EĞİTİM VE ÖĞRETİM HAYATIN GERÇEKLERİNİ GÖZ ARDI EDEMEZ
Son zamanlarda yaşanan bir-çok olay; böyle bir temenni de, bulunmama sebep oldu. Ne demek istediğimi anlamanız için; herhangi bir haber kanalında, haberleri dinlemeniz, yeterlidir. Yolsuzluktan, sahte ilaç operasyonlarından, vergi kaçakçılığından, Devlete herhangi bir alanda kazık atmadan, dolandırmaktan, çürük bina yapmaktan, olayı suç işleyen insanlar; kısacası hangisine bakarsanız, bakın; bu işleri yapanların hepsi okullu çocuklardır. Yani her alanda her türlü suçu, işleyen insanlar yüksek okul mezunu, eğitimli insanlardır. Eğer eğitim ve öğretim, bu tür suçların işlenmesini artırıyorsa; o zaman bu okullar görevini yapamıyorlar demektir. Yahut, insanlar eğitilip, öğretilerek; daha nitelikli sahtekarlıkları öğreniyorlar, demektir.
Böyle bir durum karşısında ister, istemez insan şöyle düşünüyor. O zaman eski saflığımıza, temizliğimize dönmek için; bu okulları kapatalım mı? Yahut bu sistemi tepeden, tırnağa yeniden kontrol ederek, daha kaliteli insan nasıl yetiştirilir? Nasıl daha iyi, daha güzel eğitim ve öğretim yapabiliriz? Diye, kafa yormamız gerekiyor. Her şeyden ötesi, Dini alanda tahsil almış olan insanların bile; tahsilini yaptıkları, Dinin, inançlarına tam tersi istikametinde hareket etmeleridir. Aldıkları tahsil ve Dini eğitimin tam ters istikametinde; tavır ve davranışlar içerisinde bulunmalarıdır. Bu durumda acaba; Dini eğitimin, nasıl yapılması gerektiğini de mi, sorgulayalım? Düşüncesini ortaya çıkarmaktadır. Nasıl bir Din adamı, fikrini beğenmediği insanların, yok olmasını isteyebilir? Fikrine tahammül edemez? Karşı düşüncedekileri, hakaretle anar, tehdit eder…
Evet, bir de; himmet meselesi var... Hepsi okumuş, çocuklar…
Himmete milyonlar verenler, iş vergi vermeye gelince; zırnık vermiyor. Müfettişlere duyurulur.
Adamlar banka gibi çalışmış, her taraftan para fışkırıyor... Amma, ne himmetmiş, beee... Demek geliyor içimden...
Devlet, dikkat etmelidir. Madem öyle bu Ülkede, bu kadar himmet verecek zengin var da; neden yeteri kadar, vergi toplayamıyor? Vergi toplamada bir sorun var ise; hallediniz… Himmete koşarak milyonları verenler; ekmeğini yediği, suyunu içtiği, parasını kazandığı, servetine, servet eklediği, Bu Vatana, neden yeteri kadar vergi vermezler? Hırsızlık suç değil mi? Bu adamlar kara vicdanlara mı, sahip? Tavuk gibi yolunanlar; şimdilerde, sus, pus... Altına pislemiş çocuklar gibiler…
Oturduğu yerden kalkamıyorlar... Üstelik bunların da, çoğu; okumuş insanlar...
Eski eğitimsiz günlerimizdeki, saflığı, temizliği, sadeliği, samimiyeti, arar olduk. Böyle bir eğitim sisteminden memnun değiliz. Ürettikleri ortadadır. Demek ki; eğitim ve öğretim sisteminde kaliteli insan yetiştirmeye yönelik, eksiklikler; var demektir. Onu sorgulamamız şarttır. Uzun eğitim süresi boyunca hayata yönelik; pratik hayatta fazlaca uygulanan değerlerin kazandırılmadığı, görülmektedir. Yahut yeteri kadar verilmemiştir. Kısacası kaliteli insan yetiştirmek zorundayız. Bu hem Ülkemizin, Hem Milletimizin, geleceği için vazgeçilmez, bir gerçektir. Buna yönelik çalışmaları, en kısa zamanda başlatmalıyız.
