İMAM HATİPLERLE UĞRAŞMAYIN
İHL, BU MİLLETİN ÜMİDİDİR, GÖZ BEBEĞİDİR... YIPRATMAYALIM... DİKKAT EDELİM...
İMAM HATİPLER TOHUMDUR, GELECEKTİR, BEKLENTİDİR... BU MİLLETİN TEMELİDİR, ANA FİKRİDİR…
Yakışıksız yakıştırmaları, hak etmiyorlar…
Yakın tarihimizde keşke, hiç yaşanmasaydı dediğimiz ancak; İHL mezunlarının önünü kesmek adına, Yaşanan sıkıntılı dönemin atlatılmasından dolayı doğal olarak herkes memnundur. O dönemlerin nelere mal olduğu uzun, uzun görsel veya yazılı medyada anlatılmaktadır. Çekilen sıkıntılar, yapılan haksızlıklar, engellemeler, önlerine set koymalar v.s. bütün bunları anlatan yayınlar yapılmaktadır. Bugün darbe komisyonlarına gelerek ifade veren Medya mensuplarının anlattıkları insanın midesini bulandırmaktadır. HELE Mehmet Ali Birandın, ''imam Hatip liselerini halka bilerek biz yanlış tanıttık'' Sözlerini unutmadık. onları olumsuzluklar olarak sürekli gündemde tuttuk. Sonra da kamuoyuna yansıttık. Şimdi o yaptıklarımızdan dolayı kendimi suçlu hissediyorum demesi çok e enteresandır.
Büyükelçiye yapılan suikastın ardından; kimilerinin gönlünden geçirdiği gibi; failin İHL mezunu olduğunu ilan etmesi; ne kadar yanlış bir davranış, idi. Güneş balçıkla sıvanmaz...
Malum örgütün bu okulları nasıl hedef aldığını unutmadık. 28 ŞUBATTA, Dönemin Başbakanı'' Siyasi geleceğime mani olsa bile; bu okulları kapatacağım.'' demişti. Öyle de, oldu. Kendine akıl verenlerin sayesinde; Siyasi Mevta oldu. Malum örgüt elemanları da; bu kapanışlara pek sevinmişlerdi.
Ben bütün bunların dışında gelecekleri belirsizliğe itilen, eğitim ve öğretim hakkı bulamadıkları için köşelere çekilen, hatta yaşadıkları travmalardan dolayı; ruhsal yönden yaralanan çocuklarımızın serüvenini, yaşadıkları olumsuzlukları birebir yaşayan birisi olarak; onların şu an ne durumda olduklarını merak ediyorum. Üniversite sınavlarında yapılan değişikliklerden dolayı aldıkları yüksek puanlarla hiçbir okula devam edemeyen gençlerimizin durumunu merak ediyorum. Hatta o dönemde İmam Hatip Lisesi mezunlarının örgün öğretim alanlarına alınamadıklarından dolayı mecburen açık öğretime yöneldiklerinden belki de Türkiye tarihinde ilk defa birkaç sene açık öğretim puanlarının yükseldiğini hatırlıyorum. Tüm Bu okullardan mezun olan çocuklarımız öğrenim mücadelelerine oralarda devam etmeye karar vermişlerdi. O nedenle puanları yükselmişti. Oralarda da başarılı olarak hayatına devam etmek isteyen erkek öğrencilerimiz bunu başarmalarına rağmen; kız öğrencilerimizin önüne çeşitli engeller çıkarılarak açık öğretimde de; önlerinin kesildiğini hatırlıyorum. Yapılan sınavlarda Türkiye birincisi bile olsanız; örneğin bir tıp fakültesine giremeyeceklerini hatırlıyorum. Sonrası malum. Başörtüsü zulmü...
