İnsan başta olmak üzere, bütün canlıların dünyaya gelirken doğmak ya da doğmamak gibi bir seçme şansı yoktur. Sen dünyaya gelmek ister misin, istemez misin diye isteği sorulmadığı, fikri alınmadığı gibi böyle bir seçeneği de olmamıştır. Seçme şansımızın olmadığı bir olayda anne babamızdır. Hiçbir canlı anne babasını seçme şansına sahip değildir. Bizi yaratan yüce rabbimizin takdiridir. Ve ömrümüzü, bütün hayatımızı, geleceğimizi etkiler anne babamız. Onların dünyaya geldiği aile yapısı, çevresi, maddi ve manevi gücü, eğitimi, gelenek göreneği, bizim geleceğimize yön verir. Bizi onlar kendilerine göre yetiştirir. Bizim üzerimize hayaller kurar hayata geçirmeye çalışırlar. Umut bağlarlar. Bazıları hayallerine kavuşur, bazıları ise hayal kırıklığı yaşarlar. Biz de onların bize sundukları imkânlar doğrultusunda yetişiriz, gelecek için planlar yaparız.
Hayatımızda okulumuzu, eşimizi, işimizi, arkadaşımızı, dostumuzu, düşmanımızı seçebiliriz. Gelecekte kendimizi nerede ne şekilde görmek istersek o doğrultuda eğitim alır geleceğimizi sağlar iş hayatına atılırız. Seçimimizi yapmış oluruz. Önce okulun seçimiyle başlarız. Sonra mesleğimiz, sonra o mesleğin gidebileceği bütün eğitim alanlarını deneriz. Yükseliriz. Bazen ölene kadar okuruz. Mezun oluruz okullardan. Ama hayat okulundan asla mezun olamayız. Her anı her dakikası, saati ders ve ardından sınav doludur.
Aldığımız eğitimlerden sonra bir yerlerde işe başlar geçimimizi sağlarız. Sonra eşimizi seçeriz. Hem kendi düşüncelerimize, duygularımıza göre hem de anne babamızın beğeni ve taleplerine göre. Her şey ailemizin bize destekleri ve sundukları imkânlar ile sağlandığından dolayı düşünceler, talepler, seçimlerimiz, ortam ve hayat standartlarımız, şartlarımız değişir. Seçim yapmamızı da etkiler. Sahip olduğumuz imkânlara göre seçimlerimiz değişir. Hayat her zaman ders verip sınavını da yapar sürekli söylediğimiz bir sözdür. Önemli olan bizlerin bu dersi doğru anlayıp, hayatımızda rehber olarak kullanmamızdır. Bazen desem de genelde bizlerin adına bütün seçimlerimizi anne babamız yapar. Kimimizin de işine gelir. Anne babamızdan bekleriz. Öyle alıştırmış olurlar. Dünyaya gelip gelmeyeceğimizi, anne ve babamızı, ne zaman nerde ve nasıl öleceğimizi seçemeyiz. Hayatımızın doğmak ve ölmek arasındaki ömür dediğimiz zamanı nasıl nerde ne şekilde, ne yiyerek, içerek, giyerek, çalışarak, oturarak, yatarak, kısacası hayatımızı idame etmemiz için gerekli bütün işlevleri kendi istek ve bilincimizle seçeriz. Bizi yönetecek kişilere kadar seçim yaparız. Hayatta yaşadığımız iyi ya da kötü diye nitelendirdiğimiz olaylar bile bizlerin yaptığı doğru ya da yanlış karar ve seçimlerimizin bedelidir. Yanlış ya da doğru secim yapıp yapmadığımızı ise zaman gösterir. Yaşadıkça görürüz.
Nikâhla ölüm saati değişmez der büyükler. Vakti saati gelince herkes kaderini yaşar. Birinci seçemediğimiz dünyaya gelişimiz, ikinci seçemediğimiz anne babamız ve en son seçemediğimiz bir şey var ki. O da ölüm. Nerde, ne zaman, ne şekilde öleceğimiz. Bunun seçimini asla biz yapamayız. Vakti saati gelince bizi yaratanın takdir ettiği anlımıza yazdığı kaderimizi yaşar o şekilde ruhumuzu teslim ederiz. Bu can bile bize emanet aslında. Hayat bir okul bizler öğrencisi. Her zaman derste, her zaman sınavdayız. Sınavımızın takdiri yüce Allaha aittir. Geçer miyiz kalır mıyız Allah bilir. Bu kişilere ve inançlara göredir deseniz de dönüp dolaşıp aynı yere geliniyor. Elimizde olmayan ölüm ve sebebiyle her şey son buluyor. Biraz karamsar oldu ama gerçek bu… Sağlık, mutluluk, huzur dolu bir hayat dileğimle. Nevin KILIÇ