BİR CAN DOSTUN KALEMİNDEN
BUYURUNUZ;
APRELİN BEŞİ
Sanki kış yeniden gelmiş, iki gündür şehrin merkezi yağmur, boran; Allah’u a’lem kırsalındaki uca dağların başına da kar düştü, tutmasa da.
Rumi takvime göre Aprelin beşine tekabül eden fırtınalı, yağışlı ve soğuk günleri iliklerimize değin hissettirdi sultan şehir bizlere.
Hani demişlerdi ya, şehrin dar-ı bekaya göçen eski sakinleri “Sakın aprelin beşinden/Camuzu* ayırır eşinden”
Sözün hülasası soğuğu sert, adamı mert Yiğidolar diyarı memleketimiz Sivastayız birkaç gündür Gönül Ehli Dostlar.
Bugün kadim dostlarla buluşmak nasip oldu, çok şükür.
Manevi Dayımız, fakülteden büyüğümüz, üzerimizde emeği olan, halen İstanbul’da ikamet eden ve bayram münasebetiyle memleketimizde bulunan Orhan Arslan Abimiz, yine fakülteden büyüğümüz Ahmet Özaydın(nam-ı diğer Çerkez Ahmet) Abimiz, bulunduğumuz mekanın sahibi değerli dostumuz Halit Şeker, çocukluk, mahalle, ilk mektep ve halay arkadaşımız Sururi İrfanoğlu ve Orhan Aslan Abimizin oğlu ve bizim manevi yeğenimiz Halil İbrahim Arslan ve kardeşi Mehmet Ali Arslan (fotoğraf karemizde geçiktiğinden yer alamadı) iyi bir dost ve muhabbet halkasının kavi zincirlerini oluşturduk. Sohbetin leziz tadına, geçmişi hatıralarımızla yaderek vardık, hususiyetle Orhan Abinin hoş uslubuyla anlattığı hatıratın tadı damağımızda kaldı. Müteşekkiriz Orhan Abiye.
Tabii ki unutmadık sizi Galip Baba. Galip kardeşimizin çayları eşliğinde bu halkamız neşv ü nema buldu. Elleriniz dert görmeye, emeğiniz heder olmaya Galip, Gardaş, Canım**.
Çok hasbidir bizim Orhan Abi. Dostun da hasıdır. Ömrü uzun ola; artık hayatın cilvesi gereği herbirimiz ayrı diyarlara savrulsak dahi nadir de olsa bizleri bula Orhan Abi. Çığırdığı türküleriyle, hoş muhabbetiyle sarıp sarmalasa bizi. Özleniyor da tarafımızdan mütemadi.
Muhabbet halkamızdaki diğer dostlar ile bugün hasret gidersekte onlar ve diğer dostlar, hasret türkülerimize hasretleri ile herdem ilham teşkil eyliyor, gözlerimizin buğusu ve belki iki damla yaşı eşliğinde.
En Sevgili’ye emanetsiniz.
*Camuz: Manda’ya bizim memlekette Camuz deniyor. Makinalaşmanın henüz girmediği köylerimizde çiftçilik bir çift manda, at ve öküzle yapılırdı ve çiftçimizin kıymetlileriydi bu güzel hayvanlar. Birinin kaybı çiftçinin bütün işlerinin sekteye uğrayacağı anlamına geliyordu tabii. Yukarıda aprel beşine dair serdedilen söz de büyük bir tecrübenin aktarımı niteliğinde ve pek kıymetli.
**Ee Sivastayız ya. Sivas ağzıyla bir iki kelam etmeyi hak ediyoruzdur zahir?
Sadi Demirci
24 Nisan 2023
Sivas