Ara verilen zamanda; dinlenen gençler ve çocuklar; büyük bir heyecanla, Okullarının yolunu tuttular...
Ülkemizde milyonları direkt olarak, diğerlerini ise dolaylı olarak ilgilendiren bir öğretim yılının ikinci yarısının, başlangıcındayız. Her şeyden önce; yeni eğitim - öğretim yılının öğretmen arkadaşlarıma ve öğrencilerimize hayırlar getirmesi dilerim. Nice güzel insanlarla nice güzelliklere... Adam gibi işin hakkını vererek insan yetiştirmeyi amaç edinmiş gül yetiştiricilerine, bu eğitim ve öğretimden istediğini elde ederek öğrenmeyi ve edebi, hayat kaynağı olarak kabul eden öğrencilerimize, onların böyle bir uğurda yetişmesini isteyen velilerimize hayırlar getirsin... Vatanını ve Milletini, İnancını seven insanların yetişmesine vesile olsun... başarılar... başarılar... başarılar...
Yeni müfredat, tartışmaları içerisinde; dönem başlangıcını yapıyoruz... İçeriğin ne olacağı henüz belirlenmedi. Belirlenince; daha çok konuşulacak, daha çok tartışılacak...
Başarı hikayelerinin bolca anlatıldığı; nice yıllara... Böyle yürekten bir çağrıyı Ülkemin her tarafındaki tüm bu işin tarafları hak etmektedir. Amaçlarını iyi kavrayarak, Dünyanın en zor işlerinden biri olan insan yetiştirme mesleğini seçenlerin, işlerini her şeyden önde tutarak fazlaca önemseyenlerin ise; övgüyü fazlasıyla hak ettiklerine inanıyorum. Bu mesleğe odaklanan öğretmen kardeşlerimiz unutmasınlar en önemli eserleri öğrencileri olacaktır. Yani insana yatırım yapmış olacaklardır.
HER EĞİTİM VE ÖĞRETİM yılının, ara dönemlerinin başlangıcında olduğu gibi, beklentiler yüksektir. Çünkü, gelecek nesillerin en iyi şekilde yetiştirilerek, topluma faydalı bir insan olarak katılmaları sağlanmak istenmektedir. Bu uğurda kimi zaman Devletler tüm imkanlarını seferber ederler. Yatırım yapılmak istenen hedef Ülkenin geleceğidir.
Veliler bu arada seçmeli dersleri takip ederek çocuklarına takviye dini eğitim derslerini seçebilirler. Örneğin Paygamberimizin hayatı, gibi.
Böyle bir öğretimin tarafı olan öğrencilere düşen kendi görevlerini idrak ederek, çalışmaktır. Kendilerine öğretilmeye çalışılan bilgileri öğrenmektir. Hayata daha tecrübeli, eğitimli bir insan olarak katılmayı hedeflemektir. Bu sürecin önemli ayaklarından birisi olan Öğretmenler ise; öncelikle asıl amaçlarının kendilerine emanet edilen bu gençliğe sahip çıkmak olduğunu adları kadar ezbere bilmeleri gerekmektedir. Kendilerinin yapacağı bir hatanın nelere sebep olacağını her zaman hatırlarında tutmaları gerekir. Mesleği seçerken tüm zorluklarını iyi hesap ederek geldikleri için; öğrencilerini her alanda tüm sapık davranışlardan, yabancı fikirlerden korumak asli görevleri olmalıdır. Tam tersine kendisine verilen bu görevi tamamen kötü niyetle, öğrencilerini aldatmak ve yanlış yönlendirmek, onları hataya zorlamak, yanlış fikirlerle tanıştırmak amacı güdüyorlarsa; asıl yerlerinin öğretmenlik olmadığını hatırlayarak bu mesleği bırakmaları gerekmektedir. Çünkü, emanete ihanet etmektedirler. İnancımıza göre büyük bir suçtur.
Eğer, amaçları yukarıda sıraladığım cinsten yanlış işler ise; öğretmenlik onların asla görevi olamaz. Devlete düşen görev böyle ayrık otlarını tespit ederek, gençleri zehirlemelerini engellemektir.
Ayrıca, TV ve İnternet, ayrı bir öğrenim metodudur. Üstelik, çok da, başarılıdır. Acilen önlem alınmalıdır. Genç nesiller; bu kontrol edilemeyen mekanizmadan uzak tutulmalıdır.
Eğitim ve Öğretimin bir tarafı da Devlettir. Devlet plan ve projelerini yapar, hayata geçirir. Tüm fiziki şartları hazırlar. Maddi açıdan var olabileceğine inandığı sıkıntıları ortadan kaldırır. Ancak, hiç bir zaman denetleme görevini ihmal etmez. Her açıdan denetlemeye önem verir. Kısacası Devlet olmanın gereğini yerine getirir. Bir başka tarafı olan veliler ise; En çok öğrenci boyutunda taraf olmaktadırlar. Ana okulundan, yüksek tahsil sürecine kadar, öğrenci ile hem hal olmaları şarttır. Onların öğretim durumlarını takip ettikleri gibi, çevrelerini, arkadaş guruplarını, tüm tavır ve davranışlarını kimi zaman yakından, kimi zaman uzaktan takip etmelidirler. Çocukları açısından her zaman o hayatın vazgeçilmez bir parçaları olmak zorunluluğu vardır.
Unutmamak gerekir, bu eğitimin ilk temelleri Ailede atılır. Aile, bu toplumun temel taşıdır. Eğer bunu şuurlu bir şekilde yerine getirebilirlerse, bir çok sorun kendiliğinden ortadan kalkar. Çocukları açısından hem güvende olmanın duygusunu yaşatırlar, hem çocuklarına kendi, kendilerine güvenmesi gerektiğini öğretirler. Aile, Çoğu zaman sığınılacak bir liman gibi, güvenli, telaşsız, bir konumda olmak zorundadırlar. Diğer taraf olan okul ve öğretmenlerle sürekli iletişim içerisinde olmaları şarttır. Birlikte hareket ederek nesillerin daha iyi ve güzel olarak yetişmesi konusundaki gayretlerini ortaya koymak zorundadırlar. Bu omuzlarında, bir yüktür.
Öğretmen arkadaşlar öğrenciyi kazanma ve onu yönlendirme odaklı çalışma yapmak zorundadırlar. Unutmamak gerekir beceriksiz öğrenci yoktur. Becerileri, kabiliyetleri, yetenekleri tespit edilemiş öğrenci vardır. Bunu tespit etmek öğretmene düşer. Öğretmen kendisini müfredat dar kalıbna sokarak öğrenciyi harcama yönüne meyil ediyorsa, yanlış yapıyordur. Kaybeden değil, kazanan olmak zorundadır. İşte asıl öğretmenlik becerisi burada ortaya çıkar. O zaman hep hayırla yad edilen bir insan olur.
Tüm bu zorluklara rağmen, Ülkemizin bulunduğu konumu iyi analiz ederek, eğitim ve öğretimin ne kadar önemli olduğunu toplumun tüm katmanlarının idrak etmesi gereklidir. Bu amaçla tekrar hayırlı ve sağlıklı bir yıl diliyorum. Tüm taraflara başarılar temenni ediyorum. Lütfen herkes üzerine düşen görevi, en iyi şekilde yapsın istiyorum. Böyle olursa sorunların azalacağına inanıyorum. Herkesi kendi alanında sorumlu davranmaya davet ediyorum.