Yol ve Yolcululuğa Dair
Tasavvuf yolu Hak rızasına ulaşma yoludur. Bu yolun bir gereği olarak her daim hayırlı işler üzere olmak lazımdır. Kişi, Benim amelim güzel, niceleri var ki bunlardan mahrum der, kendini başkalarından üstün görürse, bu yolun en temel edeplerinden birini zayi etmiş olur. Diğer taraftan nice yanlışlar içinde olan bir kişi pişman olup tövbe ederse, bu davranışı onun hidayetine, kurtuluşuna vesile olur.
Tasavvuf, insanın sözüne sadık kalmasını sağlar. Bu söz, ister ezelde verdiğimiz kâlû belâ sözü olsun, ister bu dünyada iman edişimiz olsun, ister tövbe edişimiz olsun; tasavvuf kulu istikamet üzere sabit tutar.
Ancak tasavvufun kendine has okulları, ocakları vardır. Kişi, bunlardan birine tâbi olmadan bu yolda mesafe katedemez. Sûfî ne kadar marifet ve ciddiyet sahibi olursa olsun, kâmil bir mürşide bağlanmadıkça kemale eremez. Çünkü tasavvuf yolu rehbersiz olmaz. Rehbersiz çıkılan yolda belki kısa vadede başarı gösterse de uzun vadede büyük ihtimalle yolundan sapar ya da ilerleme kaydedemez, vaktini boşa harcar.