ETRAFIMIZ KUŞATILMAYA ÇALIŞILIYOR
Ulusal bir gazetenin ana başlığına bakın. Kendisine gelen haberin, ne kadar doğru olup, olmadığını hiç araştırmadan alelacele manşet yapıyor. Olsun onlar için; manşet önemlidir. Dikkat çekmek önemlidir. ''Devlet, Halkını Bombaladı'' Bu kadar kışkırtıcı bir başlık olamaz. Aynen, malum partinin sözcüleri gibi davranıyor. Hatta onların sözcülüğünü yapıyor, diyebiliriz. Akabinde Ülkenin değişik yerlerinde, kışkırtıcı olaylar, masum insanlara yönelik saldırılar ve Üniversitelere kadar uzanan, anlamsız eylemler.
Ortada bir olay var. Devlete baş kaldıran, bu Devleti tanımak istemeyen, bir takım güçlerin; isyan girişimi. Bu tür basın anlayışı ve arkasındaki güçler; Başlığı böyle atarak; yurt dışındaki bir takım yerlere ve kuruluşlara mesaj gönderiyor. Bakın, Bu Ülkeyi yönetenlerin kararıyla; o bölgede neler oluyor? diye. Nedense; aynı bölgede terör örgütünün ve elemanlarının neler yaptığını görmemezlikten geliyor. Oradaki sivil insanların; tarafsız yorumlarını, duymuyor, görmüyor... Terör örgütü elemanlarının ellerindeki silahları, bir çiçek gibi algılıyor. Kolluk güçlerine saldırıları, yaralama ve öldürme olaylarını, görmemezlikten geliyor. Bu kadar silah buraya nereden gelmiş? diye sorgulamıyor... Yabancı savaşçıların ve ajanların burada ne işi var? diye sormuyor.
Sonrasında yapılan değerlendirmeler sanki o gazeteyi mahkum eder niteliktedir. Orada yaşayan insanlar, olayları takip etmek üzere oraya giden diğer basın kuruluşları temsilcileri; orada olan biteni, tüm gerçekliği ile görmektedirler. O tür başlık atan gazeteler, sanmasınlar ki; sadece kendileri okunuyor, kendileri takip ediliyor. Artık, tek taraflı yayın anlayışı ile; insanları kandırmak, düşüncelerini esir almak, girişimleri gerilerde kaldı. Şimdi, hem iletişim araçları, hem sosyal medya, hem bağımsız ve tarafsız basın kuruluşları; insanlarımızı yeteri kadar, bilgilendirmektedirler.
Etrafımızda bir Suriye, Irak gerçeği varken, İran'ın Ülkemiz hakkındaki fikirleri flu iken; o bölgede kargaşalık olmadığını söylemek, kendimizi kandırmaktır. O bölgedeki kargaşa, yaklaşık 30 yıldır devam etmektedir. Irak-İran savaşı, Küveyt'in işgali, Irak'ın işgali, Suriye olayları, Lübnan, İsrail gerçeği; gün ışığı gibi ortada durmaktadır. Filistin gerçeği, apayrı değerlendirilmesi gereken, bir konudur. Kısacası; o bölgenin hemen sınırında olan güneydoğu bölgemiz; o yangından üzerine düşen payı almaktadır. Bundan yararlanılarak; bölge halkı üzerinde oyunlar, oynanmak istenmektedir.
Kuzey Irakta, Suriye'de var olan problemlerle; Kürt Halkı, terör örgütü ile, karşı karşıya getirilmeye çalışılmaktadır. Yahut, Türkiye yönetimine karşı tavır almaya zorlanmaktadır. Bu kaos ortamında; terör örgütü kendisi açısından; ne kadar yararlanabilirim, düşüncesiyle hareket etmektedir. Ortada, o kadar karışık bir durum söz konusudur ki; siyasi politikalar ve değerlendirmeler; yaşanan olaylara göre; bazen, günü birilik yön tayin etmektedir. Böyle bir ortamda Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bu bölgede; Suriye olaylarının da; kontrolden çıkması, ortamın daha karışmasına sebep olmuştur. Üstüne, bir de; uluslar arası güçleri eklerseniz; oradaki gümbürtüyü dinleyin, seyredin bakalım...