Yukarıda sıraladığımız yanlışları bilerek yapan bir insan; yaptıklarının hem Ülkeye, hem Ülke insanına zarar verdiğini bilmektedir. Örnek bir olayı ele alalım. Kanser ilaçlarının sahtekarlığını yapıp, insanlara satan bir insan, nasıl bir insandır? Akşam olunca, rahatça başını yastığa koyarak, nasıl uyuyabilir. Böyle bir adamı insanlık kategorisine; dahil etmek suçtur. Varın adını siz koyun...
Devletinden bilerek vergi kaçıran insan, işçisinin sigortasını bilerek yatırmayan insan, durumundakileri siz düşünün. Bunun adı kul hakkıdır. Başka izahı yoktur. Kendisi bir siyasi parti tabanının desteğini alarak bir siyasi partiden Meclise giden; Bir vekil, nasıl olur da; kendisine verilen oy tabanının, seçmen siyasi tercihinin, görüşünün, tam tersi olan davranışlarda bulunabilir. Halbuki, o partinin felsefesini beğendiği için oradan aday olmuştur. O parti tabanı kendi fikrinin Mecliste temsil edilmesi için; o vekile destek vermiştir. Sonradan o vekil, nasıl olur da; farklı siyasi partilere gidebilir. Bu ona siyasi tercihini belirterek oy veren, kendisini vekil seçen, parti tabanına karşı ihanettir. Ancak, vekillikten de ayrılırsa; o zaman durum farklı olabilir. Bu etik bir davranış değildir. Böyle yapanları da şiddetle kınıyoruz.
Devletin kendisine emanet ettiği yetki ve makamı, Kanun ve yasalara uygun olmayacak şekilde; insandan, insana farklı uygulamalar yapanlar, nasıl insandır? Bu her türlü memur olabilir. Bu durumda insanlar, yetki ve mevki sınırlarını aşmadan görev yapmak zorundadırlar. Her türlü ihlal, kayırma, tolerans, farklı davranma, kul hakkıdır. Bir öğretmen bütün öğrencilerine eşit mesafede olmak zorundadır. Eğer, o memur farklı davranmayı, bilerek yapıyorsa; onun adı, ihanettir. Bilmeden yanlış yapıyorsa; onun adı hatadır, en kısa zamanda düzeltilmesi gerekir.
Hayat devam ettiği müddetçe; bu tür olaylarla karşılaşacağız, demektir. Burada önemli olan; gelecek nesillere vereceğimiz kaliteli ve sorumluluk anlayışı taşıyan, eğitim ve öğretim sistemini hayata geçirerek; bu olayları en aza indirmektir. İnsanlara önceliklerinin ne olduğunu öğretmek gerekir. İlmi ve fenni bilgilerin yanında, Vatanın ve Milletin değer yargılarını en güzel şekilde öğretmemiz, gerekir. İnsan toplum içerisinde sosyal bir varlık olarak hayatını devam ettirir iken; hem İlmen ve fen yönünden, hem davranış olarak, sosyal bir insan, aynı zamanda; iyi eğitilmiş olması gerekir. Hayatın gerçeği budur.
Hayatın içerisinde olmayan, sosyal hayatın tüm gerçeklerine sırtını dönmüş bir insan; hangi alanda, olursa olsun; toplum içerisinde, başarısız insan profilini çizer... Böyle bir insan yetiştireceğimize; hiç yetiştirmeyelim, daha iyi, emek geliyor içimden…
Eğitim ve Öğretimin yetiştirdiği nesiller; hayatı ıskalamamalıdır. Yoksa; hayatın gerçeklerine ters düşen; bir durumda, olurlar. O durum ise; hiç istenmeyen bir sonuçtur. Asla kabul edilemez...
Eğitim ve Öğretim, hayatın gerçeklerini; asla göz ardı etmemelidir… Sonuç, hüsran olur…