SAVAŞ MI? BARIŞ MI?
Bu başlığı okuyan arkadaşların; kafasının karışacağını, tahmin ediyorum. Öncelikle; insanoğlunun en büyük isteği; barış ve sükunet içerisinde, hayatını devam ettirmektir. Bunda, şüphe yoktur. Asırlardan beri; İlahi mesajların da; amacı budur. Barış, rahat, huzur ve sükunet içerisinde, bir hayatın devam ettirilmesi. Dünya kurulalı beri; yasalar hazırlanmış, yasalar geliştirilmiş, Daha iyi bir yönetimin, nasıl olacağına dair; fikirler üretilmiş, kafalar yorulmuştur. Teoriler ortaya atılmıştır. Kimi zamanlarda; istenen ve arzulanan bu ortam; hayata geçirilmiştir. Nedense; hayal edilen, üzerine kitaplar dolusu; övgüler yağdırılan, şarkılar söylenen, türküler bestelenen; barış ortamını, temin etmek zor, gibi gözükmektedir. Dünyanın çeşitli yerlerinde; alabildiğine, savaş devam etmektedir.
Barış ortamının temin edilememesinin; en büyük nedeni, yine bizzat insanın kendisidir. İnsan; her şeyin kendi, fikrine uygun, kendi hayat felsefesini benimseyen bir ortamda; barışın geleceğine inanmaktadır. Kendisi gibi düşünmeyen, farklılıklar taşıyan insanlara, yaşama hakkı tanımaz. Kısacası; kafasındaki barış ortamının; çizgilerini, kendisi belirlemektedir. Hal böyle olunca; Dünya'da milyarlarca insanın var olduğunu düşünürsek; işimizin ne kadar zor olduğunu görebiliriz. İşte tam burada; aynı fikirde, aynı düşüncede olan; aynı hayat tarzına ve felsefesine inanan insanlar; kendi kurguladıkları barış ortamını temin etmek için; kendileri gibi düşünmeyen; diğer insan guruplarına; fikirlerini ve düşüncelerini öncelikle kabul ettirme girişiminde bulunmaktadırlar. Onlara göre; barış ortamı, öyle kurulabilir. Eğer, karşı taraf o, düşünceleri ve fikirleri kabul ederse; görünüşte, sorun çıkmamaktadır. Ancak, karşı taraf; eğer fikir ve düşüncelerini kabul etmez ise; o zaman, karşı tarafa; fikir ve düşüncelerini zorla kabul ettirme, mücadelesi başlar. Bu mücadele; en küçüğünden, en organize şekline kadar; adına savaş, denilen mücadele yöntemidir.
Dünya' da gücün ortaya çıkmasının, temel nedeni; barış isteme arzusu gibi, gözükse de; aslında insanın içerisinde olan; savaş taraftarı yanının, öne çıkmasıdır. Bunu hayata geçirmek için; kargaşa ortamının olmasını istemektedir. Böyle bir garip durum mevcuttur. En büyük barış taraftarı olduğunu iddia eden, elinde güç bulunduranlar; bu gücü barış ortamını temin etmekten yana değil de; savaş ortamını temin etmekten yana, kullanırlar. Üstelik bunu yaparken de; barış getiriyoruz, barış istiyoruz, nutuklarını atarlar. Kısacası; bir barış ortamını, ancak güç ve silah ile; gerçekleştirebiliriz, diyorlar. Böylece; güce ve silaha olan inançları, gittikçe artmaktadır.
Olaya, Uluslararası boyuttan baktığımız zaman; bunu daha açık ve net olarak görebiliyoruz. Dünya üzerinde güce sahip olan devletler; çeşitli nedenlerle, herhangi bir ülkeye saldırı düzenleyecekleri zaman; oraya barış götürmek, istediklerinden bahsederler. Bir de; işin öte yanı vardır. Savaş deyince; sadece silahla yapılan savaşı anlamamak lazımdır. Ülkeler arası ilişkilerde; savaşın her türlüsü, bir anlamda; devam etmektedir. Soğuk savaştan tutun; ekonomik, psikolojik savaşa kadar. Ne zaman ki; sıcak savaş dışındaki; savaşın değişik metotları başarılı olamaz ise; o, zaman aleni olarak çeşitli bahanelerle, sıcak savaşı tercih ederler. Bu bahanelerin başında; savaş ilen ettikleri topraklara; barış götürmeyi, amaçladıklarını söylerler. Böylece sıcak savaş ortamına girerler.
