Gazze’ye ve bütün Filistinlilere yönelik büyük İsrail saldırıları daha ilk günden itibaren şiddeti giderek artan bir vahşete dönüştü. Başta İngiltere ve ABD olmak üzere Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkeler de İsrail’i açıktan destekledi. ABD ve İngiltere’nin himayesinde bir koloni yapı olduğu için sıraladığımız ülkelerin ve diğerlerinin İsrail’e desteği tabiî bir sonuç olarak görülebilir. Hatta bu destek olmasaydı İsrail’in varlığının tartışmalı bir hâle geleceği de çok açıktı. Fakat 7 Ekim’den sonra sergilenen vahşet o kadar ürkütücü boyutlara ulaştı ki alışılmış yargılar hükmünü yitirdi. Bunlar Batı medeniyetini temsil eden ülkeler olduğu için Gazze’de sergilenen vahşet Doğu ve Batı kavramları etrafında şekillenen birikimleri de derinden etkiledi. Artık Batı’nın üstünlüğünün sınırları da konuşulmaya başlandı. Böyle bir sonucu herhâlde istemezlerdi.
Doğu ve Batı kavramları etrafında şekillenen en önemli birikim alanlarından biri oryantalizmdir. Oryantalizm kavramıyla ve bu alanda ortaya çıkan birikimle ilgili ayrıca konuşulmalıdır fakat bu yazıda konuyla ilgili güncel bir gelişme üzerinde duracağız. Bilindiği gibi oryantalizm farklı türlerin ortak birikimini ifade eden bir kavramdır. Özellikle resim türünde ortaya çıkan eserler görülebilir olduğu için daha fazla gündeme gelmiştir. Hatta bizde Osman Hamdi Bey gibi modern resmin öncüleri aynı zamanda oryantalist resmin de temsilcileridir. Aslında bu akımı temsil eden sanatçılar “Biz”i Batı adına resmeden sanatçılar kuşağıdır. Bunun ne manaya geldiği ve Avrupamerkezci düşüncenin derinleşmesi gibi başlıklar yeterince tartışılmamıştır fakat bundan sonra bu meseleler daha fazla gündeme gelecektir. Gazze’den sonra bütün dünyayı derinden etkileyen hadiseler Türk düşünce hayatını da sarsacaktır.
Batı’da on dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkan oryantalist resim, Doğu’dan ziyade Doğululara yönelik yeni bir ideolojiyi temsil etmiştir. Fakat oryantalist resimle ilgili açıklayıcı metinlerde daima belirli bir bakış açısı üzerinde durulmuş, ideolojik temeller fark edilmemiştir. Ne yazık ki bu sorun Türkçe kaynaklarda çok daha belirgindir. Özellikle Edward Said’den sonra da oryantalizm kültürel kaynaklarla izah edilen bir mesele olarak kalmıştır. Kuşkusuz bu da oryantalizm eleştirisinin kapsadığı alanları sınırlandırmıştır. Hâlbuki oryantalizm kültürel kaynaklarla sınırlı tutulamayacak siyasî ve ideolojik temeller, hatta amaçlar üzerinde gelişmişti. Lamartine’in Doğu seyahatinin asıl sonuçlarından biri Fransız parlamentosuna sunulan rapordur. Lamartine, Doğu Akdeniz sahillerinde kolonizasyona açılması uygun mekânlar hakkında rapor hazırlamıştı. Onlara göre Doğu bir mekân olarak olağanüstü güzelliklere sahiptir fakat orada Doğuluların rahatsız edici varlığı ile karşılaşmak kaçınılmazdır. Oryantalizm, onların bu varlığı karşısında takınılan yeni tavrın neticesinde farklı disiplinlerde ortaya çıkmış bir külliyattır. Bilgi ve iktidar kavramları da kolonyalist hegemonya çerçevesinde anlamlıdır. Dolayısıyla oryantalizmin bağlamı kültürel kaynaklar değildir. “Kolonyal karşılaşma” kültürel kaynaklarla izah edilemeyecek yeni bir ideolojik bakışı ortaya çıkarmıştır. Oryantalizmin asıl kaynağı veya bağlamı kolonyalizmdir. Kolonyalizm Türkçede belirli bir zamandan sonra sömürgecilik gibi çerçevesi tam olarak çizilemeyen bir kavramla karşılandığı için oryantalist ideoloji kültürel kaynaklarla sınırlandırılmıştır. Bunun sonucunda “bizde de oksidentalizm var” gibi tuhaf bir anlayış ortaya çıkmıştır. Hâlbuki Said’in kitaplarından kolonyalizm kavramını çıkardığınız zaman geriye çok az şey kalır. Onun oryantalizm eleştirisi de aynı çerçevede anlam kazanır. Sorun Batı’nın Doğu’ya şöyle veya böyle bakması ile sınırlı değildir.
Kültürel kaynaklar ile sınırlı bir açıklama müstemleke hegemonyasının görülmediğine işaret eder. Buradan hareketle hegemonyanın nasıl kırılacağı sorusunu cevaplamak da zordur. Eğer Gazzelilerin muazzam direnişi olmasaydı hegemonyanın nasıl kırılacağı sorusunu cevaplamamız zordu. 7 Ekim’den sonra ortaya çıkan sanatsal etkinliklere hegemonyanın kırılması açısından bakmak çok önemlidir. Bu bakış elbette Gazzelilerin muazzam direnişine saygısızlık olmayacaktır. Bu kez Filistinliler ilk defa uluslararası desteği arkasına almayı başardı. Bu çerçevede Filistin’i temsil eden bir figür ile Kızılderilileri temsil eden bir figürü aynı karede buluşturan resimler dünya çapında ilgi gördü. Bu yeni resimleri Batı’nın indirgemeci bakış açısının ürünü olarak göremeyiz. Oryantalist tablolara bakmadığımız çok açıktır.
Bunlar antioryantalist bir bakış açısını yansıtmaktadır.