AÇLIKLA SINANMAK
Bu gün yeryüzünde en çok tartışılan konulardan bir tanesi; açlık, yetersiz beslenme yüzünden insanların hayatını kaybetmesidir. Bu acı durum, insanların yeteri kadar yiyecek bulamamasından, kaynaklanmaktadır. Dünyada herkese yetecek yiyecek ve içecek bulunurken; birilerinin; O, yiyecek ve içeceğin tamamına hakim olma düşüncesi yüzünden; başkalarının elindeki nimetleri kazanma, elde etme, el koyma, çalma, haksız yere elinden alma, düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Bu durum karşısında; aklımıza gelen sorunun cevabı olarak; Birincisi; Dünya nimetleri insanoğluna yetiyor mu? yetmiyor mu ? Ya da; Dünya üzerindeki dengesiz dağılımdan dolayı; birileri nimetler içinde yüzerken birileri açlıktan mı kırılıyor. Doğal olarak, Dünya nimetlerinin; Bu Dünyaya fazlasıyla yettiğini söylemeye gerek yoktur. Ancak, Dünyadaki bu soygunu yapanların; bu dağılımı kendilerinin lehine çeviren bir sistemi vardır. Tamamı ile; Dünya nimetlerinin tamamının, kendilerinin hizmetine sunulduğunu zanneden güçler; karşısındakilere yaşama hakkı tanımadıkları gibi; ellerindeki var olan tüm nimetleri de almak istiyorlar. İşin özü budur.
Bu olumsuzluklara bir de yaygara ekliyorlar. Dünya nüfusu hızla artmaktadır. O nedenle insanlar yiyecek sıkıntıları çekmektedirler. Bu yaygaralarına bir de; edepsizlik ekliyorlar. Allahın yarattığı kullarının rızkını vereceği ilahi emri ile; alay edercesine; onun öyle olmadığını ispata çalışıyorlar. Kendileri haksız mal edinme, birilerinin rızıklarını çalma, israfın zirvesine çıkma, gibi yaptıkları yanlışları görmeden; yanlışı başka yerlerde aramaya çalışıyorlar.
Tüm Dünya üzerindeki Dünya nimetlerine; her ner pahasına olursa, olsun; sahip olmak için; tüm güçlerini kullanıyorlar. Başkalarının, açlık ve yoksulluktan ölmeleri umurlarında bile; değildir. O kadar çok acı yaşatıyorlar ki; tarif etmek çok zordur. Açlığın ne demek olduğunu, Suriyeli çocuğun, annesine söylediği şu sözde bulmak gerek. ( Anne, Cennette ekmek var değil mi?)
Bu gerçekler ortada iken; Gereksiz israf etmek, insanların tüketebileceği, tüm nimetlere el koyma çabası, kendisinden başkasına yaşama hakkı tanımama mücadelesinin adı; resmen hırsızlıktır, caniliktir, katilliktir. Bu yanlışları yapan adamın zaten insan hakkından falan bahsetmesine gerek yoktur. Sadece yeri geldiği zaman; gevezeliklerini yapmaya çalışırlar. Utanmadan, Dünya nimetlerinin; İnsanları beslemeye yetmediğini savunmaya çalışırlar. Başkalarına yaşama hakkı tanımayanlar; karşısındakilerin; yaşama hakkını elinden almak için; olmadık bahaneler üretirler.
Özelde;
Sadece Ülkemizdeki büyük şehirlerimizde çöpe atılan yiyecekler; Bir Afrika ülkesini beslemeye yeter. Soframızdaki nimetlerin her kırıntısı için; Afrika ülkelerinden herhangi birisinde milyonlarca insanın ihtiyacı olduğunu, unutmamak lazımdır. O, ekmek kırıntılarının kaç kişinin hayatını devam ettirmesine yeteceğini unutmamak lazımdır. O, derece şükürden uzak olarak yaşıyoruz ki; bir gün Yaratanın bizleri öyle sınavdan geçirebileceği, hiç aklımıza gelmemektedir.
Bu davranışlar ne örfümüze, ne Dini inançlarımıza ve ne de; Milli geleneğimize yakışıyor. İnsanların açlıkları üzerine hiçbir zaman mutluluklar inşa edilmemiştir. Bizim medeniyetimizde; paylaşmak, bölüşmek, yardımlaşmak; esastır. O, tür nimete el koyma, çalma, israf etme; yapılanmaların hepsi çürüktür. Hele, hele; bir de buna zulüm yapılarak insanların ellerindeki yiyecekleri çalınıyorsa; zorla el konuyorsa; o daha tehlikelidir. Çünkü, Tarihte zulümle hiçbir şey, abat olmamıştır
Kendi sofrasındaki zenginlikleri görmeyip; başkasının sofrasındaki nimetleri çalmaya, yok etmeye çalışan, hiç bir zihniyet; yaşamamıştır, yaşamayacaktır. Bu uğurda ortaya çıkarılan, tüm savaşlar; O, savaşları çıkaranların, kendilerinin geleceğini yok etmek için; bir sebeptir. Tarih boyunca da; öyle olmuştur.
Soframızdakilerin kıymetini bilerek şükür edelim. Şiddetle israftan kaçınalım. Başkalarının malına göz dikmeyelim. Hakkımız ne ise, ona razı olalım. Helalinden kazanalım, helal lokma yiyelim. Unutmayalım ki; bir gün bu yaptıklarımızın tamamından sorgulanacağız. Eğer soframızda fazla yiyeceğimiz var ise; onları da birileri ile paylaşalım ki; onların da gözü; bizim yediklerimizde olmasın. Bütün bunlara karşılık bize bu nimetleri veren, açlık gibi zor bir sınavla bizleri denemediği için; Rabbimize şükür edelim. Şükredelim ki; Allah da bize verdiği nimetleri artırsın. Hem kendimiz, hem de; etrafımızdakiler bu nimetlerden istifade etsinler.
Etrafımızdaki, yoksul, kimsesiz, yardıma muhtaç olan insanları; koruyup, kollayalım... Açları doyuralım, paylaşalım, nimetleri bölüşelim...
Şunu unutmayalım şükretmesini bilmeyen toplumlar; daha büyük şeylerle sınava tabi olmaktadırlar. Allah, bizi o tür imtihanlardan korusun. Şükreden toplumlardan olmamızı sağlasın.
AÇLIK İNSANIN KADERİ DEĞİLDİR…