İMKANSIZLIKLAR BİZİ YIPRATAMAZ
BAŞARI ENGEL TANIMAZ
Gazi Lisesinde, görev yaptığım süre içerisinde; Hep Vatanını seven insan yetiştirmek adına, mücadele verdim. Bunun kolaylıkları da, oldu. Zorlukları da…
İstedim ki; buradan yetişen yeni nesil; bizleri hep iyiliklerle ansın. Bu amaçla, ulaşabildiğimiz, öğrenci arkadaşlarımıza; bu sevginin temasını işlemeye çalıştım. Umarım, başarmışımdır.
O, nedenle sporcusundan, hiç etkinliğe katılmayan öğrencilerine, kadar; herkese ulaşmaya çalıştım. Hiç bilmediğim bir spor dalı olmasına rağmen; Basketbol takımının çalışmalarına katıldım. Onlara zaman ayırdım. O, yıllardaki kardeşlerim, çok iyi hatırlayacaktır.
O girişimlerimizden rahatsız olan, bazı çevreler; bizi hala sevmezler. Onların sevmemeleri, şahsımızla ilintili değil; fikrimizle ilgilidir.
O, yıllarda okulumuzda görev yapan kimi bekar arkadaşlara da; sıcak sevgimizi, candan dostluğumuzu vermeye çalıştık. Her, Sivaslının yaptığı gibi; garibin, yolcunun, yardıma muhtacın, yanında olduk. Her sıkıntılarında, başları derde düştüğü zaman; yardımcı olmaya çalıştık.
Bu tür arkadaşların bazıları; memleketimizden ayrıldıktan sonra; bir selam dahi göndermediler. Yanlarına uğradığımız zaman; bir bardak çayı, çok gördüler. İşte, hayatın başka bir gerçeği de; budur. Ancak, içlerinden bir tanesi var ki; adını zikretmeden geçmeyeceğim. Vefanın ve kıymet bilmenin, bir abidesi gibi; ayakta duran dostum; Osman Yılmaz… İşte, Sivas’ta görev yapıp, asla yanında olanları unutmayan, bir dost… Bir başka bekar dostlar; İbrahim Tak… Fahri Esen…
Böyle arkadaşların yüzünden; biz, yine garip, gurabaya sahip çıkmaya; bütün memuriyetimiz boyunca; devam ettik… Çünkü, insansınız… Hatalarınız var, iyilikleriniz var… İyilikleriniz, takdir görünce; şevkiniz, gücünüz, sevinciniz artıyor.
Uzun yılların geçtiği Gazi Lisesi anılarından, birisi daha var, anlatmadan geçmeyeyim.
Bu okulda spor denince akla gelen bir öğretmendim. Voleybol Takımım; parmakla gösteriliyordu. O, yıllarda, futbol açısından da; girişimlerimiz oldu. Önceden tanıdığım bazı sporcuları; GAZİ Lisesine getirerek, kayıt yaptırdım. Onlar Amatör takımlarda da; oynuyorlardı.
O yıl, takım olarak, çok iyi hazırlandık. Sivas Liseler arasında yapılan müsabakalarda şampiyon olduk. Takımımla birlikte; Amasya, şehrinde gurup maçlarına çıktık. Finale kaldık. Finalde yenildik.
Final maçında, sonradan dostluğumuzun ve arkadaşlığımızın, devam ettiği bir sporcuma, saha içerisinde çok kızmıştım. Maç bittikten sonra; her şey unutulur. Öyle oldu.
Sivas’ a gelip öğrencileri evlerine bırakırken, O takım kaptanı dostum, bana şöyle demişti;
-Hocam, maç bitip, soyunma odasına geçerken; yaptığım hatadan dolayı, sizin bana çok kızacağınızı sanmıştım. Maç bitip, Evimize gelene kadar; o konu ile ilgili bir şey söylemediniz, çok şaşırdım demişti.
Ben de, ona; -Saha içerisinde olan, sahada kalır, diye cevap verdim. Dostluğumuz yıllardır, devam eder...
Görev yaptığım yıllarda, mümkün olduğu kadar; başarılı öğrenci yetiştirmek adına, çaba sarf ettim. Pansiyon öğrencilerinden sadece bir arkadaş, O, yıllarda Tıp fakültesini kazandı. O, arkadaşın dershaneye gitmesini, özel katkı vererek; sağlamıştım. Şu an kendisi doktor, olarak hizmet veriyor. Sonraki yıllarda öyle bir başarı elde edilmedi.
Zahmet olmadan, emek olmadan; başarı olmaz. Lay, lay, lomla geçen hayat; başarı ile orantılı, değildir...
İşin özeti; disiplinin olmadığı yerde; başarı olmaz.
Takip ettiğim kadarı ile; Bizler okuldan ayrıldıktan bir yıl sonrasında; okulun başarı düzeyi düştü. Üniversite Sınavlarında; Her bölümü kazanan öğrencilerin olduğunu biliyorum. Askeri okulları, hatta Orta Okul sonrası; meslek okullarını derecelerle kazanan öğrenci dostlarımızı biliyorum. Disiplin olayı da; gevşemişti. Bu başarı öyküsü; Biz ayrıldıktan sonra; giderek düştü.
Her başarının arkasında; disiplin vardır. O başarıyı destekleyen bir kadro vardır. Başarının oluşması için, gereken; bir ortam vardır. Bugün, maziye bakıp; O, ortamları değerlendiremeyen kimi arkadaşlar; başarısızlıklarının, kendilerinden kaynaklandığını unutarak; değişik sebeplere sığınmasınlar. O, okul; bir dönem başarı öyküleri ile; anılan bir okuldu.
Bir öğrenci kardeşim, kendisine bal veren insan ile; zehir veren insanı ayırt edemiyor ise; suçu biraz da; kendisinde arasın...
Anlatacak anı çok. Ancak, tarihe kayıt düşmek adına; bunları yazıverdim. Okuyanlar, umarım beğenirler…