İster, istemez kendime sormadan da geçemiyorum bu çocukların suçu neydi? Yine bütün bu haksızlıklara rağmen; Ülkemizdeki çoğu sivil toplum örgütlerinin yasakçılarla birlikte hareket ederek mazlum durumundaki insanların, insan haklarını savunmadıklarını onları görmemezlikten, geldiklerini hatırlıyorum. Toplumsal barış adına onların bu tavırlarını o günde kınıyordum, bugünde kınamaya devam ediyorum. Bu tür örgütlerin işlerine geldikleri gibi davranmalarından da insanlık adına utanıyorum.
O süreç içerisinde yaşanan olaylardan dolayı; sıkıntıya düşmüş olan, çeşitli badirelerden geçen insanları ayırt edecek bir aygıt icat edilse; bugün o dönemde öğrencilik yapmış insanların hangi yaraları aldıklarını gözlemleyebilirdik. Amma her zaman olduğu gibi o insanlar bu Ülke bizim, bu toprakların gerçek sahibi biziz. Şu andaki yöneticiler bunu anlamasalar da bizim hiçbir suçumuz yoktur. Ancak suçumuz okumak istemektir. Bu düşüncelerle sineye çektiler. Sokaklara dökülmediler. Güvenlik güçlerine saldırmadılar. Kimi zamanlar yapmış oldukları mitinglerle haklılıklarını anlatmaya çalıştılar. Vatanı ve Milleti bölecek tavır ve davranışlarda bulunmadılar. Bütün bunlara rağmen; kimseye yaranamadılar. Tahsil hayatlarını bir manada devam ettirerek eğitimlerini tamamladılar. Daha sonra gelip yine Ülke insanına hizmet etmeyi tercih ettiler. Çünkü Bu Millet bizim, Bu Vatan bizim mantığı ile hareket ettiler. Mümkün olduğu kadar fazla yıpratıcı olmadan her alanda meselelerini anlatmaya çalıştılar.
Amma, onlar biliyorlardı ki; Bu Dünya geçicidir. Bir sınavdır. Bizi YARATAN Yüce yaratan EN DOĞRUSUNU VE EN İYİSİNİ BİLİR. Biz, eğer sabredersek; bize yardım edecektir. Bu düşünce ile hayatlarını devam ettirdiler. ALLAH NE GÜZEL VEKİLDİR, düsturundan ayrılmadılar….
Onların tek amacı oldu. Allahın dinini öğrenmek, öğrendiği ile amel etmek. Bunu hayatları boyunca; yaşanılır hale getirmek. Kendilerine verilen yanlış bilgiler varsa; onları ayırt edip, doğruyu bulmak. Bu gayeden hiç uzaklaşmadılar…
TEK ÖNDER ALLAHIN Peygamberinin, hayatını öğrenmek, mücadelesini öğrenmekti. İslam Dinini tanımak, tanıtmak, gayeleri idi. O kadar… ALLAH onlara doğru ile yanlışı ayırt edecek, Akıl vermişti. Onlar O AKILLARININ bir nimet olduğunu bildiler. O nimetten hep yararlandılar…
Ancak kalpleri kırık, gönülleri yaralıdır. AYNI okul mezunlarına sonradan elde edilen hakları ile, kendilerinden sonra gelen aynı nesil için yapılan düzenlemeler karşısında da acı bir gülümseme ile başlarından geçen olumsuzlukları da hatırlamadan edemediler. ŞİMDİ heyecanla bu okullara yapılan iade- i itibar sayesinde mezunlarının tüm okullara serbestçe girip eğitimlerini tamamlayacakları hakların kendilerine verilmesini bekliyorlar. HER MESLEK ALANINDA HİZMET ETMEYE ADAY OLDUKLARINI , Yöneticilere anlatmaya çalışıyorlar. Sabırla bekliyorlar.
EY İMAM HATİP NESLİ... SENELERDİR HEP ELEŞTİRİLDİN, HEP GERİDE BIRAKILDIN, HEP GÖZ ÖNÜNDE TUTULDUN... AMMA SEN YILMADIN, YOLUNA DEVAM ETTİN.... ALLAH YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN...