İçinde bulunduğumuz çağda toplumlar gelişerek basitten karmaşığa gitmiş, sosyal hayatın gelişmesi ise bir takım problemlere yol açmıştır. Sosyal hayatın gelişmesi avantaj kadar dezavantaj da yaratmıştır. Bilgiye ulaşmak kolaylaştıkça bir o kadar da bilgi kirliği olmuştur. Sürekli değişen gelişen bir dünya ve bu duruma uymak zorunda kalan insanlık vardır.
Toplumda at gözlüğü ile bakmak deyimi kişinin bir olaya tek yönlü bakarak olaya etki eden diğer etmenleri veya faktörleri görememesi ya da görmek istemediği anlamında kullanılmaktadır. Uzmanlar Atların hem önlerini hem de arkalarını görme yeteneğine sahip olduklarını, atların gözleri arasındaki mesafe aralığının fazla oluşu bu nedenle cisimlerin uzaklıklarını anlamalarında zorluk yaşadıklarını söylerler. At gözlüklerinin atların çevreden ürkmemeleri için gözlerinin iki yanına takılan siper olduğunu biliriz. At gözlüğü atların görüş kapasitesini arttırmak için değil aksine azaltmak için kullanılmaktadır.
Atlar arkadan ya da yandan yaklaşan tehlikeyi görür ama tehlikenin ne kadar yakın veya uzakta olduğunu kavrayamazlar. Nesneleri neredeyse iki kat büyük gören at, gördüğü cisimleri çok yakındaymış gibi algılar. Bu durum atlar için faydalı olduğu söylenir. Bu deyimi insanlar açısından ele alırsak insanların önyargıyı aşamadıklarını görürüz. At gözlüğü takmış dediğimiz insanlar belli bir noktaya odaklanmış, çevrelerinde yaşanan, olup bitenleri göremezler.
Bu tür insanlarla tartışmaya, konuşmaya gelmez... Çünkü karşımızdaki kişi dar görüşlü olduğu için doğruya ulaşma da elde edilen bilgileri değerlendirecek kapasitede değillerdir. Bilmediklerini, takıldığı noktaları araştırarak farklı bakış açılarından değerlendirerek sağlıklı bir sonuca ulaşacak durumda değildir. Ön yargılı ve sabit fikirli insanlar değişim, gelişim ve yeniliği kabul etmedikleri gibi kendi düşüncelerinin dışında yeni fikirlere, düşüncelere, gelişmelere karşı kapalıdırlar. Kendisi gibi düşünmeyen farklı düşünceleri, yenilikleri kabul etmeyen bütün insanları düşman gören bir zihniyete sahiptirler. Kendi iç dünyalarında kendi fikirleriyle yaşar ve zamanla alışkanlık ve kural haline gelen bu içyapılarının katılaşmasıyla tekdüze ve sabit düşüncelere sahip olan fakat kendi ayakları üzerinde duramayan ve birilerine bağımlı birey olamamış insanlar haline gelirler.
Kendi bildiğinin değişmez tek doğru olduğunu düşünen, gerçek bilgi dışında mutlak doğrularında olabileceğini kabul etmez. Öyle sabit ve dar görüşlüdürler ki sizi asla dinlemez kendi kafalarına göre yol alırlar. Fikirlerini kabul ettirmek için edepsizleşir ve kavgaya hazır olurlar. Onlara laf yetiştirmekte zorlanır ya da seviyesine inmemek için cehaletlerine esir bırakırsınız. Onlar üzerinde emek harcamaya gerek görmezsiniz. Ön yargısına yenik düşen bu insanlara bir şeyler anlatmak deveye hendek atlatmaktan zordur. Cehaletini kabul etmez, anlamak istediği gibi anlamış ve yorumlamıştır. Hatta sizi suçlar ve küçümser. Aydınlık yarınlar için bolca kitap okuyun ve okutun…Nevin KILIÇ