pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

Dikkatinizi çekmiştir, muhalefete muhalif olurken de tek ses halindeler.

Ünlü isimlerin, özellikle de sosyal medyayı aktif kullananlarının benzer olaylarda sıraya girmiş gibi tek kalemden çıkmışçasına tepkiler vermelerine artık alıştık. Her seçim dönemi açık veya imalı şekilde muhalefeti desteklemeyen “ünlü” sayılmıyor. Zaten kendileri gibi düşünmeyeni aralarında barındırmıyor, üzerlerinde baskı kuruyorlar. Son seçimlerde de gördük; en apolitik, en asosyal isimlere bile en azından bir ‘kalp işareti’ yaptırıp, “oy ver” mesajı verdirdiler. Bu birlikteliklerini geçtiğimiz yılki orman yangınları sırasında da gördük. Aynı anda birçok yerde çıkan orman yangınlarıyla mücadele eden ülkemizi, Batı’ya şikayet edip, “bunlar beceremiyor, gelin bizi kurtarın” mesajıyla “tek ses” oldular. ‘Help Turkey’ etiketine yazmayan ünlü kalmadı neredeyse. Başka birçok örnek verilebilir ama yeri geldiği için söylüyorum, Amerika’nın en turistik ve ünlü bölgelerinden Hawaii Maui Adası’nda çıkan yangında tüm ada kül oldu ve ölü sayısı 80 olarak açıklandı. Hiçbir Amerikalı ünlü çıkıp ülkesini suçlayıcı, küçük düşürücü bir paylaşımda bulunmadı. Türkiye’de ise ünlülerin oturdukları yerden böylesi duyar kasmalarına şahitlik ediyoruz. Elektrik santralleri, baraj inşaatları gibi ülke ekonomisine katkı sağlayacak projelerin hepsinde kendilerini aşırı çevreci ve rant karşıtı gördüğümüz “bazı ünlülerimiz”, kaçak evleri konusunda aynı hassasiyeti göstermiyorlar. Konser verdikleri ya da tatil yaptıkları aşırı lüks otellerin hangi arazi üzerinde yapılıp, kimlere peşkeş çekildiği ile de ilgilenmiyorlar. On binlerce canımızı kaybettiğimiz asrın felaketinde bile muhalif görüntü vermek için müdahalelerin yetersiz olduğu yönünde algı yapmakla kalmayıp seçim sonuçları üzerinden depremzedelere hakaretler bile yağdırdılar. Ünlüler dünyasının bir diğer toplanma ve tek ses olma alanları ise ödül törenleri... Sahneye çıkan, ülkesini eleştirmeden, yerden yere vurmadan inemiyor. Böyle yapınca da camialarından büyük bir destek görüyorlar. LGBT dayatması konusunda da tek ses oldukları aşikar. İktidarı diktatörlükle suçlama konusunda çok özgürler, ülkenin seçilmiş liderine karşı hakarete varan paylaşımlarını hepimiz hatırlıyoruz. Lakin seçim sürecinde açıkça destekledikleri muhalefete karşı aşırı hassaslar. Bakmayın siz şimdilerde Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedefe koymalarına. Erdoğan’ı deviremediği için öfkeliler ve yerine Erdoğan’ı devirebilecek biri gelsin diye inisiyatif alıyorlar. Dikkatinizi çekmiştir, muhalefete muhalif olurken de tek ses halindeler.   Burada şunu sormak gerekiyor; Ünlüler böyle tek ses olmak konusunda nasıl ikna ediliyorlar? “Emri” kimlerden alıyorlar? Filmlerin gişe yapmasının, şarkılarının dinlenmesinin, videolarının izlenmesinin, dizilerinin tutmasının tek yolu halkın desteği. Ancak başta kendi takipçilerinin tepkilerini göze alıp yaptıkları çıkışlar çok enteresan değil mi? “Sanatçı muhalif olur, özgür olur, korkusuz olur” diye diye geldikleri noktada Disney’e karşı hepsi sınıfta kaldı. Yine kendilerine büyük bir halk tepkisi var ama duymuyor, göremiyor, konuşamıyorlar. Disney’in Atatürk konulu yapımını Ermeni lobisinin baskısıyla yayından kaldırması sonrası ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Dolaylı yollardan alakasız ve cılız birkaç tepki dışında daha önce özellikle seçim dönemlerinde ‘en Atatürkçü benim’ sırasına girenler sus pus olmuş durumda. Tam bir turnusol kağıdı. Atatürkçülüklerini Amerikan film endüstrisine “sattılar” resmen. Bundan sonrası o çok duyarlı ünlüler için bir çıkmaz yola dönüşecektir. Toplumsal olaylar ve siyasi meselelerde tavır alırken Disney’e sattıkları Atatürkçülükleri önlerine konulacak. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, birkaç yıl önce “Siyasi hegemonyanız bitti, kültürel hegemonyanız da bitecek” şeklinde bir paylaşım yapmış ve bu çıkışı ünlüler tarafından bir sansür iması olarak algılanmıştı. Geldiğimiz noktada Altun’un ne denli haklı olduğunu çarpıcı şekilde gördük. Siyaseti sanatlarına boca edip, “miş gibi” yapanların bir hegemonyalarının olmadığı ve Amerika’nın kültürel emperyalizmine teslim oldukları gün gibi ortaya çıktı. Bu nedenle de siyasi hegemonyaları artık halk üzerinde etki etmiyor. 22 yıldır, iliştikleri CHP ve HDP ile kaybediyorlar. Son Disney hadisesinde ise parayı verenin sanatlarını, oyunculuklarını hatta sosyal medyalarını bile satın aldıkları gün yüzüne çıktı. Yaşanan büyük kırılma ve teslim olmuşluk doğru analiz edilirse, yerli ve milli kültür politikaları geliştirilerek Türkiye’nin en gizli ve en fazla etki eden kamburunu söküp atabiliriz. “Türkiye Yüzyılı” kavramının altı esaslı bir şekilde doldurulmak isteniyorsa, mevcut ünlüler dünyasının açtığı bu büyük boşluk Türkiye’nin kültürel kodlarıyla mutlaka doldurulmalı.
Ekleme Tarihi: 13 Ağustos 2023 - Pazar

