Bu başlığı atarken, şöyle hafızamı biraz aktif hale getirdim. Bu Ülkede kimi yazar ve çizerlerin, kimi film yapımcılarının, kimi sade vatandaşın; dini değerleri, kavramları; bilerek ya da bilmeyerek, ne kadar küçültmeye çalıştığını, aşağılamaya, alaya almaya çalıştığını hatırladım. Üzüldüm...
Yazılan her senaryoda, çizilen her karikatürde; din adamı, müslüman kimliği taşıyan insanlar; aşağılanmıştır. Sahte hocalar, sahte hacılar; alaya alınan, küçültülmeye çalışılan; kavramların başında gelmektedir. İnsanlar hata yapabilir, doğaldır. Hata yapan insanları eleştirmek yerine; mensubu olduğu kutsal değerleri aşağılamak, alaya almak; ne kadar çirkin bir olaydır. Son günlerde yaşanan bir olayda; ODTÜ mezunu bir genç, seri katil olarak aranıyor. Bu şahıstan hareketle; tüm ODTÜ mezunları karalanabilir mi? böyle bir mantık olur mu?
Üzülerek, ifade edelim olur. Ülkemde senelerce; dini değerleri ayak altına almaya çalışan tüm taraflar; buna benzer kişisel hareketlerden hareket ederek; tüm bir toplumu, inanan bir cemaati; hepten yargıladılar. Tamamını yok saydılar. Yetişen nesillere; Dini tüm değerleri, inanan insanları; yanlış tanıtmak için; çaba sarf ettiler. Tüm dini değer yargılarını; aşağıladılar. Küçük düşürdüler. Üç aylar olarak bilinen; Recep, Şaban, Ramazan isimlerini; hiç de hak etmedikleri; vasıflarla andılar. Alay edilen şahıslarla; özdeş hale getirdiler. Evlerde mutfaklarda bulunan, hamam böceğine benzer böceği; Kara Fatma olarak adlandırdılar. Sahabe isimlerini, yahut İslam tarihinde; kendini kabul ettirmiş şahısları; yanlış insanlar olarak tanıttılar. Olmayan hayali, yorumlamalarla; tarihimizin değerlerini, aşağıladılar. Hem de, bunu; dizilerinde, filmlerinde konu olarak; işlediler.
Çoğu ayet ve hadis anlamları ile; özdeşleşen, ata sözlerimize; yahudi tekerlemelerini ilave ettiler. Baş tacı ata sözlerimiz, gibi tanıttılar. Bana değmeyen yılan, bin yaşasın gibi... Sokak hayvanlarına, isim yokmuş gibi; Arab, ismini taktılar. Hiç de; dini inançlarımıza uymayan, hatta dini inançlarımızla çatışan, sözleri; Bize, ata sözü diye yutturmaya çalıştılar. Bu tamamen organize, ne yaptığını bilen insanlar tarafından; ortaya konulmuş bir projedir. Saf Anadolu insanımız; buradaki incelikleri fark etmeden; günlük hayatlarında; bu olumsuz örnekleri, hep kullanır oldu. Sadece biraz dikkat edenler; bunun farkına vardılar.
Yaklaşan RAMAZAN ayı, ümit ederim ki; böyle saçmalıkların, olmadığı bir zaman dilimi olur. Yine her sene sahnelendiği gibi; çeşitli şekillerde, meydana gelen bir takım olaylardan, hareket ederek; İşte, oruç tutmadığı için; saldırıya uğradı, gibi; Bayat haberlerle uğraşmayız. Bu ülkede oruş tutan insan sayısı; nüfusumuzn yarısı kadardır. Bunu göz önünde bulundurursak; oruç tutmayan insan sayısı da; O, kadardır. Yaşanacak bir takım olaylara; oruç kavramını katarak; yorumlar getirmek; artık insanları da; usandırmıştır.
Beklentimiz, Bu ayda; tüm kirliliklerin azalmış olmasıdır. İnsan ruhunun, kendisini; hesaba çektiği bir ay olmasıdır. Yapılan tüm olumsuzluklara rağmen; Bu ayın, barış, huzur, yardımlaşma, dayanışma, kardeşlik duygularının zirve yaptığı zaman dilimi olmasıdır. Bu düşünce, anlayış, bu akıl, fikir; insanımızda yeteri kadar vardır. Yeter ki; bazı yabancı unsurlar devreye girerek; bu barış ve kardeşlik ortamının bozulmasına yönelik; çaba ve gayret içerisinde olmasınlar.
Ramazan Ayını bekleyerek; insanlara dini bilgi vermek adına TV ekranlarına çıkan hoca efendilerden de, ricamız; Bu ayın ruhuna uygun konuşma ve değerlendirmeler yapsınlar. Bir bütün olarak girdiğimiz bu aydan; paramparça çıkmayalım...
Geçmişte yapılan tüm olumsuzluklara rağmen; Gelin bu ay vesilesiyle; bir olalım, dirlik içinde olalım, barışalım, kucaklaşalım, yardımlaşalım, sevelim, sevilelim... Dünya kimseye kalmaz... Kimsenin de olmaz... Herkese de, yeter...