AİLE KORUNMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ TEMEL TAŞIMIZDIR
Eylül ayının sonlarından itibaren; tüm televizyonlarda; yeni yayın dönemi başlayacaktır. Yani, yeni diziler...
Genel olarak; Ülkemizde, Görsel medya üzerinden gösterime giren dizilerin; içeriği hep tartışılmıştır. İçeriğinde; Bizim; inanç sistemimize uymayan, namus anlayışımızı zedeleyen, Aile hayatını temelden yıkan; konuları işlemektedir. Sanki; bir geniş Aileyi, ekranda anlatan; konu ve içerikler bize tamamen yabancıdır. O aile de yaşayan insanlar; düşmanca birbirlerini yok etmek için; planlanmış gibidirler. Dostluk, iyilik, yardımlaşmak, paylaşmak, sevgi, şefkat gibi, motive eden, insana huzur veren kavramları bulmanız, gayet zordur.
Hal böyle olunca; insanın şöyle bir soru sorması, akla geliyor. Ne yapılmak isteniyor? amaçlanan nedir? Dünyada, canlılar içerisinde; Ailesi olmadan yaşayan bir insan yok, gibidir. O halde; insani davranışları, temelden yok etmek, kime ne kazandırır?
İnsan hayatının belirleyicisi olan, en büyük etken davranışlarıdır. Davranışları kontrol etmek, doğru ya da yanlış hareketlerde bulunmak, insanın hem sözleri ile, hem vücut dili ile ortaya koyduğu eylemleridir. O eylemler aynı zamanda insanlar arası, ilişkileri düzenlerler. Bu ilişkiler yumağı insanların hareketleri ile şekillenir. Davranışlara ve insanlarda yaptığı etkilere göre adlandırılır. İyi, kötü, yanlış, doğru kavramlarının adlandırılması ile kendini gösterir. Kimi zamanda bu davranışların adı; yalancılık, ihanet, iftira, dedikoduculuk v.s. olarak ortaya çıkar. İnsanlar arasındaki ilişkileri belirlerler. Böylece bireylerden başlayarak, toplumun oluşmasına doğru adım atılmış olur. Bireyler arasında ilişkiler ne kadar düzenli olursa; toplumlar da o kadar düzenli bir hayat yaşarlar. İşte toplumların oluşması ile; insanlar arasındaki ilişkiler ve davranışlarda daha önem kazanmıştır. Çünkü aynı zamanda davranışlar ve söylemler toplumların gidişatını da belirler.
O halde; Madem ki; TV yayınları aynı zamanda; eğitmekte ve eğlendirmekte ise; toplumun temeli sayılan Aile de; güzel davranışların, yansıtıldığı, Ailenin bir sıcak yuva olma özelliğini taşıdığını anlatan dizileri görmek; hakkımız olsa, gerektir.
Aile içerisindeki; Bu ilişkilerin düzenli ve doğru olması için insan davranışlarını belirleyen sınırlar vardır. Bu sınırları aşmak; insanlar arasındaki ilişkilerin düzenli ya da düzensiz olmasını belirler. İnsanlar arasındaki ilişkileri doğru ilişkiler, yanlış ilişkiler veya iyi davranışlar, kötü davranışlar, diye adlandırılmasına sebep olan fiillerdir. Aile içerisinde mahremiyet sınırlarını zorlayan, tüm davranışlar; yanlış eylemlerin ortaya çıkmasına, sebep olabilir.
