Allah Teâlâ kulunu affetmek için küçük bir vesile, bir sebep arıyor. O vesileyi bulduğunda da hemen rahmet kapılarını açıveriyor. Bu nedenle yapılan hiçbir ameli, hiçbir iyiliği küçümsememek gerekiyor. Gücümüz neye yetiyorsa ona talip olmalı, amelin küçüklüğüne, büyüklüğüne değil, onu kim için yaptığımıza bakmalıyız.
Allah rızası için yapılan hiçbir amel küçük ve basit değildir. Allah Teâlâ, rızasını taatleri içinde saklamıştır. Bazan insanlar tarafından hiç ehemmiyet verilmeyen bir amel, Allah katında insanın affına vesile olabilir. İman dairesine giren herkesin Allah için yaptığı küçük büyük her hayır, yüce Rabbimiz tarafından değerlendirilecek ve karşılığında vaat ettiği rahmet verilecektir.
İnsan, nefsi adına günahkâr da olsa, Rabb’i için hayır yapmaktan geri durmamalıdır. Ârifler, hayrın da şerrin de küçüğü olmaz, demişlerdir.
Âyet-i Kerime
Allah Teâlâ buyuruyor: “Biz, gökleri, yeri ve bunların arasında bulunanları oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık” (Duhân 44/38).