Bu dünyada, iyi kimselerle olduğu gibi, kötü sayılan kimselerle de ilişkilerimiz olur. Hiç kimseyi hor hakir görmeden herkesle insanî münasebetlerimizi devam ettirmek esastır. İnsanlarla hoş geçinmenin, yumuşak davranmanın, mütevazi olmanın inancımızın bir gereği olduğunu bilmeliyiz. Bu, güzel ahlâkın en birinci esasıdır ve Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] bize böyle öğretmiştir.
Onun şu sözleri nasıl bir mümin olduğumuz konusunda ölçüdür: “Mümin, başkalarıyla iyi geçinen ve kendisiyle de iyi geçinilen kimsedir. Ülfet etmeyen ve kendisiyle ülfette bulunulmayan kimsede hayır yoktur.”
İlim Neye Yarar?
Asr-ı saâdet’ten sadece yüz elli yıl kadar sonra yaşamış olan Zünnûn-i Mısrî hazretleri [kuddise sırruhû] şöyle diyor: “Bizden öncekilerin yaşadığı dönemde kişinin ilmi, dünyaya olan buğzunu ve dünyayı terkini artırırdı. Bugün ise kişinin ilmi, dünya sevgisini ve arzusunu artırıyor. Yine önceleri, kişi ilmi doğrultusunda malını infak ederdi; bugün ise ilmiyle para kazanıyor. Geçmişte âlim kişi, kendisini zâhiren ve bâtınen geliştirirdi; bugünse pek çok ilim ehlinin, zâhiren ve bâtınen fesada uğradığı görülüyor.”