Ulusal Medyamızda yayınlanan ve insanlar arasındaki ilişkileri anlatan seyirlik dizilerde, bazen bu ilişkilerin yanlış veya doğru olduğunu gösteren sahneler bulunmaktadır. Örneğin herhangi bir insana iftira atmak; iftira atılan insanın hayatını ne kadar olumsuz yönde etkilemektedir. Yine yalancılık, gerçeği saklamak gibi yanlış hareketlerde, insanların hayatının seyrini değiştirerek kötü bir, çok şeyle karşılaşmasına sebep olur. İstenmeden kasıtlı olarak; insanların konuşmalarını dinlemek, onların konuştukları ve de; kendisinin bilmemesi gereken konuları başkalarına aktarmak, doğru davranışlar değildir. Yanlış davranış da bulunan insan ise; söylediği yalanın veya attığı iftiranın, sakladığı gerçeğin, bedelini de ağır ödemektedir. Hayat boyu yaptığı, bu yanlış davranışla birlikte; onun vicdan azabı ile, kabusları ile yaşamaktadırlar. Bu kötü davranışların Aile içerisinde olmaması gerekmektedir. Dizilerde; Aile içerisinde yaşandığı iddia edilen bu davranışlar; Aile kavramımızı temelden sarsmaktadır. İnsanların, kargaşa ve kaos ortamında yaşamasını, dikte etmektedir.
Hele, insanlar istemedikleri ve müsaade etmedikleri halde, onların özeline girmeye çalışmak, onların haberleri olmadan kapıları dinlemek, istemedikleri bilgi ve belgelerini elde etmeye çalışmak, temel yanlışların en büyüğüdür. İnsanlar arasındaki ilişkilerde onulmaz yaralar açılmasına, sebep olmaktadır. Yüce Dinimiz; bu tür hareketleri kesinlikle yasaklamıştır. Çünkü asıl olan insan hayatıdır. Toplumun düzenidir. O nedenle karşılıklı suçlamalarda bile, şahitliğe önem vermiştir. Şahitlik yapacak insanların vasıflarını belirlemiştir. Yalan şahitliğinin bedelinin cehennem olduğunu vurgulamıştır. İnsanlar arası ilişkileri belirleyen hareketlerde eğer bir yanlışlık, kusur, hata var ise; belgelenmesini istemiştir. Çünkü Yüce Yaradan aynı zamanda; bizlere küçük kusurların büyük felaketlere sebep olacağını bildirmektedir.
İşte toplumun farkında olmadan yaptığı bu kusurlu davranışlar büyük felaketlere yol açmaktadır. Yalancılıkla ortaya atılan bir iftira, farkında olmadan kulak misafiri olduğumuz ve bizim tarafımızdan bilinmesi istenmeyen bir bilginin; toplumda paylaşılması, çekememezlik adına yapılan eylem, insanları küçük düşürmek için, yapılan hatalar ve en önemlisi namus ve haya üzerine yapılan yanlış yorumlar ve kötü düşünceler, getirilmesine sebep olacak davranışlar. İşte bunların hepsi insanı felaketlere sürükleyen küçük söz ve fiillerdir. RABBIMIZ; böyle davranışları fitne olarak belirtmiştir. Fitnenin insan öldürmekten daha büyük bir suç olduğunun altını özellikle çizmiştir.
Bu tür kendi küçük gibi görünen söz ve fiillerden kaçınmalıyız. Aile içerisinde; mahremiyet ifade eden konuları, davranışları; illa da; TV ekranlarında, göstereceğiz, diye bir kural yoktur. Büyük felaketlerin oluşmasına engel olabilmek için; bunlara hem fert olarak, hem toplum olarak dikkat etmek zorundayız. Böylece bazı kötü sonuçları engellemiş olabiliriz. Dilimize, davranışımıza, elimize hakim olarak; Sosyal hayatın barış ve huzur içerisinde olması için bunları yapmamız şarttır. Yoksa; bugün şikayetçi olduğumuz; Aile içi, Aile dışı; tüm şiddet olaylarını; farkında olmadan, destekliyoruz, demektir. Fitne bu kadar ağır bir suçtur. Bunun TV ekranlarında reklamının yapılması, kabul edilemez...
