Nebî muhterem efendimizin mübarek tenlerinin rengi esmer olmayıp kırmızıya yakın bir nura ve parlaklığa sahipti. Tepeden tırnağa saf gümüşten dökülmüşe benzerdi. Bütün uzuvları beyazdı, ama bazı uzuvlarında güneşin tesirinden ve kanın çokluğundan belirginlik veya kırmızılık ortaya çıkardı. Resûl-i Kibriya Efendimiz’in saadetli başları büyüktü ki bu büyüklük zihninin kuvvetine işarettir.
Resûl-i Ekrem Efendimiz’in anber kokulu mübarek saçları siyahtı. Ne kıvırcık ne de düzdü, ikisinin arasında, tam kıvamındaydı. Anber kokulu mübarek saçlarını kesmedikleri zaman mübarek kulak memelerine kadar uzatırlardı.
Mübarek alnı uzun ve genişti, alnının iki tarafı parlak ve açıktı. Resul-i Ekrem Efendimiz’in mübarek kaşları uzun, ince, yay gibi kavisli ve pek mükemmeldi. Bitişik olmaya çok yakınlardı ama bitişik ve çatık değillerdi. Bitişik gibi görünse de dikkatlice bakınca iki kaşı arasında bir damar olduğu bile farkedilirdi. Bu damar, sakin ve yumuşak olduklarında görülmez, gazaplandıkları zaman ortaya çıkardı. Kâinatın efendisinin mübarek kirpikleri sık ve uzundu. Gözleri büyüktü. Göz bebekleri siyahtı ve beyaz kısmında biraz kızıllık vardı ki bu da gözlerini ziyadesiyle güzelleştiriyordu.