Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla!
Zariyat Suresi 56. Ayette Yüce Allah (c.c): “Ben, İnsanları ve Cinleri yalnız bana kulluk etsinler diye yarattım.” buyurmaktadır.
İslâm’ın ilk şartı Kelime-i Şehadet, yani Allah’ın bir olduğuna, ondan başka ilah olmadığına inanmak ve Hz.Muhammed (S.a.v)’in kulu ve peygamberi olduğunu kabul etmektir. İkinci şartı ise namaz kılmaktır.
Nasıl ki Doktor olmanın şartı tıp okumak ise, diploma almanın şartı okula gitmek ise, Emekli olmanın şartı pirim yatırmak ise, Kamu personeli olmanın şartı Kamu Personeli Seçme Sınavına girmek ise, Müslüman olmanın şartı da Namaz kılmaktır.
Tıp okumadan doktor olunamadığı gibi, okula gitmeden diploma alınamadığı gibi, çalışıp pirim yatırmadan emekli olunamadığı gibi, KPSS Sınavına girmeden Kamu personeli olunamadığı gibi Namaz kılmadan da Müslüman olunmaz. Şart demek kesin yerine getirilmesi gereken emir demektir. Olmazsa olmaz demektir. Allah namazı rica etmiyor. Emrediyor. Ve dünyaya geliş gayemiz yalnız Allah’a (c.c) kulluk etmektir.
“İnsanlar! Allah’ın vâdi elbette gerçektir, öyleyse sakın dünya hayatı sizi aldatmasın; o çok hilekâr şeytan da Allah’ın kerem ve merhametini ileri sürerek sizi aldatmasın.” (Fatır, 35/5)
Ayetten de anlaşıldığı gibi “Sakın o hilekâr şeytan sizi Allah’ın kerem ve merhametine güvendirerek aldatmasın.” Allah’ın vaadi gerçektir. Şaka olmaz, yalan olmaz.
Tıp okumayan ve doktor olamayan birisi uzman doktor olabilir mi? Komik bir soru gibi gelebilir. Nasıl ki tıp eğitimi almamış ve doktor olamayan birisi uzman doktor olamıyorsa, Müslüman olduğunu söylediği halde şartlarını yerine getirmeyen, Namazı terk eden kişi isterse savaşta ölmüş olsun Şehit olmaz. Çünkü Şehit olmanın şartı Müslüman olmaktır. Müslüman olabilmenin şartı ise namaz kılmaktır.
Çevrenize baktığınızda namaz kılmayan insan göremezsiniz. Namaz kılmayan insan yoktur. Namazkılamayan insan vardır. Kılmayanların hiç biri namaz kılmıyorum demezler. Kılamıyorum derler. Günde 5 defa ezan okunur ve Müslümanları namaza davet eder. Kul secdede Yaradanıyla buluşur. Ancak bir çoğu Yaradanın bu çağrısını önemsemez. Müslüman olmanın kesin şartımı yerine getirmez. Dünyalık işler peşinde koşturur. Güneş doğmadan önce Allah korkusunun kaldıramadığı işçiyi patron korkusu kaldırır çoğu zaman. Askerde komutanın korkusu gece yarısı nöbete dikerken Allah korkusu uykusunu böldürmez. Akşam uykum var diyerek yatsıyı kılmadan yatan öğrenci sınav korkusuyla gece yarılarına kadar ders çalışır. Bir çok insanda kuldan korktuğu kadar Allah korkusu yoktur. Vaatlerine,hesap gününe, cennetine, cehennemine inanmamıştır. Ağzıyla söylemesi yetmez. İnanmak eylem gerektirir.
Elektrik faturasını yatırmayınca elektriklerin kesileceğine inanan insanlar son ödeme tarihinden önce faturasını yatırırlar. Çünkü ödemezse kesileceğine inanmıştır. Ancak ezan okununca televizyonun veya bilgisayarının başından kalkıp secdeye gidemez. Allah’a, onun varlığına, vaadinin gerçek olduğuna, cennetine, cehennemine, hesap gününe, öldükten sonra dirileceğine inanmış olsaydı, faturasını yatırıp borcunu ödediği gibi namaz borcunu da öderdi.
“Kızım Fatıma. Hesap gününde sana ben bile yardım edemem” diyen Peygamberin namaz kılmadan cennete gitmeyi arzu eden ümmetiyiz. Allah hepimizi doğru yoluna iletsin ve bir daha ayırmasın inşallah.
Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı üzerinize olsun. Nasibiniz bol, rızkınız helal, ömrünüz uzun olsun.