OKUL GÜNLERİNDEN YILLAR SONRA UNUTULMAYANLAR
MUAYENE OLMAK
Okul idarecilik, günlerimizin unutulmayan, hatıraları çok fazladır. Olayın şiddetine, yankısına göre; hafızanızda canlılığını koruyan, bazılarını aktarayım.
Yatılı öğrencilerimizi, Hasta Hanelere göndermek, üzerinden; Öğretmen arkadaşların ve personelin, muayene için, çektiği sıkıntıları anlatayım. Bugün ile; siz karşılaştırınız….
Öğretmen veya öğrenci gurubumuz, Gazi Lisesinden sevki alırdı. O, sevk ile; Şu anda Selçuk Anadolu Lisesi olarak, eğitim ve öğretime devam eden, binadaki; MEB doktoruna baş vururdu. Doktor arkadaş, gerekli muayeneyi yaptıktan sonra; eğer size sadece ilaç verip, okulunuza geri dönecek, durumda iseniz; Elinizdeki reçete ile, okulunuzun anlaşmalı olduğu, Eczaneye gider ve oradan ilacınızı alırdınız. Gazi Lisesinin anlaşmalı eczanesi, Bankalar caddesinde olduğu için; Oraya kadar, gidip ilacınızı almanız, gerekirdi.
Bu anlattığım eğer, işiniz sağlık ocağında bitiyor, şekilde ise; serüveniniz, eczanede biterdi. Okula geri dönmek için; bir yarım saatiniz, geçerdi.
Sağlık Ocağı sizi gerekli görüp, Hasta Haneye sevk edecek olursa; serüveninizin, bu tarafı başlardı. Yine Doktor, tahlil, tetkik, isterse; günlerce oralara gidip, gelirdiniz…
Eğer öğrencileri muayene için, gönderdiyseniz; mutlaka başında sorumlu birisi olması gerekirdi. Okulun aracı yok idi. Sonraları, araç geldi. Eğer, öğrencilerden bazıları; uzman doktora sevki yapılır ise; aynı serüven başlardı. Ayrıca, ilaç için, mutlaka anlaşmalı eczaneye gitmek, gerekirdi…
Eğer, ilacımız üç- beş günde biten bir ilaç ise; ilaç bittikten sonra; tekrar yazdırmak için; bu yolu takip etmek, zorundaydınız…
Eğer Okul pansiyonunda; hastalık, yahut başka bir nedenle, olağan üstü bir durum söz konusu olursa; gece yatağınızdan kaldırılarak; okula gelmek zorunda idiniz… Çünkü, Pansiyonu çevreleyen; ihata duvarı, ilk zamanlar yok, idi.
Şimdi, sağlık açısından ve okul idarecileri sayısı açısından; uygulanan sistemden, şikayetçi olanlara, aynı zamanda; bir hatırlatmadır.
İDARECİ ÇİLESİ
Malum MEB de çalışıyorsunuz. Benim görev yaptığım o yıllarda; idareci arkadaşların, 18 saat derse girdikten sonra; idarecilik yapmaya devam ettiklerini, önceden belirtmiştim.
Bizim okul, O zaman hem yatılı idi. Hem Okul dışı sınavlarının yapıldığı, bir okul idi. Aynı zamanda, bünyesinde; Orta Okul ve Lise barındırıyordu. Yaklaşık öğrenci nüfusu İKİ bin kişinin üzerinde idi. Yatılı öğrenci sayısı; 150 rakamının üzerinde idi. Okul Müdürünün dışında, okulda idareci sayısı; sadece üç, idi. Yanlış duymadınız, sadece üç kişi…
Diğer iki arkadaş, bizim şehrin insanı olmadığı için; Ben okulda, her hafta üç gün nöbetçi idareci oluyordum. Evet, haftada üç gün nöbet tutuyordum. Diğer idareci arkadaş AKİF Bey ise; haftada iki gün nöbet tutuyordu. Üçüncü arkadaşımız; bayan olduğu için, Pansiyon sorumluluğu üzerinde idi. Canan hanım, bu görevi; arzu, istek ve heyecanla yapıyordu. Yatılı öğrenciler üzerinde; hakkı çoktur. Hayırla anıyoruz, dua ediyoruz. Umarım, öğrencileri de; dua ediyordur…
İşte, bu hal yaklaşık sekiz ay devam etti. Çünkü, O gün uygulanan yönetmeliğe göre; idareci atamaları altı ayda bir yapılıyordu. Geçici olarak, öğretmenlerden; idareci görevlendirme imkanı da; yoktu. İdarenin büro işlerinde zaman, zaman öğrenci ve personel yardımı almak, zorunda kalıyorduk…
İşte, bu yıl içerisinde, Kışın en soğuk aylarından birinde; Bizi Okul açısından bir sürpriz bekliyordu.
Okulun kalorifer tesisatı bozulmuştu. Kazan, gece arıza yaptığı için, sıcak suyunun boşaltılması gerekiyor, imiş. O, gece sabaha kadar, Akif Bey ile birlikte; Kazanın boşaltılmasını bekledik. Hava buz, tesisattan akan sıcak su, açıkta ise; biraz sonra, buz tutuyordu.
Kazan boşalıp tamiratı yapıldıktan sonra; devreye girmesi üç- beş gün sürdü. Bu arada Okul, çok soğuk bir durumda idi. Eğitim, Öğretim devam etti.
O geceyi ve sonrasında, okulda yaşadığımız; soğuk ile, mücadele yöntemlerimizi; hala unutamıyorum…
Bugünlerin kıymetini, bilelim…
O günleri, birlikte yaşadığımız, tüm dostlara; selam ve saygılar… İyi ki, sizlerle; O günlerde beraber, aynı zaman ve mekanı paylaşmışım…