«Ey iman edenler!
Zan’nın çoğundan kaçının. Çünkü zan’nın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbe’yi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.»
Hucurat Suresi 12. Ayet
Mevlâ gıybeti, dedikoduyu ölü kardeşinin etini dişlemeye benzetiyor.
Bu kadar ağır bir suç olan gıybeti peki kimler yapar peki?
Düşmanlık besleyen, kıskançlık yapan, haset insanların kullandıkları bir silahtır gıybet.
En büyük günahlardan biridir.
Alkol, faiz, zina, kumar gibi büyük günahlardan sayılmaktadır.
Bir Müslümanı arkasından çekiştirmek Haramdır. Dedikodu yapan, söz taşıyan cennete giremeyecektir.
Ebu Cehilin cennete giremeyeceği gibi...
Ebu Lehebin cennete giremeyeceği gibi...
Çünkü dedikodu müminin onurunu zedeler.
Gizliliği ifşa etmektir, dedikodu. Dedikoducu ise şeytana malzeme veren ve müminler arasına nifak tohumu ekendir.
Söylenen söz doğru dahi olsa Müslümanın şahsiyetini yıpratacak, gururunu rencide edecek, eşine, dostuna, arkadaşlarına, çocuklarına, belki de tüm çevresine karşı kişinin itibarını sarsacak her söz gıybet; bu duruma sebebiyet veren de dedikoducudur.
Toplumun bildiği gıybetle İslamiyet’in anlattığı gıybet birbirinden farklıdır.
Kişi beylik laflarla " ben şimdi sana söyledim ama ben bunu gider o kişinin yüzüne karşıda söylerim" açıklamasının İslam’da yeri olamaz.
Gıyabında konuşulan şahıs, kendisinin hakkında konuşulduğu yerde olsa, işitse, darılsa, işte bu gıybete girer.
Bütün cümle alem bilse, konuşulan gerçek ise bu yinede gıybettir.
Yalan konuşuluyor ise, hem gıybet hem iftiradır.
Gıybet kişinin sevaplarını yer bitirir. Ne kadar namaz kılınırsa kılınsın, oruçlar eksiksiksiz tutulursa tutulsun, zekâtlar ve sadakalar bolca dağıtılırsa dağıtılsın, hatta varsın teheccüd hiç terkedilmesin, fakir fukara ihya edilsin ama yine de bahsettiğimiz bu illet bütün sevapları silip süpürmektedir. Buyüzden müslümanlar olarak bizlerin öncelikli cihadı nefsimize hoş gelen bu pis günahı terketmek olmalıdır.
Durum son derece vahimdir.
Neden kendi elimizle ateşimizi hazırlarız ki?
Gıybet zinadan daha büyük bir günahtır.
Zina yapan kişi işlediği günahtan pişmanlık duyabilir, ihlasla tevbe edebilir ve Allah’ta merhametiyle onu affedebilir.
Ama gıybette kul hakkına girmek vardır. Peygamber Efendimiz(SAV) gıybetin bir cinayet gibi olduğunu ifade eder.
Mesela Arapların pis insanlar olduğu söylenmiş olsun. O durumda gelmiş geçmiş bütün Arapların gıybeti edilmiş ve kul hakkına girerek büyük bir cinayet işlenmiş olur.
Buna Peygamber Efendimiz(sav), sahabeler, alimler, evliyalar, çok değerli kişileri de dahil olur. Söylemlere dikkat edilmesi gereklidir.
Bir, üç, beş değil, bir toplumun dahi hakkına girilir. Kaç kişi bulunur da helallik alınır?!
Gıybet büyük tehlikelere sebebiyet verir ve büyük yıkımlar yaşatır. Gıyabında konuşulan, genelde hakkında konuşulduğunu bilmez.
İşittiğimiz gibi bu alçakça yapılan eylem aşağı, zayıf ve zelil kişilerin işidir. "Ben iyiyim bu kadarcık günahımda olsun canım " demek Allah'a karşı küstahlaşmaktır.
Üzülerek şunu da söylemek gerekir ki; gıybetin ne büyük bir günah olduğunu bilmeyip bunu bir eğlence malzemesi olarak gören bir gençlik yetişmekte. Bilhassa kontrolü zor olan sosyal medyalarda,
" Bugün gıybetimiz geldi.. Full gıybet.. Sabah , öğle, akşam gıybeti.. Gıybet time .. Gıybetle kotası doldurulan yada doldurulmayan zamanlar.. Gıybet gurupları.." gibi hayasızca söylemler masumlaştırılmaya başlandı.
Bu çok büyük ve ciddi bir tehlike oluşturuyor.
Televizyon ekranlarında gördüğümüz fiskoslu sohbetler, espirili şekilde lanse edilmeler, gençliğimizi tehdit etmektedir.
Çünkü normalleştirilmeye çalışılan bir eylem olarak bizlere sunuyorlar. En büyük tehlike ise bir günahı hayatımızda baş köşeye koymamız ve onu kaçınılmaz, normal görmemizdir.
Bu İslam ümmetinin çöküşünü hızlandıran belimize vurulan bir balta mahiyetindedir.
Resulullah şöyle buyuruyor ; " Miraca çıkarıldığımda, bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan kimseler gördüm. "Bunlar kim? " dedim. Cebrail aleyhsselam, "Gıybet ederek insanların, şahsiyetlerini zedeleyen kimselerdir" dedi. [Ebu Davud]
Kişinin kendi tırnaklarıyla kendi yüzlerini, göğüslerini nasıl parçaladığını tahayyül edebiliyor musunuz?
Her amelin, zihinden geçenlerin kaydedildiği gerçeğini şeytanın verdiği sarhoşlukla nasıl unutabiliyoruz?
Hatırlatmak adına; dilini tutan kurtuldu (İnşaallah).
Allah, mahşer gününde bizleri yüzleri ak olanlardan eylesin... Amin…