Kimi zaman; Kürt Halkının hem Irak, Hem Türkiye tarafından ötelendiği iddiası ortaya konmaktadır. Hemen akabinde; Kürtler konusunda ilk değerlendirmenin tam tersine; Irak, Türkiye'ye karşı tavır sergilemektedir. Kısacası, ortam çok karışık, o bölgeleri yöneten insanların fikir ve düşünceleri sabit değildir. Nasıl sabit olsun ki; Uluslar arası güçler; sürekli orada boy göstermektedirler. Politikalarını günübirlik olarak, belirlemektedirler.
Ortada pay edilemeyen, bir enerji ve petrol sorunu mevcuttur. Enerji hatlarının geçiş noktaları, önemlidir. Kurulmak istenen büyük İsrail devleti politikası, vardır. Bölge, O nedenle; kimi devletlerin iştahını kabartmaktadır. Gözlerini tüm dikkatleri ile; o bölgeye çevirmiş, durumdadırlar.
Bütün bu gerçekler ortada iken; Dışarıdan, bizimle uğraşan tüm dış devletlerin girişimleri, bizimle ilgili düşünceleri apaçık ortadadır. Dış devletlerin bu baskısına karşılık, içeriden kimi sorumsuz insanların açıklamaları, kimi sorumsuz basının karşı tavırları; Ülkemizin başında olan sıkıntıyı büyütmek değil de; nedir?
Buna son zamanlarda İsrail devletinin girişimleri de eklenince; sanki Ülkemiz, bir algı operasyonu ile, kuşatılmış gibi gözükmektedir. Bana göre; İsrail'in, Mavi Marmara olayından dolayı, tazminat ödeyebilirim, açıklaması bile; ortalığın bu kadar karışık olduğu bir zamanda; yeniden ortalığı karıştırma operasyonu, gibi gelmiştir. İyi niyetli olduğunu düşünmüyorum. Zamanlaması çok önemlidir. Arkasından, İsrail tartışmaları, ülke gündemine oturmuştur.
Terör yandaşlarının, Cenazelerin kaldırılışın da yaşanan olaylar tamamen bir komplo olayı olduğunu doğrular, niteliktedir. Açılan terör örgütü bayrakları, malum insan adına sloganlar, Devleti temsil eden adamlara yapılan saldırılar…, gelmeyin öldürülürsünüz tehditleri… Bazı vekillerin o cenazelerde olmaları, üzülmeleri, hatta; Ülke yönetimini tehdit etmeleri, dikkat çekicidir. Yabancı savaşçıların bölgede yer alması, daha da, dikkat çeken bir olaydır.
Bize karşı; kim dost, kim düşman belli değildir. O bölge; Tam bir yangın yerine çevrilmek istenmektedir. Yerel anlamda camilere kadar varan saldırılar, minarelerden zorla marş dinletmeler, kepenk kapatmalar, bölge halkına zulüm... Eğitim ve sağlık hizmetlerine baskılar... Bütün bu baskılara bölge halkı ne kadar dayanacak? Hep beraber bekleyip, göreceğiz. Görünen o ki; oradaki halk bu durumdan çok şikayetçidir. Terörün bir anlamda bitmesi; Bölge halkının tutum ve davranışıyla ilintilidir.
.
Ülkemiz, tarihte çokça örnekleri görüldüğü gibi; ALLAH'IN izniyle bu badireyi de, atlatacaktır. Bu badireyi atlatacak hem gücü vardır, hem aklı vardır. Her taraftan çepeçevre kuşatılmakta olan ÜLKEMİZ, özünde olan inançlı, azimli, vakarlı, kendine yakışır duruşu ile; bunların altından kalkacaktır... Buna yürekten, samimi olarak inanıyorum... Sabır... sabır... sabır...