Çocukları anlamada onların duygularını gözlemleyip dile getirmek çok önemlidir. Çünkü basit gibi görünen bu eylem iletişimi başlatan işaret fişeğidir. Bu durum çocuğa kendi hislerini tanıma imkânı da sağlar. Örneğin kediden korkan bir çocuğa, Korkacak bir şey yok, o sana bir şey yapmaz yerine, Biliyorum, bu kediden korkuyor ve seni ısırmasından çekiniyorsun dediğimizde onu anladığımızı hissettirmiş oluruz. Veya sınavdan düşük not aldığı için acı çektiğini gördüğümüz çocuğu, Bu o kadar da önemli bir durum değil, abartma, bir dahakine düzeltirsin, üzülme lütfen sözleriyle olumlu bir ruh haline yönlendirebileceğimizi zannetsek de yaptığımız tek şey onun acısını küçümsemektir. Tam tersini benimseyip çocuğun hislerini dile getirdiğimizde ise duygularına ayna tutmuş oluruz. Ancak şu da unutulmamalıdır ki çocuğunun hislerini ifade etmesini isteyen bir ebeveynin, bu dile getirme faaliyetine önce kendi duygularından başlaması gerekir. Hangi durum karşısında nasıl hissettiğini dillendirebilen anne babalar, büyüttükleri çocuğa bunun ne kadar doğal, elzem ve ferahlatıcı bir tercih olduğunu bilfiil göstermiş olurlar.