Birlikte yaşadığımız insanlarla; aynı dili konuşuyoruz, aynı kelimeleri kullanıyoruz, aynı mekanları, paylaşıyoruz, aynı havayı teneffüs ediyoruz, bir çok, hissiyatımız aynı, ancak birbirimizi anlamada sıkıntılar yaşıyoruz. Bana göre; bunun en önemli faktörlerinden bir tanesi İnsanoğlunun; Yüce Yaratıcı tarafından üstün olarak yaratılmasından kaynaklanan çeşitliliği, modern tabirlerle genetiğinin zenginliği, insanlarda bulunan özelliklerin çok fazla olmasıdır. Bu nedenle, çeşitli konularda insanlar birbirlerinden farklı yorumlar yapabilirler, farklı olarak anlaşıldıklarını söyleyebilirler.
Söylenen sözün aynı olmasına rağmen; çok değişik anlamlarda anlaşılması, yorumlanması, bunun en güzel delilidir. Buna sebep olan, onlarca neden bulabiliriz. Sözü söyleyen insanın durumu, psikolojisi, tavırları, vücut dili, bu söylenen sözü etkileyebilir. Sözü işiten insanında; aynı faktörlerden dolayı, söylenen sözü değişik anlayabilir. Burada ortak nokta insanların birbirlerini anlamaya çalışmalarıdır. Bunun için geniş bir hoşgörü gereklidir. Karşı tarafa şartlı bakmama, onu küçümsememek, alaya almama, fikrini söyleyenin de, bir insan olduğunu düşünerek sabretmek, özelliklerini göstermek gerekir. Daha sonra, söylemek istediği şeyi anlamaya çalışarak yorumlamak gerekir. Bu manada; insanın inanç durumu, kültürü, bilgisi, algılama yeteneği, zekası ağırlığını koymak zorundadır. Yoksa yanlış anlaşılmalar veya yanlış anlamaya çalışmalar çoğalır. Ancak, insan olayı anladığı halde; yanlış yorumlamaya çalışmamalıdır. Bilerek yanlış anlamaya çalışmak, yanlış yorumlamak, aynı zamanda inancına bir zarar verir. O zaman öyle yorumlamaktan vazgeçmek gerekir. Çünkü, öyle yorumlamak inancına göre, uygun değildir. İnsanın ne söylemek istediğini bildiğimiz halde, ona farklı anlamlar yüklemeye çalışmak, olmayan bir şeyi oluyor gibi göstermektir, tamamen yanlış bir davranıştır.
Bütün bu açıklamalardan sonra, neden insanlar birbirlerini anlamak istemezler? Sorusunun altında onlarca cevap aramak gerekir. İnsanın sözü, söyleyen insanla olan ilişkileri, o insanı her alanda kendisine rakip olarak görüp, görmeme durumları, Aynı iş alanında çalışıyor olmaları, maddi farklılıklar, kıskanma, istememe, kendisini ondan küçük görme gibi sayamayacağımız onlarca neden… Bütün bunlara net bir cevap vermek gerekirse; kasıtlı olarak yapılan bu değerlendirmeler yanlıştır. Ortalığı karıştırmaktır. Olmayan bir şeyi, oluyormuş gibi çevremizdekilere algılatmaya çalışmaktır. Böyle bir durumu yapan kişilere; Kuranın tabiri ile; fesatçılık yapıyor, denir. Doğrusu ise; Yunusun DİLİ İLE ‘’ YARADILANI sevmeliyiz, YARADANDAN ÖTÜRÜ,, onun da Allah'ın bir kulu olduğunu düşünerek, bize tanınan tüm özelliklerin, ona da tanındığını her an aklımızda tutmalıyız. Yaratılış gayemizin insan sevgisine dayandığını, insanı sevmenin onu yaratan YÜCE YARATICIYI sevmek olduğunu bilerek davranmalıyız. Ona yapılacak kötülüğün, verilecek zararın, Yüce Yaratıcıyı sevmemek olarak algılanacağını bilmek lazımdır.
İnsanların birbirlerini anlamasına verilen önem ise; kullandığımız ortak dilden gelmektedir. Çünkü, insanlar konuşarak birbirleri ile anlaşmaktadırlar. Yahut, anlaşamamaktadırlar. Bu dilin kullanılmasından kaynaklanan bir durumdur. O halde bizlere nimet olarak verilen dil sayesinde; birbirlerimizi daha iyi anlamaya çalışalım. Konuştuklarımıza dikkat edelim. Yanlış şeylerle karşımızdakileri kırmayalım. Karşımızdakilerin söylediklerinden farklı anlamlar çıkarmaya çalışmayalım. Kimseyi kandırmayalım. Karşımızdakinin, ne söylemek istediğine iyi dikkat kesilelim, eğer anlamadı isek; tekrar söylemesini belirtelim. Söylenen sözü iyi anlayalım. Sonra yapmış olduğumuz değerlendirmelerden, anlayamadığımız cümlelerden dolayı; birilerine karşı mahcup duruma düşmeyelim. Israrla yanlış anlamaya çalışarak, insanları zan altında bırakmayalım. Gelin Adem oğulları, anlaşalım, birlik olalım, dirlik bulalım. Kötü sözlerden sakınalım. Kötü sözün sahibine ait olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.