AİLE KORUNMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ TEMEL TAŞIMIZDIR
AİLE KORUNMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ TEMEL TAŞIMIZDIR Eylül ayının sonlarından itibaren; tüm televizyonlarda; yeni yayın dönemi başlayacaktır. Yani, yeni diziler... Genel olarak; Ülkemizde, Görsel medya üzerinden gösterime giren dizilerin; içeriği hep tartışılmıştır. İçeriğinde; Bizim; inanç sistemimize uymayan, namus anlayışımızı zedeleyen, Aile hayatını temelden yıkan; konuları işlemektedir. Sanki; bir geniş Aileyi, ekranda anlatan; konu ve içerikler bize tamamen yabancıdır. O aile de yaşayan insanlar; düşmanca birbirlerini yok etmek için; planlanmış gibidirler. Dostluk, iyilik, yardımlaşmak, paylaşmak, sevgi, şefkat gibi, motive eden, insana huzur veren kavramları bulmanız, gayet zordur. Hal böyle olunca; insanın şöyle bir soru sorması, akla geliyor. Ne yapılmak isteniyor? amaçlanan nedir? Dünyada, canlılar içerisinde; Ailesi olmadan yaşayan bir insan yok, gibidir. O halde; insani davranışları, temelden yok etmek, kime ne kazandırır? İnsan hayatının belirleyicisi olan, en büyük etken davranışlarıdır. Davranışları kontrol etmek, doğru ya da yanlış hareketlerde bulunmak, insanın hem sözleri ile, hem vücut dili ile ortaya koyduğu eylemleridir. O eylemler aynı zamanda insanlar arası, ilişkileri düzenlerler. Bu ilişkiler yumağı insanların hareketleri ile şekillenir. Davranışlara ve insanlarda yaptığı etkilere göre adlandırılır. İyi, kötü, yanlış, doğru kavramlarının adlandırılması ile kendini gösterir. Kimi zamanda bu davranışların adı; yalancılık, ihanet, iftira, dedikoduculuk v.s. olarak ortaya çıkar. İnsanlar arasındaki ilişkileri belirlerler. Böylece bireylerden başlayarak, toplumun oluşmasına doğru adım atılmış olur. Bireyler arasında ilişkiler ne kadar düzenli olursa; toplumlar da o kadar düzenli bir hayat yaşarlar. İşte toplumların oluşması ile; insanlar arasındaki ilişkiler ve davranışlarda daha önem kazanmıştır. Çünkü aynı zamanda davranışlar ve söylemler toplumların gidişatını da belirler. O halde; Madem ki; TV yayınları aynı zamanda; eğitmekte ve eğlendirmekte ise; toplumun temeli sayılan Aile de; güzel davranışların, yansıtıldığı, Ailenin bir sıcak yuva olma özelliğini taşıdığını anlatan dizileri görmek; hakkımız olsa, gerektir. Aile içerisindeki; Bu ilişkilerin düzenli ve doğru olması için insan davranışlarını belirleyen sınırlar vardır. Bu sınırları aşmak; insanlar arasındaki ilişkilerin düzenli ya da düzensiz olmasını belirler. İnsanlar arasındaki ilişkileri doğru ilişkiler, yanlış ilişkiler veya iyi davranışlar, kötü davranışlar, diye adlandırılmasına sebep olan fiillerdir. Aile içerisinde mahremiyet sınırlarını zorlayan, tüm davranışlar; yanlış eylemlerin ortaya çıkmasına, sebep olabilir. Ulusal Medyamızda yayınlanan ve insanlar arasındaki ilişkileri anlatan seyirlik dizilerde, bazen bu ilişkilerin yanlış veya doğru olduğunu gösteren sahneler bulunmaktadır. Örneğin herhangi bir insana iftira atmak; iftira atılan insanın hayatını ne kadar olumsuz yönde etkilemektedir. Yine yalancılık, gerçeği saklamak gibi yanlış hareketlerde, insanların