Öncelikle 25.03.2009 tarihinde şehit olan Sivas Milletvekili ve BBP Genel Başkanı Sayın MUHSİN YAZICIOĞLU ve beraberinde Erhan ÜSTÜNDAĞ, İsmail GÜNEŞ, Murat ÇETİNKAYA, Yüksel YANCI, Pilot Kaya İSTEKTEPE’ ye Allahtan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine sabır diliyorum.
Tam dokuz yıl geçti koca reisin aramızdan ayrılışının üzerinden. Geçen seneler hiçbir zaman acımızı azaltmadı. Yaralar kabuk bağlamadı. Her defasında yeniden kanadı kanayacak. Türkiye şehitlerinin ardından ağlayacak. Ve yokluklarını hep yüreklerde hissedecektir. Yasını ömür boyu tutacaklardır.
Hepimiz biliyoruz ki sıradan bir kaza değildi. Şehit edildiler. Vatanı, bayrağı davası için yıllarca işkence çekmiş, canını hiçe saymış, cezalandırılmış yinede yılmamış bir insandı.
Onlara bu hain tuzağı kuranlar kim olursa olsun ne olursa olsunlar her zaman elleri kanlı, lekeli katiller olarak kalacak günahları boyunlarında asılı duracaktır. Bunu yapan katillerin ise elini kolunu sallayarak gezmesi canları daha da acıtıyor.
Yüreklere tomurcuk gülleri ekip doluyordun, büyüyordun reis. Şimdi o yüreklerde acılar ekili. Gün geçtikçe hasretinle daha da büyüyor acıtıyor canları.
İnsan hayatına kıyan bu tür insanlarda inanç, merhamet, Allah korkusu, insanlık olduğunu düşünmüyorum. Merhameti olmayan, inançla aydınlanmayan kalpler karanlıktır. Kararmıştır. Ve bunlar açık ya da gizli milletimizin değerlerini her zaman hor gören. Aşağılayan ve zarar vermek için ellerinden geleni yapan insanlardır.
Hep ikiyüzlü, riyakâr davranıp alay eden, hakaret eden bu insanlar birde timsah gözyaşı dökmekten de geri kalmayan canilerdir. Her yerde her fırsatta bütün kin ve nefretlerini açığa vurdular. Zarar verdiler. Zarar vermekte de hiçbir zaman çekinmediler.
O tür insanların elleri hiç iyiliğe uzanmamış. Ellerinde çamurlarla gezdikleri gibi Güneşi çamurla sıvamaya çalışmışlardır. Bilmediler ki güneş çamurla sıvanmaz ama çamur atan eller her zaman çamurlu ve lekeli kalacaktır. Lekeli ellerle dolaştılar. Kararmış kalpleri sevmeyi, insanlığı bilmemiştir.
Ağlayanın yanında gülen, Alaylı şekilde acılarına, kanayan yaralarına tuz basan yaratıklara insan demek mümkün değildir.
Sadece kandırdılar. Hep almayı yok etmeyi bildiler. İnsan olmayı bilselerdi bir insanın canını yalnızca yaratan alır. Allahtan başka kimse alamaz.
Öldürülenlerin ahı vebali katillerinin boynunda ölene kadar taşıyacakları bir zincir ahrette de çarmıhları olacaktır.
Bilmediler ki bir Muhsin YAZICIOĞLU Şehit edilse Bin Muhsin YAZICIOĞLU Olarak doğacak vatanı, milleti, bayrağı için çalışacak, savaşacaktır. Muhsinler ölmez. Şehitler ölmez.
Milyonlarca insanın gönüllerine taht kurmuş, bir insanı o tahttan indirmek kolay olamaz. Kimsenin gücü de yetmez.
Her şeyin bir zamanı ve yeri vardır. Milletvekili olursun bir iki dönem seçilir beş on yıl görev yapar daha sonra seçilemez unutulursun. Bu dünyaya kimler gelip gitmedi ki. Bir parti kurarsın birkaç dönem revaçta olursun, kapatılırsın silinir gidersin.
Kimler unutulmadı ki…
Bunlar geçici saltanat, geçici tahtlardır. Ama bir yürek köşkünde yer almışsan işte o zaman asla yıkılmaz unutulmaz ve tahtından indirilmezsin.
