Son zamanlarda gün geçmiyor ki; mukaddes bildiğimiz değerlerimize saldırılmasın…Ya Tarihimize, Ya Dini değerlerimize, Milli değerlerimize veya İnsani değerlerimize böyle bir olayın gerçekleştiğine şahit oluyoruz. Soruyorum Ülkeyi yönetenlere; Bu Milletin değerlerini korumak kime düşüyor? Her türlü hareket düşünülerek, kanunlar hazırlanırken, kendi değerlerimize sahip çıkılacak, kanunlar neden çıkarılmaz, önündeki engel nedir? Yeri gelince Vatan, Millet, Din, Devlet, Örf, Gelenek gibi değerleri savunduğunu söyleyen insanlar; bu değerlerin yasa ile korunmasına gelince; neden duyarsız olurlar, anlamış değilim
İnsanlar, her alanda birbirlerine saygılı olmayı, tavsiye ederken, neden? söz konusu ortak değerler, olunca ortak noktada buluşmazlar. Bazen, kimileri o kadar ileri gidiyorlar ki; adamlar Dine, Tarihe, Millete hakaret ediyorlar. İşin ilginç olanı, Hakaret eden adamlar kimileri tarafından korunmaya çalışılır. Ne adına korunduğu da belli değildir. neden korunur, bilinmez. Hani bu tür hareketler de bulunan insanlara en azından; dur kardeşim ne yapıyorsun? bu saldırı yaptığın şeyler, bu ülkenin değerleridir... diyecek bir kırmızı çizgimiz yok mu?
Dikkat çeken önemli bir husus, Bu mukaddes değerlere saldırmak için; insanların her şeyi bahane etmeleridir. Seçim atmosferinden tutun, herhangi bir ürüne yapılan zam bile, kimi insanların bu değerlere saldırması için; neden olmaktadır.
Böyle bir eylemi gerçekleştiren insanların amacı nedir? Karşı taraftaki, yani bu değerlere önem veren insanları aşağılamak mı? kışkırtmak mı? dışlamak mı? hedef belli değildir. Asıl tehlikeli olan; bu değerlere sahip çıkan insanların, bu değerlere hakaret eden insanlara karşı açıktan tavır koyma, girişimleridir. İşte son seçim atmosferinde, tercih hakkını kullanan insanlara yapılan değerlendirmeler, kamı vicdanını yaralamaktadır. Bu bir anlamda insan haklarına saygı duymamaktadır.
Nasıl ki bu ülkenin değerlerine yani; Cumhurbaşkanına, Başbakanına, Genelkurmay Başkanına, Anayasa mahkemesi başkanına, Devleti temsil eden tüm değerlere açıktan hakaret etmek hakkın değilse; Bu Milletin değerlerine de hakaret etmek hakkın değildir. Meşhur olmak istiyorsan, başka şeyler yap. Değerlerimize saldırmaktan vazgeç. Bu sadece bir insan için geçerli değildir. Tüm bu kafadaki insanlar için geçerlidir. Lütfen saygılı olun ki; saygı bulasınız...
Ülkeyi yönetenlerin her türlü kanun eksiklerini gidermek amacı ile; yasalar çıkarırken lütfen kendi değerlerimizi koruyacak, yasaların da çıkarılması en büyük isteklerimizdendir. Yoksa insanların kendi adaletini kendi anlayış ve yöntemlerine göre; arama isteği, Ülkeyi kaosa götürür. Futbol seyircisine gösterdiğiniz inceliği, bu konuda da göstereceğinize inanıyorum. Basın hürriyeti demek; insanların Manevi değerlerine saldırmak demek değildir. Başkalarının haklarına da saygılı olmak, modern toplumların hiçbir zaman vazgeçmedikleri temel doğrulardan biridir.
Bu Ülkede de şöyle bir gerçek gözümüzden kaçmıyor. Son günlerde kimi kuruluşlara emniyetin yaptığı baskınlar birilerini ayağa kaldırırken; geçmiş tarihte buna benzer olaylar başka kuruluşlara yapıldığı zaman tepki nedir bilmiyorlardı. Yani hala birilerine zenci muamelesi yapılmasını hoş karşılarsanız; sizde bir gün zenci durumuna düşersiniz. Unutmayınız, insan hakları evrenseldir ve kimsenin Dinine, Diline, rengine, inancına, v.s. bakılmaz. Tüm haklar bütün insanlar için geçerlidir. Böyle olduğu zaman adı zaten insan hakları olur. Yoksa üstünlerin hakları, aristokratların hakları, kölelerin hakları, orta sınıfın hakları, diye ayrı, ayrı belirtilmesi gerekir. İşte Tarihin karanlıklarına o zaman dönülmüş olur.
Ülkemin geleceğinde, bu tür düşüncelerin olmasını istemiyoruz. İnsanların, aynen kendileri gibi, insan olduklarını kabul etmeleri gerektiğini, savunuyoruz. Ben ne isem; karşımdaki de aynı olsun; yani benim gibi yaşasın, benim gibi düşünsün, benim gibi hareket etsin, diye bir düşüncenin olmaması gerektiğini söylüyoruz. Böyle bir düşüncenin insanları tek tip haline getirme çabası olduğunu belirtiyoruz. Bunu kabul edilemez bir gerçek, olduğunu biliyoruz. O nedenle tüm insanların, insanca düşünüp, insanca karar vermeleri gerektiğinin bir kez daha altını çiziyoruz. Ancak huzurun böyle düşünmekten geçtiğini de hatırlamamız gerekir. İnsanımızı daha dikkatli konuşmaya, daha dikkatli değerlendirmeler yapmaya davet ediyoruz...