hayatının seyrini değiştirerek kötü bir, çok şeyle karşılaşmasına sebep olur. İstenmeden kasıtlı olarak; insanların konuşmalarını dinlemek, onların konuştukları ve de; kendisinin bilmemesi gereken konuları başkalarına aktarmak, doğru davranışlar değildir. Yanlış davranış da bulunan insan ise; söylediği yalanın veya attığı iftiranın, sakladığı gerçeğin, bedelini de ağır ödemektedir. Hayat boyu yaptığı, bu yanlış davranışla birlikte; onun vicdan azabı ile, kabusları ile yaşamaktadırlar. Bu kötü davranışların Aile içerisinde olmaması gerekmektedir. Dizilerde; Aile içerisinde yaşandığı iddia edilen bu davranışlar; Aile kavramımızı temelden sarsmaktadır. İnsanların, kargaşa ve kaos ortamında yaşamasını, dikte etmektedir. Hele, insanlar istemedikleri ve müsaade etmedikleri halde, onların özeline girmeye çalışmak, onların haberleri olmadan kapıları dinlemek, istemedikleri bilgi ve belgelerini elde etmeye çalışmak, temel yanlışların en büyüğüdür. İnsanlar arasındaki ilişkilerde onulmaz yaralar açılmasına, sebep olmaktadır. Yüce Dinimiz; bu tür hareketleri kesinlikle yasaklamıştır. Çünkü asıl olan insan hayatıdır. Toplumun düzenidir. O nedenle karşılıklı suçlamalarda bile, şahitliğe önem vermiştir. Şahitlik yapacak insanların vasıflarını belirlemiştir. Yalan şahitliğinin bedelinin cehennem olduğunu vurgulamıştır. İnsanlar arası ilişkileri belirleyen hareketlerde eğer bir yanlışlık, kusur, hata var ise; belgelenmesini istemiştir. Çünkü Yüce Yaradan aynı zamanda; bizlere küçük kusurların büyük felaketlere sebep olacağını bildirmektedir. İşte toplumun farkında olmadan yaptığı bu kusurlu davranışlar büyük felaketlere yol açmaktadır. Yalancılıkla ortaya atılan bir iftira, farkında olmadan kulak misafiri olduğumuz ve bizim tarafımızdan bilinmesi istenmeyen bir bilginin; toplumda paylaşılması, çekememezlik adına yapılan eylem, insanları küçük düşürmek için, yapılan hatalar ve en önemlisi namus ve haya üzerine yapılan yanlış yorumlar ve kötü düşünceler, getirilmesine sebep olacak davranışlar. İşte bunların hepsi insanı felaketlere sürükleyen küçük söz ve fiillerdir. RABBIMIZ; böyle davranışları fitne olarak belirtmiştir. Fitnenin insan öldürmekten daha büyük bir suç olduğunun altını özellikle çizmiştir. Bu tür kendi küçük gibi görünen söz ve fiillerden kaçınmalıyız. Aile içerisinde; mahremiyet ifade eden konuları, davranışları; illa da; TV ekranlarında, göstereceğiz, diye bir kural yoktur. Büyük felaketlerin oluşmasına engel olabilmek için; bunlara hem fert olarak, hem toplum olarak dikkat etmek zorundayız. Böylece bazı kötü sonuçları engellemiş olabiliriz. Dilimize, davranışımıza, elimize hakim olarak; Sosyal hayatın barış ve huzur içerisinde olması için bunları yapmamız şarttır. Yoksa; bugün şikayetçi olduğumuz; Aile içi, Aile dışı; tüm şiddet olaylarını; farkında olmadan, destekliyoruz, demektir. Fitne bu kadar ağır bir suçtur. Bunun TV ekranlarında reklamının yapılması, kabul edilemez...
Ekleme
Tarihi: 30 Eylül 2015 - Çarşamba
AİLE KORUNMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ TEMEL TAŞIMIZDIR
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.