Gücü ve silahı elinde bulunduranlar; psikolojik, algı savaşı yapmaktan da geri durmazlar. Kendi ülkelerinde bile; sözde savaşa karşı olduklarını belirten sivil toplum örgütleri kurarlar. Zaman, zaman o örgütlerin protesto gösterileri yapmalarına müsaade ederler. Hatta destek verirler. Bunların hepsi göstermeliktir. Tüm Dünyada bu düşüncede olduğunu iddia eden; örgütleri, basını desteklerler. O örgütlerin ve basının görünmeyen yüzünde; Gücü olan devletlerin, güdümünde olmak vardır. Dolaylı olarak; gücü yönetenler; onları da, uzaktan kumanda ile, yönlendirirler. Kendi ülkelerinde; kendilerine karşıymış gibi, gözüken; o, sivil toplum örgütlerinin yapmış olduğu gösterilerin, içerisinde taşıdığı anlam ve amacı, o toplumda hiç bir zaman gerçekleştiremediklerini görürsünüz. Amma, onlar yine de; gösterilerine devam ederler.
Hal böyle olunca, amaç belli olunca; elinde gücü ve silahı bulunduran devletlerin; sivil toplum örgütlerinin, barış taraftarı gösteriler yapması, ne kadar gerçekcidir? Bunların samimi olduğuna inanıp; Dünyanın değişik yerlerinde bulunan; gelişmekte olan veya geri kalmış ülkelerdeki; sivil toplum örgütlerinin, barış taraftarı eylem ve gösteriler yapması, ne kadar ilginç? Hangi oyunun, neresinde, neyin parçası olduklarını anlayana kadar, devran dönecektir.
Dünyadaki, en büyük savaşların bile; barış, sözü telaffuz edildikten sonra çıkması da; ayrı bir gerçektir. Dünya üzerinde gücü elinde bulunduranlar her anlamda; sömürdükleri, esir aldıkları, kontrol ettikleri; gurup ve devletleri, kendi yararları için kullanırlar. Onlar için; önemli olan kendi menfaatlerinin devam etmesidir. Son günlerde; Ülkemizin güneyinde olan olaylarda; bizim yanımızda olduğunu iddia eden; ABD, kendi senatosunda pyd, güçlerini desteklediklerini, eğittiklerini açıkça ifade etmektedirler. Bir taraftan daiş, desteklenip; öbür taraftan; daiş ile mücadele ettiğine inandıkları güçleri desteklemek, neyin ifadesidir? Bu anlayış; sadece gücü ve silahı elinde bulunduranların, anlayışıdır. Sömürge güçleri; bugün, sıcak savaş olan her tarafta, boy göstermektedirler. Sorduğunuzda; bunu barış için; yaptıklarını söyleyeceklerdir.
Gerçek barış; Kendi DEVLETİNİN, güçlü olmasından geçer. Eğer; karşı taraflar senin caydırıcılığına, gücüne inanıyorlarsa; barış ortamı sağlanır. Yoksa; senin öyle bir gücün olmadığı takdirde; onların oyuncağı olursun. Afrika'da doksanlı yıllarda; yerli kabileler, birbirlerini öldürürken, batılı devletler; her iki tarafa da; barış adına yardım edip, birbirlerini parçalamalarını keyifle seyrettiler.
Barış, kelimesinin anlamı, senin gücünle orantılıdır. Eğer gücün var ise; o kelime bir anlam taşır. Bunun için de; çok çalışmak gerekir.., çok çalışmak... O çalışmalar sayesinde; senin söylediğin; barış, kelimesinin anlamı olur. Yoksa; barış kelimesinin yerini; savaş kelimesinin doldurması, kaçınılmazdır...
Artık, Dünya' da hakim güçler barış, kelimesinden bahsettikleri zaman; irkiliyoruz. Yine nerede, sıcak savaş çıkaracaklar.., diye...
SAVAŞ MI? BARIŞ MI?
