Dertten kurtulmak isteyen kimse, Allah için başkalarının derdine düşsün. Çünkü bir kimse, mümin kardeşinin işleriyle uğraşırken Allah Teâlâ da onun işlerini üstleniyor. Resûlullah Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] buyurmuştur ki:
“Kim bir müminin dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah Teâlâ da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim mümin kardeşinin ayıbını örterse, Allah Teâlâ da onun dünya ve ahirette ayıplarını örter. Bir kul, din kardeşinin yardımında bulunduğu sürece, Allah Teâlâ da onun yardımında olur” (Ebû Davud).
Bir insanın işlerini Allah Teâlâ üstlenirse, onun dünya ve ahirette yüzü güler. Allah Teâlâ onun vekili olur. İnsanın kendi nefsinden başkasını sevindirmesi öyle faziletli bir iştir ki, Resûlullah Efendimiz’in [sallallahu aleyhi vesellem] şu sözü ona talip olmaya kâfidir:
“Bir mümin kardeşimin ihtiyacını görmek için yürümem, bana şu mescidde (Mescid-i Nebevî’de) oturup bir ay itikâfa girmekten daha sevimlidir” (Taberânî).