Dikkatinizi çekmiştir, muhalefete muhalif olurken de tek ses halindeler.

Ünlü isimlerin, özellikle de sosyal medyayı aktif kullananlarının benzer olaylarda sıraya girmiş gibi tek kalemden çıkmışçasına tepkiler vermelerine artık alıştık. Her seçim dönemi açık veya imalı şekilde muhalefeti desteklemeyen “ünlü” sayılmıyor. Zaten kendileri gibi düşünmeyeni aralarında barındırmıyor, üzerlerinde baskı kuruyorlar. Son seçimlerde de gördük; en apolitik, en asosyal isimlere bile en azından bir ‘kalp işareti’ yaptırıp, “oy ver” mesajı verdirdiler.
Bu birlikteliklerini geçtiğimiz yılki orman yangınları sırasında da gördük. Aynı anda birçok yerde çıkan orman yangınlarıyla mücadele eden ülkemizi, Batı’ya şikayet edip, “bunlar beceremiyor, gelin bizi kurtarın” mesajıyla “tek ses” oldular. ‘Help Turkey’ etiketine yazmayan ünlü kalmadı neredeyse. Başka birçok örnek verilebilir ama yeri geldiği için söylüyorum, Amerika’nın en turistik ve ünlü bölgelerinden Hawaii Maui Adası’nda çıkan yangında tüm ada kül oldu ve ölü sayısı 80 olarak açıklandı. Hiçbir Amerikalı ünlü çıkıp ülkesini suçlayıcı, küçük düşürücü bir paylaşımda bulunmadı.
Türkiye’de ise ünlülerin oturdukları yerden böylesi duyar kasmalarına şahitlik ediyoruz. Elektrik santralleri, baraj inşaatları gibi ülke ekonomisine katkı sağlayacak projelerin hepsinde kendilerini aşırı çevreci ve rant karşıtı gördüğümüz “bazı ünlülerimiz”, kaçak evleri konusunda aynı hassasiyeti göstermiyorlar. Konser verdikleri ya da tatil yaptıkları aşırı lüks otellerin hangi arazi üzerinde yapılıp, kimlere peşkeş çekildiği ile de ilgilenmiyorlar. On binlerce canımızı kaybettiğimiz asrın felaketinde bile muhalif görüntü vermek için müdahalelerin yetersiz olduğu yönünde algı yapmakla kalmayıp seçim sonuçları üzerinden depremzedelere hakaretler bile yağdırdılar.
Ünlüler dünyasının bir diğer toplanma ve tek ses olma alanları ise ödül törenleri... Sahneye çıkan, ülkesini eleştirmeden, yerden yere vurmadan inemiyor. Böyle yapınca da camialarından büyük bir destek görüyorlar. LGBT dayatması konusunda da tek ses oldukları aşikar. İktidarı diktatörlükle suçlama konusunda çok özgürler, ülkenin seçilmiş liderine karşı hakarete varan paylaşımlarını hepimiz hatırlıyoruz. Lakin seçim sürecinde açıkça destekledikleri muhalefete karşı aşırı hassaslar. Bakmayın siz şimdilerde Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedefe koymalarına. Erdoğan’ı deviremediği için öfkeliler ve yerine Erdoğan’ı devirebilecek biri gelsin diye inisiyatif alıyorlar. Dikkatinizi çekmiştir, muhalefete muhalif olurken de tek ses halindeler.
 
