Medeniyetimizin, temeli bu kavramlara dayanır. Ahlaklı ve dürüst olmak, Güvenilir ve adaletli olmak…
Ne zaman, bu kavramlardan uzaklaştık, Millet olarak, hep sıkıntılara düştük. Tarihimiz, bunun örnekleri ile; doludur.
Bundan daha korkunç olanı; bu kavramları sulandırmaktır. Hayatının çoğu zamanında; adaletten habersiz olan, güvenini yitirmiş insanlar; bu kavramları, aramanın peşine düşerler ise; gülünç duruma düşerler. Yine, Ahlaksızlıkta, zirve yapmış bir insan; Ahlaklı olmak ve dürüst davranmak adına, önderlik yapmaya çalışırsa; O, da; gülünç duruma düşer…
Hayatımızın her alanında ahlakın yaşanabilir, olarak hayata geçmesi gerekmektedir. Toplumun her kademesinin böyle bir duruma ihtiyacı vardır. Öncelikle eğitim kurumlarında yıllardan beri, ihmal edilen ahlaki davranışların tanıtımının yapılarak; hayatta uygulanabilir hale getirilme çabalarının olmayışı, her alanda ahlaki çöküntüyü beraber getirmiştir. Yüce peygamberin mesajında açıkça belirttiği üzere; kendisinin güzel ahlakı yaşanabilir, olarak tamamlanması için gönderildiğini söylemektedir.
İnançlı olmak, ibadetli olmak; ahlaklı olmayı, dürüst davranmayı, BİR İNSANA KAZANDIRMIYORSA; BİR ŞEYLERDE EKSİKLİK VAR, DEMEKTİR.
İnsanımız bugün her alanda çeşitli yakınmalarda bulunmaktadır. Bu yakınmaların temeline baktığımız zaman; Ahlaki öğretilerin olmadığını, insanlarımız tarafından terk edildiğini görmek için; fazla çabaya gerek yoktur. Çevremizdeki her davranışın içerisinde olması gereken Ahlaki kuralları terk etmemiz, sosyal açıdan; bize büyük darbeler vurmuştur. Sahtekarlıktan, hırsızlıktan, aldatmadan, şiddetten, çalmadan, çırpmadan, zevk alan insan; durumuna gelmekteyiz. Ahlaksızlığı tercih etmenin hayatımızdaki yansımalarıdır.
Yukarıda bir, kaç maddesini sıraladığımız olumsuzluklar. Bütün bunlara bağlı olarak; huzursuzluk, barış ortamının yok olması, insanlar arasındaki insani değerleri yitirmemiz, başımıza gelen, olumsuz örnekleri, teşkil etmektedir. Bunun böyle olmasında; hem kişisel olarak, hem de kurumsal olarak eksikliklerimiz, olduğu fikrini taşımaktayım. Başka bir deyişle, her alanda, yaptığımızı zannettiğimiz mesafe kazanma girişimlerinin ahlaki değerlerle, bezenmediği zaman; bir anlamı olmadığını tecrübe ettik. Bu tecrübe edinme üzülerek söyleyelim ki; acı olaylarla olmaktadır.
Doğrudur…
insanoğlu bilim ve teknolojide mesafe kat etmiştir. Ancak, bunun paralelinde olumsuzlukların, hayatın içerisinde; ahlakın, dürüstlüğün, olmadığından zirveye doğru, tırmandığı bir durumu yaşamaktadır. İnsanlar arasındaki tüm değerler kaybolmaya başlamıştır. Hangisini yazalım; Adalet, güven, vefa, dostluk, paylaşma, dayanışma, kavramları, mumla aranır olmuştur.
Acıyı ve sevinci beraber hissetme, eşler arasında bile güvensizlik, Aile içi geçimsizlikler ve yanlışlıklar… Sayamadığımız onlarca kavram. Eğer her alanda insana sadece yarar düşüncesini yerleştirerek; hep kazan, ne olursa olsun, hangi şartlarda olursa, durmadan; kazanma fikrinin ortaya çıkardığı sonuçlardır .
Tüm ilişkilerimizde; Ahlak, dürüstlük belirleyici olmak zorundadır. Tüm ilişkilerimizde; güven ve adalet; prensibimiz, olmak zorundadır. İşte, o zaman insanlar arasındaki bir, çok tartışma ve eleştirme konuları ; kendiliğinden ortadan kalkar. Sanki davranışlarınızı kontrol eden bir denetleyici gibi; Ahlakın sürekli hayatınızın içerisinde olması sizi sonuçta; Güvenilir, az hata yapan ve etrafında sevilen insan olarak, kabul edilen bir birey yapacaktır. Bu ahlaklı ve dürüst olma özelliğinizi; güven ve adalet kavramı ile, desteklerseniz; parmakla gösterilecek insan, olursunuz…
Böyle bireylerden meydana gelen insan topluluklarında da, daha az yanlışlar yaşanabilir hale gelir. İşte istenen sonuç da budur. Bu kavramların, bireylerden genişleyerek; kamu düzenine yansıması; O, topluluğun her anlamda; özlenilen bir toplum olmasını sağlar.
O halde özlenen toplum hayalimizi gerçekleştirmek için; her alanda tüm değer yargılarımızla beslenmiş olan Ahlak kavramını, dürüstlük kavramını; yaşayalım ve yaşatalım. Tüm ilişkilerimizde; Güven ve Adalet üzere olalım. Bu kavramlardan asla vazgeçmeyelim. Örnek davranışlarla; kendimizden sonraki nesillere yaşatalım. Bu kavramları, yaşantımızda uygulanabilir, hale; getirelim.
Daha huzurlu, daha barış içerisinde bir ortam ve insanlar arasında; adalet ve güvenin yaygın olduğu daha ahlaklı, dürüst günlere…
Böyle bir ortam neden zor olsun ki? Yaşanılabilir kılmak; elimizdedir…