Anlatıldığına göre Şiblî [k.s], Ebû Ali Sekafî’nin [k.s] bazı dostlarına, “Ebû Ali’nin dilinde en çok Allah’ın [c.c] hangi ismi vardı?” diye sormuş. Ebû Ali’nin dostları “Vehhâb” ismi demişler. Bunun üzerine Şiblî, “Demek bu yüzden çok malı varmış” demiş.
Allah’ın [c.c] Vehhâb olduğuna içtenlikle inanan ve bunu kendi nefislerinde gerçekleştirenler, her türlü ihtiyaçlarını yalnız Allah’a iletir ve O’ndan başkasına dayanıp güvenmezler. Allah’a gösterdikleri bu içtenlik ve inançla, zillet ve âcizlikle O’nun hibe ve bağışlarına kavuşurlar.
Vehhâb, Allah Teâlâ’nın güzel isimlerinden biridir. “Hediye eden, bağışlayan, istemeden veren” anlamlarına gelir. Yüce Rabbimiz bize pek çok nimeti bizden bir karşılık beklemeden kendi lutfu ve keremiyle vermektedir. Bizim rızık için endişelenmemiz, kendimizi parçalamamız boşunadır. O’nun Vehhâb olduğunu hatırımızdan hiç çıkarmamalıyız.
Deryadan İnciler
“Mal, sadaka vermekle hiç eksilmez. Hayırlarda bulunmak malı kaybolmaktan, zayi olmaktan korur.
Verdiğin zekât kesene bekçilik yapar, onu korur. Kıldığın namaz da sana çobanlık eder; seni kötülüklerden kurtlardan kurtarır.”