ÇALIŞMAK KARARLILIK BAŞARI GETİRİR
Daha önce yayınlamış olduğum bu anımı, tekrar yayınlayacağım. Nedeni ise; İHL okulları hakkında son günlerde yapılan; doğru ya da, yanlış değerlendirmeler. Son LGS sınavında; basına yansıdığına göre; İHL orta okullarında başarı grafiği yükselmiştir. Bugün, Ülke gerçeklerini göz önünde bulundurmadan, bu okullara yüklenmeyi doğru bulmuyorum. Herkesin kendi üzerine düşen görevi; yapması gerektiğine inanıyorum. O da; bu okullara sahip çıkmaktır.
Tekrardan herkese saygı ve selamlarımı sunuyorum.
Ben yazılarımda, Sivas İHL öğretmeni olarak, görev yaptığım yıllarda; hem öğrenci kardeşlerimizin başarısından bahsederken; hafızalardan silinmemesini istediğim, önemli olayları da; anlatmaya çalışıyorum. İstiyorum ki; yeni nesiller tarafından, bilinsin.
Bu okulda görev yaptığım 1987-88, öğretim yılından, 1998-1999 yılı öğretim yılı sonuna kadar, mezun olan öğrencilerden; yaklaşık en az 700 kişi Üniversiteyi kazanmıştır. Bu rakamdan aşağı olmaz. Sayı olarak, Yukarısı olur. O nedenle; Sivas İHL,O yıllarda; Üniversiteyi kazanan öğrenci açısından; en başarılı yıllarını yaşamıştır, diye belirttim.
İşte O, sınıflardan birisi olan, muhtemelen 93 yılı mezunu olan, bayan sınıfından bahsedeceğim. O yıl, bu sınıfın şansı olsa, gerektir. İlahiyat fakülteleri, O yıldan sonra; İlahiyat fakültelerinde; bayan öğrenci kontenjanı sınırlamasını kaldırmıştı. Bu yıldan önce; ancak yanlış hatırlamıyorsam; bayan öğrencilere yüzde ikilik, bir kontenjan hakkı tanımıştı. Bu uygulama 1993 yılından itibaren kaldırıldı. Böylece bayan arkadaşlar da; gerekli puanları alarak, İlahiyat fakültelerine kayıt yaptırma şansını elde edeceklerdi.
Bunu bildiğim için; sınıfın başarısını da, test ettiğimden, dolayı; öğrencileri motive etmek adına; bu sınıftan en az, 10 öğrenci Üniversiteyi kazanacak, diye; derslerde açıktan söylüyordum. İşte bu yıldan itibaren, Sivas İHL den mezun olan öğrencilerin, Üniversiteyi kazanma sayısı; benim söylediğim yıllarda, daha fazla olmuştur. Bayan öğrencilerin bu başarısı, bu rakamı etkilemişti. Benim olmadığım yıllarda; sayının, daha altlarda kalması, bundan olabilir.
Bugün her meslekten insanın, bu okulun sıralarından geçtiğini, biliyorum. Yüzlerce, akademik kadro, doktor, mühendis, avukat, hakim, turizm sahibi, öğretmen, imam, vaiz, müftü, serbest meslek sahibi, esnaf, ticaret erbabı… Binler…
Bu arada hatırlatayım. Sivas İHL mezunu akademik ünvanı; Profesör veya Doçent olan; 75 civarında insan vardır.
İşte, bahsettiğim sınıf, sene sonu yaklaşınca; ÖSYM kılavuzlarını aldılar. Sınıfta beraber tercih yapıyoruz. Çocuklara aynen şunu söyledim. İlahiyat fakülteleri, ihmale gelecek okullar, değildir. Bayan olarak, sizleri bekliyor. SİZ, İLAHİYAT, OKUMALISINIZ...
Bu tür açıklamalardan, çok etkilenmiş olacaklar ki; hemen, hemen hepsi; tercihlerinde, ilahiyat fakültelerini, yazdılar.
Çocukların üzerinde, meslek dersi öğretmenlerine karşı, bir tepki vardı. İlahiyatları, okumak istemiyorlardı. Ben de; O zaman işte fırsat, buyurun; O kadroları, siz doldurun, açıklamasında bulundum.
Tercih yaparken de; şuna dikkat edin, dedim. Tercih yapacak arkadaş, gitmek istediği İlahiyat fakültesini ilk üçe yazsın. İlk üçten sonra da; herkes Ülkenin değişik yerlerindeki, İlahiyat fakültelerini yazsın. Böylece birbirinize rakip olmazsınız, demiştim. Tercihleri ona göre, yaptık.
