KADİM DOSTLARIMIZIN SİVAS ZİYARETİNDEN GERİYE KALANLAR
Yıllar öncesinde bu şehrin havasını teneffüs etmiş, suyunu içmiş, ekmeğini yemiş çocukluk ve gençlik günlerinin bir kısmını burada geçirmiş kardeşlerimiz. Bir vefa duygusu ile; şehrimizi ziyaret etmeye gelmişler. Orada olamadığım için; çok üzüldüm.
DİLE KOLAY, Tam 46 yıl sonra, Şehrimizi ziyarete gelmiş arkadaşı ile birlikte hatıraları yad etmek istemiş. Evet bu güzel insanlar Amasyalı Kaya Sümer ve Bursalı Osman sezen, isimli dostlarımızdır.
Vefalı olmak, yaşadığı yere değer vermek bu olsa gerektir. Allah her ikisinden de, razı olsun...
Evet bu arkadaşlarımız, Sivas İHL okulunda, tam yedi yıl yatılı olarak okudular. Ne garip bir olaydır ki; Birinin yolu Bursadan Sivasa düşüyor, Diğerinin yolu ise; Amasya'dan. O yıllarda Sivas İHL' DE Yatılı okuyanlar arasında Ülkemizin değişik yerlerinden kardeşlerimiz vardı. Kader onları bu kutsal çatının altında birleştirdi. Sivas'ta bu kutsal Çatının altında; okumaya gelmişlerdi. Yedi yıl acı ve tatlı hatıraları yaşıyorlar. O kadar derin iz bırakmış ki; hayatta iken bir defa daha görmek istiyorlar.
Bu arkadaşların şahsında; O yıllarda çok uzaklardan şehrimize gelerek bu kutsal çatının altında eğitimini tamamlayıp, tekrar Çok uzak olan memleketlerine dönen; tüm kadim dostları sevgi ve saygı ile anıyorum.
Mezun oldukları okullardan sonra; Memleket hizmeti için; yollara düşmüşler... Evet isim olarak yad etmek istiyorum. Bursalı OSMAN SEZEN, Bursalı Ahmet ÇAKMAKÇI, Bilecikli iSMAİL DEMİRHAN, Bilecikli İSMAİL ÇELİK, Balıkesirli Hikmet Naci Subay, Balıkesirli Tahir SARI, Çankırılı ŞABAN KAHVECİ, Bunlarla birlikte Sivasa gelen ve yıllar önce kaybettiğimiz, Bursalı KAMİL YILMAZ, Ağrılı Şaban KILIÇ... Bütün bu dostlara ilave olarak, Şehrimize göre daha yakın bir yerden gelen ve yakından gelen tüm arkadaşları temsilen Amasyalı KAYA SÜMER ve Amasyalı MECİT YILMAZ...
İSİMLERİNİ VE RESİMLERİNİ Hala hafızamda taşıdığım, Şehrimize okumak için; çok uzaklardan gelen,onlarca isim... Ankaralı Kemal Erdem, Ankaralı Ali Şahin, Ankaralı Yunus Kuzucu, Çankırılı Mustafa Tarhan, Samsunlu Ali Türkmen, Giresunlu İskender Pekdemir, Hasan Demiral, şehrimizin ilçelerinden gelen Karabey Yüksel ve diğerleri...
Bu arkadaşlar, Şehrimizi üç gün ziyaret ettikten sonra, şehirden ayrılmışlar. Üzüntüleri kendi zamanlarında okulda beraber okudukları insanlardan birileri ile karşılaşamamak idi. Şehir ile ilgili görüşlerini başka bir yazımda anlatacağım. Çünkü bu ziyareti yapan arkadaşımız ile; İstanbul'da Sivas günlerinde birlikte olduk. Konuştuk, görüştük.
Allah tüm yaşayan dostlarımıza sağlıklı Ömürler versin. Kaybettiğimiz tüm dostlarımıza; Allahtan rahmet diler, mekanları Cennet olsun, niyazında bulunuruz.
Yıllar öncesinden bir dostumuzun şehrimizi ziyareti, beni çok duygulandırdı;
Duygularımı ifade edeyim istedim;
Beni, yıllar öncesine götürdünüz. O, masum, temiz, her şeyin daha sıcak olduğu, bugünkü teknik imkanların olmadığı, insanlar arasında sımsıcak ilişkilerin var olduğu, dostluğun, komşuluğun, arkadaşlığın, velhasıl insanın değerinin bilindiği yıllara selam olsun...
HANİ DİYORDUNUZ YA; OKULUMUZUN ÖNÜNDEN BİR IRMAK GEÇİYORDU. O, IRMAK nerede? O, ırmakta tıpkı sizlerin ve bizlerin okuduğu bina gibi, tarihe karıştı. Artık ne O, bina var. Ne O, ırmak... Ne de; bir tas yemeğini, başka bir arkadaşı ile paylaşan insanlar...
Belki o zamanlar da; zaman olarak bugünkü gibi kötü olayların yaşandığı anlardı. Amma, bize öyle gelmiyordu. Geleceğe ışıl, ışıl bakan etrafa gülücükler saçan insanları görüyorduk. Gelecekten ümitli idiler. Gelen zaman içerisinde; İşte O, insanlardan kimileri Bakan, Kimileri vekil, kimileri Vali, kimileri genel müdür, kimileri Belediye Başkanı, kimileri bürokrat, kimileri esnaf, kimileri tüccar, Birileri doktor, birileri mühendis, birileri hakim, birileri avukat, birileri akademisyen, birileri öğretmen, birileri imam, birileri müftü, kimileri memur, kimileri işçi olarak; hayata atıldılar. Hayatın her alanında teslim aldıkları sancağı en yükseğe taşımaya çalıştılar. Amma becerdiler, amma beceremediler. Amma, gönüllerinin bir yerinde; emanet aldığı sancağı hep daha ileri taşımak gibi, bir öncelikleri vardı. VATAN SEVGİSİ...
Gözümüz mü değişti, çevremiz mi değişti anlayamadık. Yaşlandık mı? Hep geriye dönüp baktığımızda; keşke, diyebileceğimiz güzel anılarımızı hatırlayarak teselli bulduk.
O yıllarda, tüm arkadaşlarımız için; Tüm sıkıntılara , olumsuzluklara, eksikliklere, noksanlıklara rağmen; Gelecekten ümidimiz vardı. HEYECANLI, dipdiri bekliyorduk. Geleceği ve neler getireceğini, Kimi zaman; Bilemedik, tahmin bile edemedik. BAZEN BEKLENTİLERİMİZE ULAŞAMADIK...
Bazen dipdiri kaldık, bazen savrulduk... Kimi zaman çok mesafe aldık, kimi zaman yerimizde saydık...
Sadece geriye bıraktığımız güzel hatıraları; nemli gözlerle, kıpırdayan dudaklarla hatırlamaya çalıştık. Anlatamadığımız söyleyemediğimiz bulamadığımız kavram ve kelimelere inat; Kâh ağlayarak... kâh gülerek...
Şimdi, Tüm gücümle haykırıyorum; Yaşasın İSLAM KARDEŞLİĞİ...