SAVAŞ MI? BARIŞ MI? Bu başlığı okuyan arkadaşların; kafasının karışacağını, tahmin ediyorum. Öncelikle; insanoğlunun en büyük isteği; barış ve sükunet içerisinde, hayatını devam ettirmektir. Bunda, şüphe yoktur. Asırlardan beri; İlahi mesajların da; amacı budur. Barış, rahat, huzur ve sükunet içerisinde, bir hayatın devam ettirilmesi. Dünya kurulalı beri; yasalar hazırlanmış, yasalar geliştirilmiş, Daha iyi bir yönetimin, nasıl olacağına dair; fikirler üretilmiş, kafalar yorulmuştur. Teoriler ortaya atılmıştır. Kimi zamanlarda; istenen ve arzulanan bu ortam; hayata geçirilmiştir. Nedense; hayal edilen, üzerine kitaplar dolusu; övgüler yağdırılan, şarkılar söylenen, türküler bestelenen; barış ortamını, temin etmek zor, gibi gözükmektedir. Dünyanın çeşitli yerlerinde; alabildiğine, savaş devam etmektedir. Barış ortamının temin edilememesinin; en büyük nedeni, yine bizzat insanın kendisidir. İnsan; her şeyin kendi, fikrine uygun, kendi hayat felsefesini benimseyen bir ortamda; barışın geleceğine inanmaktadır. Kendisi gibi düşünmeyen, farklılıklar taşıyan insanlara, yaşama hakkı tanımaz. Kısacası; kafasındaki barış ortamının; çizgilerini, kendisi belirlemektedir. Hal böyle olunca; Dünya'da milyarlarca insanın var olduğunu düşünürsek; işimizin ne kadar zor olduğunu görebiliriz. İşte tam burada; aynı fikirde, aynı düşüncede olan; aynı hayat tarzına ve felsefesine inanan insanlar; kendi kurguladıkları barış ortamını temin etmek için; kendileri gibi düşünmeyen; diğer insan guruplarına; fikirlerini ve düşüncelerini öncelikle kabul ettirme girişiminde bulunmaktadırlar. Onlara göre; barış ortamı, öyle kurulabilir. Eğer, karşı taraf o, düşünceleri ve fikirleri kabul ederse; görünüşte, sorun çıkmamaktadır. Ancak, karşı taraf; eğer fikir ve düşüncelerini kabul etmez ise; o zaman, karşı tarafa; fikir ve düşüncelerini zorla kabul ettirme, mücadelesi başlar. Bu mücadele; en küçüğünden, en organize şekline kadar; adına savaş, denilen mücadele yöntemidir. Dünya' da gücün ortaya çıkmasının, temel nedeni; barış isteme arzusu gibi, gözükse de; aslında insanın içerisinde olan; savaş taraftarı yanının, öne çıkmasıdır. Bunu hayata geçirmek için; kargaşa ortamının olmasını istemektedir. Böyle bir garip durum mevcuttur. En büyük barış taraftarı olduğunu iddia eden, elinde güç bulunduranlar; bu gücü barış ortamını temin etmekten yana değil de; savaş ortamını temin etmekten yana, kullanırlar. Üstelik bunu yaparken de; barış getiriyoruz, barış istiyoruz, nutuklarını atarlar. Kısacası; bir barış ortamını, ancak güç ve silah ile; gerçekleştirebiliriz, diyorlar. Böylece; güce ve silaha olan inançları, gittikçe artmaktadır. Olaya, Uluslararası boyuttan baktığımız zaman; bunu daha açık ve net olarak görebiliyoruz. Dünya üzerinde güce sahip olan devletler; çeşitli nedenlerle, herhangi bir ülkeye saldırı düzenleyecekleri zaman; oraya barış götürmek, istediklerinden bahsederler. Bir de; işin öte yanı vardır. Savaş deyince; sadece silahla yapılan savaşı anlamamak lazımdır. Ülkeler arası ilişkilerde; savaşın her türlüsü, bir anlamda; devam etmektedir. Soğuk savaştan tutun; ekonomik, psikolojik savaşa kadar. Ne zaman ki; sıcak savaş dışındaki; savaşın değişik metotları başarılı olamaz ise; o, zaman aleni olarak çeşitli bahanelerle, sıcak