6 K NIN DİĞER SINIFLARIN ŞANSLARI
İHL Öğretmeni olduğum ilk yılda, 6 K dan sonra; tanıştığım diğer sınıf 11-C idi. O günün yasası gereği; Lise sınıflarından ders almam gerekiyordu. Bu sınıfın dersi bana verilmişti. İlk sene fazla ders almamıştım. Haftalık ders saatim, 24 saati geçmiyordu.
Öğretmenlik hayatım boyunca; otuz saat derse girdiğim, nadir bir konudur. Yararlı olacağıma inanmıyordum.
6-K, 11-C Gibi sınıflar; O, günün şartlarında, kendilerinden sonra gelecek olan 28 Şubat, kararı sonrası mezun olan sınıflara göre; şanslı idiler. Katsayı zulmü; Okulumuzdan mezun olan öğrencilerimizin, önünde; büyük bir engel idi.
Onlar da; kendilerinden sonra gelen, kardeşlerinin, akrabalarının, arkadaşlarının; hangi sıkıntıları yaşadıklarını, çok iyi bilmektedirler.
Aynı sıkıntıları kendilerinin yaşamadığı için; şanslı sayılabilirler…
Gerçi, bayan olan kardeşlerimiz, tahsil hayatlarının sonlarına doğru; Baş örtüsü zulmü ile; mutlaka tanışmışlardır…
Bunu en iyi bilenlerden, Birisi ben idim. Ben öğrencilik yıllarımda; İHO, mezunu olduğum için; Üniversitelere alınmayan, bir konumda idim. O, yıllarda fazladan Lise diploması, almam gerekiyordu. Ancak, o, zaman Üniversiteye gidebiliyordum.
Benim çocuğum, tam Üniversite sınavlarına gireceği zaman; 28 Şubat kararları yürürlüğe girdi. Böylece, Üniversite yolları kapanmış oldu.
Siz, eğer İHL mezunu iseniz, ÖSYM sınavı sonrası, Türkiye birincisi dahi olsanız; Mühendislik, hukuk, tıp, gibi okullara giremiyordunuz. Hatırladığım kadarı ile; Burada Rahmetle andığım, can kardeşim; Asım Şahin Beyin kızı; Elif, Hem puanı çok yüksek olduğu için, hem Okul birincisi olduğu için; Elektronik mühendisliğine, kayıt yaptırmıştı.
Böyle örnek, Türkiye’ de çok azdı.
Böylece, İHL mezunları, ancak; katsayı meselesi yüzünden iki yıllık okullara gitmek, zorunda idiler.
O nedenle; iki çocuğu, O, yıllarda İHL mezunu olan, bir babayım. O konuları, çok iyi biliyorum. Bir okuldan; bir haftada, 20 şubenin boşaldığına şahit oldum. Allah O, günleri, yaşatmasın…
Kızım, O, yıl Üniversite sınavları sonrası; Sivas Cumhuriyet İlahiyat fakültesine kayıt yaptırdı. Belirlenen kontenjana göre; Tüm Ülke genelindeki, İlahiyat fakültelerine alınan öğrenci sayısı; 600 civarında, idi. Sivas İlahiyat, 20 kişi almıştı. Bu öğrencilerin çoğunluğu; bayan idi. Şimdi ise; sadece Sivas İlahiyat, bildiğim kadar ile; 300 kişi alıyor.
O günlerde; bir öğretim görevlisine, üç öğrenci düşer, hale gelmişti.
Kazanmak yetmiyordu. Bayan öğrencilerimiz için; Baş Örtüsü bahane edilerek; zulüm, üstüne zulüm yapılıyordu. Gereksiz bahanelerle, öğrenciler, okullardan atılıyordu.
İHL Mezunlarına polis olma yolunu da; tıkadılar…
Yaşanan sıkıntıyı, varın siz düşünün…
İki yıllık okullara devam eden öğrencilerimiz; Doğal olarak, iki yıllık okulların başarılı öğrencileri oldular. Oradan dikey geçiş yaparak; dört yıllık okulları, bitirdiler. Allah'a şükür…
Azmin elinden ne kurtulur…
Biz, öğrencilerimizi, Açık öğretime yönlendirmiştik. Gün geldi. Birkaç sene; açık öğretimin baraj puanları yükseldi. Çünkü, İHL mezunu gençler; Açık Öğretime yüklenince; puanlar yükseldi.
Bazı öğrencilerimiz ise; yurt dışlarına çıkarak; öğretimini tamamlamak zorunda kaldılar.
O, yıllarda beni en çok üzen konu; Kendisi İHL mezunu olduğu halde, hatta İHL personeli olduğu halde; Geçim konusu ve gelecek endişesi taşıyarak; İnsanların çocuklarını, İHL den almalarıdır. Üstelik Çok ciddi manada; İslam’ı savunan nice insan; bu yolu tercih etmiştir. Bu durum beni derinden yaralamıştı.