Sene sonu sonuçlar açıklanınca; çok sevinmiştim. Kazanan öğrenci sayısı; ilk anda 14 idi. Sonra bu sayı bildiğim kadarıyla; 19 oldu. İlginç olan; 3 adet İSTANBUL ilahiyat, 3 adet Ankara ilahiyat, 2 adet İzmir ilahiyat, Konya, Erzurum, Kayseri, Urfa ve İstanbul ilahiyat Yüksek Okulu, gelmişti. Sonuçlardan da, anlaşılacağı üzere; Kazanan arkadaşlarımız, değişik şehirlere kayıt yaptırmışlardı. Bir adet İstanbul Üniversitesi, Arap Dili ve Edebiyatı bölümü…
Bu arkadaşlardan bazıları; Akademik alanda görev aldılar. Vaize oldular. Öğretmen oldular. Kuran Kursu Öğretmeni oldular.
İşte, insanları mutlu edecek bir tablo, gerçekleşmişti.
Takip eden yıllarda; mezun olan bayan kardeşlerimizden, Doktor, öğretmen, mühendis, vaize, Kuran Kursu öğretmeni, yönetici, Akademik Personel, Üniversite mezunu ev hanımı, dallarında insanlarımız, yetişti.
Özellikle daha önceki yazılarımızda bahsettiğim sınıflardaki öğrencilerin yarısından fazlası; Üniversite, eğitiminden geçtiler.
Daha sonraki yıllarda derslerine girdiğim sınıfların da; hemen, hemen yarısı; Üniversite sınavlarında başarılı oldular. Bu benim için; gurur duyulacak bir tablo idi.
Bazı öğrencilerin aileleri ile tanışıyordum. Bazı ailelerin, bütün çocukları, bu okulun sıralarından geçtiği için; aynı aileden olan, kardeşlerin derslerine girme şansım oldu.
Mezun olan arkadaşlarımızın, bazıları ile; Üniversite öğrencilik yıllarında; dostluğumuz, devam etti. İnsanlara, yurt, burs bulma çabamız, hep olmuştu. Bazı arkadaşlar ile; Üniversiteyi bitirip, meslek hayatına atıldıktan sonra da; irtibatımız, devam etti. Hala, görüşüyoruz…
Doksanlı yılların başında; İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi bahçesinde yaptığımız bir toplantı var ki; söz etmeden geçemeyeceğim.
Benin her zaman yaptığım, her yıl 29 Ekim Bayram tatilini fırsat bilerek; Üniversitelerde okuyan ve yeni kazanmış arkadaşlarımızla görüşmek üzere; yaptığım seyahatlerdir. İşte, onlardan bir tanesinde; Yanımda Kemalettin İbn-i Hümam Vakfı idarecisi Ahmet Tuztaşı Bey, olduğu halde; yaptığımız toplantıdır.
Öğrenci arkadaşlarımıza önceden haber verdiğimiz için; Marmara İlahiyatın kantininde toplanacaktık. Anadolu yakasında okuyan bazı öğrenci arkadaşlarımız da, gelecekti. Evet, toplandık yaklaşık seksenin üzerinde öğrenci arkadaşımız, O, toplantıya katıldı. Ahmet Abi, rakamın bu kadar olmayacağı, öngörüsünde bulunduğu için; toplanan sayıya, çok şaşırmıştı.
O yıllarda; Benim bildiğim kadarı ile; Marmara İlahiyatta bile, Sivas mezunu kırka yakın öğrenci vardı. Diğer Üniversitelerde okuyan kardeşlerimizin gelmesi ile; rakam bu sayıya erişmişti.
İlginç olan olay ise; şu idi. Biz bahçede toplanmaya karar verince; bir öğrenci kardeşimiz de; bize katılmak için, dersten çıkarken; hocasına rastlar.
-Hoca, nereye gidiyorsun? Deyince, öğrencimiz cevap olarak;
-Bizim yaptığımız toplantıdan bahseder. O zaman Hoca, bu nasıl bir iş! diyerek; toplantımıza kadar, gelerek; bizimle tanışmaya karar verir.
Hocamız, toplantıya gelerek; katıldı, tanıştık…
Arkadaşlarımızla, dostlarımızla; her yıl yapmaya çalıştığımız toplantılardan, birisini gerçekleştirmiş, olduk...
İşte, İHL ruhu, budur…
Not; Sivas genelinde LGS sonuçlarına göre başarının düşük olması; beni çok üzmüştür. Lütfen öğretmen dostlarımız; mesleğinize sahip çıkınız... Sivas şehrimiz olarak; bu başarısızlığı hak etmemektedir...