savaşı tercih ederler. Bu bahanelerin başında; savaş ilen ettikleri topraklara; barış götürmeyi, amaçladıklarını söylerler. Böylece sıcak savaş ortamına girerler. Gücü ve silahı elinde bulunduranlar; psikolojik, algı savaşı yapmaktan da geri durmazlar. Kendi ülkelerinde bile; sözde savaşa karşı olduklarını belirten sivil toplum örgütleri kurarlar. Zaman, zaman o örgütlerin protesto gösterileri yapmalarına müsaade ederler. Hatta destek verirler. Bunların hepsi göstermeliktir. Tüm Dünyada bu düşüncede olduğunu iddia eden; örgütleri, basını desteklerler. O örgütlerin ve basının görünmeyen yüzünde; Gücü olan devletlerin, güdümünde olmak vardır. Dolaylı olarak; gücü yönetenler; onları da, uzaktan kumanda ile, yönlendirirler. Kendi ülkelerinde; kendilerine karşıymış gibi, gözüken; o, sivil toplum örgütlerinin yapmış olduğu gösterilerin, içerisinde taşıdığı anlam ve amacı, o toplumda hiç bir zaman gerçekleştiremediklerini görürsünüz. Amma, onlar yine de; gösterilerine devam ederler. Hal böyle olunca, amaç belli olunca; elinde gücü ve silahı bulunduran devletlerin; sivil toplum örgütlerinin, barış taraftarı gösteriler yapması, ne kadar gerçekcidir? Bunların samimi olduğuna inanıp; Dünyanın değişik yerlerinde bulunan; gelişmekte olan veya geri kalmış ülkelerdeki; sivil toplum örgütlerinin, barış taraftarı eylem ve gösteriler yapması, ne kadar ilginç? Hangi oyunun, neresinde, neyin parçası olduklarını anlayana kadar, devran dönecektir. Dünyadaki, en büyük savaşların bile; barış, sözü telaffuz edildikten sonra çıkması da; ayrı bir gerçektir. Dünya üzerinde gücü elinde bulunduranlar her anlamda; sömürdükleri, esir aldıkları, kontrol ettikleri; gurup ve devletleri, kendi yararları için kullanırlar. Onlar için; önemli olan kendi menfaatlerinin devam etmesidir. Son günlerde; Ülkemizin güneyinde olan olaylarda; bizim yanımızda olduğunu iddia eden; ABD, kendi senatosunda pyd, güçlerini desteklediklerini, eğittiklerini açıkça ifade etmektedirler. Bir taraftan daiş, desteklenip; öbür taraftan; daiş ile mücadele ettiğine inandıkları güçleri desteklemek, neyin ifadesidir? Bu anlayış; sadece gücü ve silahı elinde bulunduranların, anlayışıdır. Sömürge güçleri; bugün, sıcak savaş olan her tarafta, boy göstermektedirler. Sorduğunuzda; bunu barış için; yaptıklarını söyleyeceklerdir. Gerçek barış; Kendi DEVLETİNİN, güçlü olmasından geçer. Eğer; karşı taraflar senin caydırıcılığına, gücüne inanıyorlarsa; barış ortamı sağlanır. Yoksa; senin öyle bir gücün olmadığı takdirde; onların oyuncağı olursun. Afrika'da doksanlı yıllarda; yerli kabileler, birbirlerini öldürürken, batılı devletler; her iki tarafa da; barış adına yardım edip, birbirlerini parçalamalarını keyifle seyrettiler. Barış, kelimesinin anlamı, senin gücünle orantılıdır. Eğer gücün var ise; o kelime bir anlam taşır. Bunun için de; çok çalışmak gerekir.., çok çalışmak... O çalışmalar sayesinde; senin söylediğin; barış, kelimesinin anlamı olur. Yoksa; barış kelimesinin yerini; savaş kelimesinin doldurması, kaçınılmazdır... Artık, Dünya' da hakim güçler barış, kelimesinden bahsettikleri zaman; irkiliyoruz. Yine nerede, sıcak savaş çıkaracaklar.., diye...
Ekleme
Tarihi: 20 Eylül 2015 - Pazar
SAVAŞ MI? BARIŞ MI?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.