Burada şunu sormak gerekiyor; Ünlüler böyle tek ses olmak konusunda nasıl ikna ediliyorlar? “Emri” kimlerden alıyorlar?
Filmlerin gişe yapmasının, şarkılarının dinlenmesinin, videolarının izlenmesinin, dizilerinin tutmasının tek yolu halkın desteği. Ancak başta kendi takipçilerinin tepkilerini göze alıp yaptıkları çıkışlar çok enteresan değil mi? “Sanatçı muhalif olur, özgür olur, korkusuz olur” diye diye geldikleri noktada Disney’e karşı hepsi sınıfta kaldı. Yine kendilerine büyük bir halk tepkisi var ama duymuyor, göremiyor, konuşamıyorlar. Disney’in Atatürk konulu yapımını Ermeni lobisinin baskısıyla yayından kaldırması sonrası ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Dolaylı yollardan alakasız ve cılız birkaç tepki dışında daha önce özellikle seçim dönemlerinde ‘en Atatürkçü benim’ sırasına girenler sus pus olmuş durumda. Tam bir turnusol kağıdı. Atatürkçülüklerini Amerikan film endüstrisine “sattılar” resmen.
Bundan sonrası o çok duyarlı ünlüler için bir çıkmaz yola dönüşecektir. Toplumsal olaylar ve siyasi meselelerde tavır alırken Disney’e sattıkları Atatürkçülükleri önlerine konulacak. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, birkaç yıl önce “Siyasi hegemonyanız bitti, kültürel hegemonyanız da bitecek” şeklinde bir paylaşım yapmış ve bu çıkışı ünlüler tarafından bir sansür iması olarak algılanmıştı. Geldiğimiz noktada Altun’un ne denli haklı olduğunu çarpıcı şekilde gördük. Siyaseti sanatlarına boca edip, “miş gibi” yapanların bir hegemonyalarının olmadığı ve Amerika’nın kültürel emperyalizmine teslim oldukları gün gibi ortaya çıktı. Bu nedenle de siyasi hegemonyaları artık halk üzerinde etki etmiyor. 22 yıldır, iliştikleri CHP ve HDP ile kaybediyorlar. Son Disney hadisesinde ise parayı verenin sanatlarını, oyunculuklarını hatta sosyal medyalarını bile satın aldıkları gün yüzüne çıktı.
Yaşanan büyük kırılma ve teslim olmuşluk doğru analiz edilirse, yerli ve milli kültür politikaları geliştirilerek Türkiye’nin en gizli ve en fazla etki eden kamburunu söküp atabiliriz. “Türkiye Yüzyılı” kavramının altı esaslı bir şekilde doldurulmak isteniyorsa, mevcut ünlüler dünyasının açtığı bu büyük boşluk Türkiye’nin kültürel kodlarıyla mutlaka doldurulmalı.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.