EV HANIMINA İMKANLAR VERİLMELİDİR
Son yıllarda doğum oranının düştüğü bir gerçektir. Çünkü, var olan şartlar evlenmeyi zorlaştırmıştır. Devlet genç neslin evlenmesine yönelik maddi katkılar sağlamaz ise, ilerleyen zamanlarda evlilik yaşı daha da yükselecektir. Çünkü, maddi sıkıntılar en büyük engeldir. Gerçekte, Hayat şartları çalışan anne ve baba gerçeğini ortaya koymaktadır. Yani erkek ve kadın çalışarak geçimlerini temin etme çabası içerisindedirler. Dolayısıyla çalışan anne ve baba, çocuk edinme isteğini ertelemektedir. Yahut hiç düşünmemektedir. Ekonomik zorlukların dışında, bir de yetişen çocuğu başkalarının merhametine bırakma mecburiyeti vardır. Kreş veya anaokulu gerçekleri bu sonuçtan kurtulmamıza yardımcı olamamışlardır. Anne sevgisinin ve şefkatinin yerini hiçbir yabancı unsur doldurmaz. Bu sevgiden mahrum oldukları gibi, işte yaşadığımız hayatın gerçeklerinden birisi de kreşde ve anaokullarında çocukların yaşadığı sıkıntılardır. Bizim bildiğimiz gerçekler, kamuoyuna yansıyanlardır. Yansımayan karanlıklarda neler yaşandığını bilemeyiz. İşte o çocuklar büyüseler de O, ortamlarda yaşadıkları olumsuzlukları bir ömür boyu, travma olarak taşıyacaklardır.
GENÇLERİ EVLENMEYE TEŞVİK AMAÇLI DEVLET YARDIMLARINA ÇOK FAZLA MÜRACAAT EDİLMİŞ. DEMEK Kİ, GENÇLER Maddi imkanlar sunulursa, evlilik oranları artacaktır. Bu durum onu göstermektedir.
Şimdi sıkın durun bakalım. Eğer Devleti yöneten irade bazı radikal uygulamaları hayata geçirir ise, bu kötü gidişata dur diyebilir. Nedir onlar?
Öncelikle ev hanımlığının ağır bir yük olduğu gerçeği kabul edilmelidir. Hatta Annelik çalışma hayatındaki bir-çok alandan daha kıymetli bir durumdur. Devlet Anne olan vatandaşımızın yanında olabileceği imkanları oluşturmalıdır. Örneğin çalışan bir erkeğin, çalışmayan ve de ANNE olan eşine bugünkü değerlere göre, en az bir 5000 tl yardım yapmalıdır. Bu yardım artan her çocuk için artırılmalıdır. İlerleyen zamanlarda Ailenin imkanlarına göre, eğitim gören çocuğuna yardımcı olmalıdır. Kısacası Devlet tahsil hayatında maddi açıdan gerek gördüğü zaman, Ailenin çocuklarının yanında olmalıdır. Hatta onlara özel imtiyazlar düzenlemelidir. Devletin ev hanımlarına yönelik emeklilik üzerine çalıştığını biliyoruz. En kısa zamanda hayata geçirilmelidir. Bu şartlar oluşursa, kimi olumsuz yerlerde çalışmak zorunda kalan kadınlar, evlerine dönerler...
Düşünün çalışan bir anne ve baba iki çocuk sahibi ise, kazandıklarının bir tanesinin maaşı masraf olarak kreş veya anaokuluna, bakıcıya, gidecektir. Üstelik çocuklar, kuzular anne şefkatinden, sevgisinden günün büyük bölümünde yoksun olacaklardır. Anne yorgun bir şeklide eve geldiği için, evde de çocukları ile yeteri kadar ilgilenemeyecektir. Oysa ki, bizim çocukluğumuzda, ‘’ANNE öpücüğü her derdin devası olarak.’’ bilinirdi. İşte daha çocukken anne sevgisinden yeteri kadar yarrarlanamayan çocuk, bazı yaşadığı olumsuz durumları hayat boyu unutmayacaktır. Bu travmalar ileride ruhsal bozukluklara enden olabilir. Toplum bunun örnekleri le doldudur.
Evet, görüyorsunuz bu sancılı durumdan hem Ailemizi hem çocuklarımızı hem geleceğimizi kurtarmak için, bu basit işleri yapmak zorundayız. İlerleyen zamanlarda mevcut durumun daha büyük sıkıntılar doğuracağı ortadadır. ANAYASA çalışmalarında bu durumların da göz önünde bulundurulması gerekir, diye düşünüyorum. Ailenin her alanda maddi ve manevi korunması gerekir. Aile toplumun temelidir. Devletin zirvesi de bir değerlendirmesinde;'' Aileyi sapkın akımlardan koruyacağız.'' Demektedir. Yani tehlike çanları çalmaya başlamıştır.
Kadına çalışma özgürlüğü diyerek, çok da olumsuz şartlarda kadın istihdamı yapmak, Kadına yardım değil, farkında olmadan zulüm olabilir. Ailenin temellerinin sarsılması demektir. ANCAK, kadınların çalışma ortamları titizlikle belirlenerek, istihdam konusu ele alınmalıdır. Kadınlara annelik görevleri özelinde pozitif ayrımcılıklar yapılmalıdır. Olayı sadece kadın olarak değil, daha geniş kapsamlı Aile olarak değerlendirmek gerekir. Unutmayalım.Toplumun temel taşı aildir