Bizim irfanımızda makam istenmez, liyakat ve ehliyet bakımından müstehak olana “tevdi edilir”. Tevdi etmek, “geçici olarak, emaneten vermek” demektir. Bu dünyadaki her şey gibi mevki ve makamlar da hem gelip geçicidir hem emanettir.
Bir makamı birine tevdi etmenin ilk şartı olan “liyakat”, işte bu fânilik ve emanet şuuruyla belli eder kendini. Bulunduğu veya bulunacağı makamda geçici olduğunu bilmesi ve buna göre davranması, her an ölebileceğini hesaba katıp ahirete hazırlıklı olması, liyakat sahibi bir insanın birinci özelliğidir. İkincisi emin, yani güvenilir olmasıdır. Çünkü emanet ancak emin olana, emanete ihanet etmeyecek olana verilebilir. Bir kişinin güvenilirliği Allah’a kulluktaki samimiyet ve ciddiyetiyle ölçülür. Kulluğunu savsaklayıp unutarak Allah’a ihanet edene asla güven olmaz. “Kork Allah’tan korkmayandan!” denilmiştir.
Liyakat genel bir şarttır aslında. Müminin şiarıdır. Makam tevdiinde mutlaka gözetilecektir ama asla bununla yetinilmeyecektir. Çünkü, “Allah size emaneti ehline vermenizi emreder” (Nisâ 4/58).