan hikayesine şahit olacağınız bir mekandır.
Gece ve gündüz harketelilik gün boyu devam ederdi. Hele kış günleri, tarif edilemeyen manzaralar oluşurdu.
Okulumuz ise; sanki şehrin konumunu temsil ediyordu. OKULUN YATILI BÖLÜMÜNE BU ÜLKENİN DEĞİŞİK COĞRAFYLARINDAN OKULUMUZA ÖĞRETİME GELMİŞ İNSANLAR İLE DOLU İDİ.
Böyleec yaklaşık 35 dakikalık bir uolculuktan sonra, okulumuza ulaşmış olurduk...
Benim gibi, bu serüveni her gün yaşayan tüm dostlara selam olsun... Bir nebze hatıralarla onları mutlu etti isek ne mutlu...
Öyle anlar vardır ki; hayali cihan değer... Ben sadece bir bölümünü sizlere aktardım... Zaman, zaman böyle paylaşımlarla; hem mazimizi hatırlayacağız, hem şehrimizin eski halinden bilgiler vereceğiz... Bu bilgiler, bire bir yaşanarak elde edilmiş, bilgileridir..
.
Bugün anlattığımız, bu çevreyi; hasretle arıyoruz. O, günleri; bugünkü yeni gençlere anlatmaya, çalışıyoruz. O, anların değerini bilmek için; yaşamak gerektiğine, inanıyorum.
An gelir, gözler nemlenir... An gelir, boğazlar düğümlenir... Kelimeler, yetersiz kalır?