Rahmetli Muhsin başkan öyle bir yere taht kurmuş ki ne yağmurda ıslanır, ne rüzgârda sallanır, ne depremlerde yıkılır. Böyle bir taht kimseye nasıp olmaz.
Rahmetli Muhsin YAZICIOĞLU yaptığım Nevince şiirler programında;
-Kendisine şairlerin neden yaşarken hak ettiği değerleri bulamadığını, öldükten sonra kıymetimizin anlaşıldığını sormuştum.
-Kendilerinin bu konuda çalışmaları olduğunu, şairlere, ozanlara, aşıklara sahip çıkılması gerektiğini söyledi. Bizler gelenek göreneklerimize, Vatanımıza Bayrağımıza, birlik beraberliğimize sahip çıktığımız için tanımadığımızı ve kıymetimizin olmadığını söyledi. Tam tersi insanlara vatan hainlerine, Milletine, Vatanına, Ülkesine, Bayrağına karşı gelen yazarlara, şairlere değer verip tanıdıklarını söylemişti. Kendisinin şair Necip Fazıl KISAKÜREK’İN hayranı olduğunu, Bayrak şairi Arif Nihat ASYA’NIN şiirlerini okuduğunu anlatmıştı.
-Şair arkadaşlara söylemek istedikleriniz nelerdir dediğimde.
-Bizler Vatanımıza, Bayrağımıza, Milletimize sahip çıkalım. Birlik beraberliğimizi bozmayalım oyunlara gelmeyelim diyerek herkese birlik, beraberlik, dostluk, kardeşlik çağrısı yapmıştı. Ve Sürekli mitinglerde bu çağrıları yapıyordu.
-Çünkü Ülkemizin üzerinde bazı oyunlar oynanıyor ve bizleri birbirimize düşürerek, ayrımcılık yaparak oyunlarına alet etmek istiyorlar. Bu oyunlara gelmeyelim. Daha sağduyulu, bilinçli bir toplum, birey olarak birbirimize, vatanımıza, Bayrağımıza sahip çıkalım. Yoksa Üzerinde yaşayacağımız bir Vatanımız olmayacak. Herkesin aklını başına alması ve bu oyunlara gelmemesi gerekir. Vatanımız için elimizden ne gelirse yapmamız gerekir.
Sayın Muhsin YAZICIOĞLU için nice şiirler yazılacak, methiyeler düzenlenecek. O ölmeyi hak etmedi. Önünde yaşayacağı uzun yılları vardı. Şiirlerinde de anlattığı gibi özlemleri, hayalleri vardı. Hiç bir insan onun gibi çileler çekip, idealleri için ayakta durmayı başaramaz. Muhsin YAZICIOĞLU başardı. Hiçbir zaman kişiliğinden, dürüstlüğünden, insani değerlerinden, ideallerinden ödün vermedi. Vatanına Bayrağına âşıktı. Dost canlısı sevgi dolu bir yüreği vardı. Başı dik mücadelesini sürdürdü. Bu ani ve Şüpheli ölümü bütün Türkiye’yi yasa boğdu.
Sivaslılar evladına Muhsin YAZICIOĞLU’NA sahip çıktı ve vefa borcunu ödedi. Şimdi sıra sizde Sayın Belediye Başkanı Doğan ÜRGÜP, Büyük Birlik Partisi yetkilileri ve partilileri, Alperenleri Bayrağı teslim aldınız ve bıraktığı yerden yola devam edeceksiniz. Göreviniz çok büyük ve yüce bir görev. Bu emaneti layıkıyla yürüteceğinizden eminiz.
Gökyüzünden, aramızdan bir yıldız kaydı. Ama bu yıldız yüreklerde hep yanacak ve ışığı sönmeyecek. Biliyorum ki sevenlerinin boynu bükük kalacak ve yürekleri hep acıyacak. Bütün Dualarımız seninle. Mekânın cennet olsun.
Muhsin YAZICIOĞLUNUN HAYATI: Ataları, erenler diyarı Horasan’dan Antakya’ ya oradan da, 1600’lü yılların başında, Sivas’ın Şarkışla ilçesi, Elmalı Köyüne yerleşti.
1954 yılında, köyün ilk kurulan evinde dünyaya geldi. İlkokulu köyünde, orta öğrenimini Şarkışla’da tamamladı. Lise yıllarında, Genç Ülkücüler Teşkilatı’nda aktif görev aldı.
