Tövbenin Hakikati
Tövbeden maksat, yapılan hataların bağışlanmasını istemekle beraber onları terketmek, ibadet ve taat noksanlarını da (zamanında kılınmamış namazları, tutulmamış oruçları vb.) kazâ etmektir. Kullara karşı tövbenin hakikati ise helâlleşmekle, bu mümkün olmazsa fakihlerin buyurduğu gibi, mirasçılarıyla helâlleşmek, ölenin ruhuna hatim okuyup sadaka vermekle olabilir.
Yoksa sözde kalması ve pişmanlık duymadan söylenmesi ile gerçek tövbe olmaz.
Nedamet, yani pişmanlık, işlenen günahlar için kalbin sızlaması, yaptığına rahatsızlık duyması ile belli olur. Bunun alameti günah işlemiş olmaktan dolayı hüzünlü, üzüntülü olmak, Allah’tan ve kullarından utanıp arlanmaktır.
Gerçekten tövbe etmek isteyenin hali böyledir. Kalbi yumuşamış, gözü yaşlı olmuştur. Günah işlemekten vazgeçmemiş kimsenin tövbesi ise yalancı tövbesi olur.
Fahreddin er-Râzî hazretlerinin [rahmetullahi aleyh] beyanına göre tövbe üç aşamadan sonra gerçekleşir. Birincisi meydana gelen hatanın zararını bilmek, ikincisi bu zararı bildikten sonra haline üzülerek pişmanlık duymak ve üçüncüsü bu üzüntü üzerine halisane af dilemektir.