İnsan manevi hastalıklardan, zayıflıklardan uzak değildir. Fakat kula Hakk’ın nurlarından bir nur geliverir ve onun beşerî sıfatlarını tarumar eder. Yüce Allah’ın dediği gibi: “Biz onları, yalnız ahiret evini anmakla meşgul ettik ve onlar bizim katımızda elbette hayırlı seçilmişlerdendir.” (Sâd 38/46-47).
Allah, kullarından birini bu mertebelere ulaştırırsa onu yakınına alır. Onu kendini anmakla ülfet ettirir, başkalarından ayırıp tek bırakır. Bazan da kendi kudretini görsünler, insanlar muratlarına ermek için ona başvursunlar diye onu halka da belli eder, tanıtır. Ve o kişi, Allah’tan bir rahmet olarak zâhirini halka verir. Çünkü onun ilmini, ahlâkını ve terbiyesini görmeseler, yollarından ve amaçlarından sapar, gurura düşerler.
Halk o önder kişilerin nurlarıyla ışık alır, onların irşadıyla maksatlarına yol bulup amaca erer. Nasıl dinî hükümlerde avamın başvuracağı önderler fıkıh bilginleri ise, bunlar da hakikat ehlinin, kalp ve hal erbabının önderleridir. Hakikat erbabının başvuracağı önderler bunlardır.