1971’de Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ni kazandı ve buradan veteriner
hekim olarak mezun oldu.
12 Eylül 1980 öncesi Ülkü Ocakları Derneği ve Ülkücü Gençlik Derneği Genel
Başkanlığı görevinde bulundu. 30 Ocak 1981’de tutuklanarak Mamak Askeri Ceza
Evine konuldu. Daha sonra berat edeceği bir davadan, haksız yere yaklaşık 6,5 yıl
tutuklu kaldığı ceza evinden, 8 Nisan 1987 tarihinde tahliye olabildi. 1988 yılında
MÇP’ ye girdi. 1991 seçimlerinde Sivas Milletvekili oldu. MÇP’ den ayrılarak 1992
yılı 7 Ağustos’unda bir kısım milletvekili arkadaşlarıyla birlikte bir umut olarak
“Yeni Oluşum Hareketi”ni başlattı.
Bu hareket, 31 Ocak 1993 yılında “Büyük Birlik Partisi” adı altında Türk siyasi hayatında kendi yerini aldı. Halen, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanıdır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Eserleri:
1- Yeni Bir Dünya İçin Yeni Bir Türkiye (Seba Yayınları 1998 Ankara)
2- Gül’ün Şavkı ( Alperen Yayınları, 2000- Şiir Kitabı )
Gül
Gül de gül yüzünde
Binlerce güller açsın
Gül bahçesi gönlünden
Güller topla; Sevgi topla;
Sevgi dağıt
Yaradan’a, yaratılmışa.
Sevgide güller açsın,
Güller sevgi dağıtsın
Sevgiyle bakıyor,
Gül gibi görüyorsun
Sen
Bahtiyarsın. Muhsin YAZICIOĞLU
Gül ve Sabır
Gül gül açmış tabanlar
Güller suya hasret
Güle tuz, suya ateş
Direnmek hayata eş
Kurumuş dudaklar
Bir damla suya hasret
Su vücutta buz
Karar ver ve sus
Karanlık… bak, ufuklar
Gözler ışığa hasret
Gözde kırmızı tülbent
Düşün, diren ve sabret
Bağlı tavanda kollar
Vücut sıcağa hasret
Titre cereyan gereği
Direnç gelin çiçeği
Bitti beden direnci
Bir baygın ana hasret
Ruh bedenin gerçeği
Direnç iman ölçeği Muhsin YAZICIOĞLU
Üşüyorum
Bir coşku var içimde bugün, kıpır kıpır
Uzak, çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda,
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgâr gibi süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak,
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor,
Bir çeşme başı arıyorum:
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum.
Zikre dalmış her şey cıvıl cıvıl
Güne gülümserken papatyalar
Dua gibi yükselir ümitlerim,
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz Peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum.
Ey sonsuzluğun sahibi
Sana ulaşmak istiyorum.
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum. Muhsin YAZICIOĞLU
MUHSİN’İN ÜŞÜYORUM SESİ
Yüreklerdeki yara kapanır mı sandın,
Kara kış gününde canımızı aldın
Bağrımızı yaktın, kor ateşi saldın.
Umutlara kar yağdı, dondurdu ayazında,
Sessizlikte boğuldum, nefesim avazımda.
Gökyüzünde uçan kuşlar bile kör oldu.
Gülistanlar içinde güller açmadan soldu.
Güneş sabaha küstü, geceye karanlık doğdu.
Aydınlıklar karardı dondurdu ayazında.
Kelimeler düğümlü, feryadım avazımda.
Hani! Kahramandı senin adın Maraş
Ağzımızın tadı yok, gözümüzde kaldı yaş.
Alperenleri öksüz, bağrına basıyor taş.
Yüreklerimiz dondu martın ayazında,
Ne feryatlar çoğalır, yetimin avazında.
Yiğidosu Sivas’ın, efelerin efesi.
Başımızda dursaydı yeterdi bir nefesi.
Kulaklarda çınlıyor Muhsin’in üşüyorum sesi.
Yüreklerimiz dondu martın ayazında,
Sessizlikler boğuldu, yüreğimin avazında.
NEVİN KILIÇ (NEVİNCE)
01.03.2012