O, yıllarda ben İHL de; öğretmen olmaya devam ediyordum. Köylerden getirilen öğrencilerle; Ocak tüttürülmeye çalışılıyordu. Bir sınıf; dört sene demekti.
Günlerce üzüldüğümüz, ağladığımız olmuştu…
Başarı hikayeleri ile, dolu olan, boş sınıflardan; sanki, uğultu sesleri geliyordu. O başarı hikayelerini yaşayan, yönlendiren, bir fail olarak görev yapan, bir insan olarak; derinden üzülüyordum. Kahroluyordum…
Öyle sınıfların kapısı aralandığı zaman; O başarı hikayesini yazan, gençlerin, koşarak yanımıza geleceğini, hayal ediyordum. Çok korkunç, bir durum idi.
Kimi zaman, boğazınız düğümleniyordu. Kimi zaman sağlığınız bozuluyordu…
Hayaller, aklınızı yoruyordu. Hafızanız, hayalleri süslüyordu…
Ümit her zaman vardı. Her zaman olacak… Biz, Allah’a inanıyor ve ona güveniyorduk…
28 Şubat süreci sonrası, okulda kalan üç, beş sınıfın kara tahtalarına, şu cümleyi yazıyordum.
‘’Gençler üzülmeyin, hiçbir İHL mezunu iş konusunda, boşta kalmayacak… Bir gün aranılan insanlar, olacaksınız…’’ Ondan sonra; çocukları konuşturarak, gelecekteki hayallerini dinliyordum. Bugün öyle de; oldu. Kimse boşta, kalmadı. Aç kalmadı, meslek sahibi oldu. Birilerinin, kulakları çınlasın…
O günlerden bana kalan başka bir hatıra ise; MEB DERS KİTABI KONUSUNDA; Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim görevlilerini, ders kitaplarını hazırlamak için; görevlendirmişti. O, nedenle, Okulumuza geldikleri zaman, beni ders anlatırken fotoğraflamışlardı. O, fotoğraflar ders kitaplarına basıldı. O, kitaplar senelerce okutuldu. O, resimler baktığım zaman; hep içim, burkulurdu.
Ben, O resimleri çeken arkadaştan rica etmiştim. Sınıftaki öğrencileri, fazla çekmeyin, diye. Sınıfta O, anlarda ancak; 10 civarında öğrenci vardı…
O, resimlere baktığım zaman, hep içim burkulur… İçime, Tarif edemeyeceğim, acılar dolar…
Hayat boyu unutamayacağım bu anları, hatıralarımdan silmek de; kolay olmuyor…
Asıl bizi üzen taraf ise; Bu okulların hangi iradenin etkisi ile, önünün kesildiğidir. Bugün ortaya çıkan gerçekler ve O zamanın siyasi iradesinin beyanları; Hangi gücün ve güçlerin bu okulların önünü keserek; kendi okullarının önünü, açma girişiminde bulunduğunu açıkça göstermektedir.
İHL ler kapandıktan sonra; Malum yapının okulları, aranılan okullar oldu. İnsanımızdan bazıları; koşarak, gittiler…
Şimdi, çeşitli alanlarda, öne çıkan ve ahkam kesen bir, çok insanın; çocuklarını onların okullarına severek gönderdiğini biliyorum. Onların okullarına göndermeleri, umurumda değildi. Onların okullarını kutsamak adına; İHL okullarını ve personellerini, öğrencilerini aşağıladıklarına, hakaret ettiklerine, küçümsediklerine, şahit olan birisiyim. Asıl beni kahreden, durum bu idi. Ne olmuştu bu insanlara? Neden İHL' yi karalama kampanyasında dahil oluyorlardı? Anlamıyordum. Hatta, bazıları bizzat kendileri İHL mezunu olan insanlardı.
Şimdilerde, O adamların yüzüne baktığım zaman; hiç, bir şey olmamış gibi; İHL’ nin erdemlerinden bahsetmeleri, İslam’ı alanda; çaba sarf ediyor gibi, gözükmeleri; ne kadar gülünç bir durumdur. Sadece hayret ediyorum…
Hesap günü çok çetindir… Bu gerçeği yeteri kadar anlarlar ise; kendilerini sorgulamayı, öğrenirler…
İHL Bu Ülkenin teminatıdır. Mührüdür… BU MİLLETİN ÖZÜDÜR, RUHUDUR…
Bazı dostlarımız, bizim yazdıklarımızdan sonra; İHL savunuculuğu yaptığımızı iddia ediyorlar. İHL’ nin bu kadar öne çıkarılmasından rahatsız oluyorlar. Onlara kızmıyorum. Bu bir Ruhtur, bir havadır, sosyal ortamdır. Yaşamayan bilmez…
Hoş yaşayanların bazıları bile; bilmediğine göre; bu sıralardan geçmeyen dostlarımızın, bu konudaki eleştirileri, beni üzmüyor…