Cübbeli, Hz. İsa gökten inince Hanefi mezhebine göre amel edeceğini anlatıyor: İmamı Rabbani Mektubatın da,”İsa (a.s.) indiği zaman Hanefi mezhebine göre amel edecek” diye buyurdu. Şimdi bunu dediğin zaman ortalık kopuyor. Yahu, İsa (a.s.) Peygamber, Hanefi mezhebi imamı şudur, budur.
Şimdi İsa (a.s.) tabi ki bir peygamberdir. Vahiy devam edecek midir? Edecektir. İçtihadı kendisi yapacak mıdır? Yapacaktır. Buna şimdi Hz. İsa, İmamı Azamı taklit ediyor demek doğru olmaz. Ama burayı anlamayanlar, bu işi karıştırıyor. Guhestani de eserinde bunu söylüyor. Meşhur Hanefi fakihidir. Usuli sitteden naklediyor. Anlamayanlar, diğer mezhep sahipleri, Hanefiler şöyle baya konuyu uzatmışlar. Anlaşılmayacak bir şey yok, mesele şudur. İtiraz duyarsanız, cevabını bilin. İsa (a.s.), bir mesele olduğu zaman “getirin şu kitabı bakalım” der mi? Demez, senin benim gibi. Ömer Nasuhi Bilmen ilmihalini açalım, der mi, demez. Hidaye kitabını, Mülteka kitabını açalım bakalım, der mi, demez.
Hz. İsa, kitap sahibi bir Peygamber. İçtihadı bütün, yaptığı içtihatlar, İmamı Azamın yaptığı içtihada uygundur. Tıpa tıp aynıdır. İmamı Azama uydu deniyor mu? Ha ne deniyor? İmamı Azamın içtihadı ile amel etmiyor muyuz? İsa (a.s.) da kendi devrinde yapacağı içtihatlar buna uygun düşecek. Ulemamız bunu demiş, bu da doğrudur.
- Cübbeli Efendi, senin şu yaptığın izahı, Emsile, Bina okumuş yeni Molla bile yapmaz. İsa Aleyhis Selamın yaptığı içtihadın diğer mezheplere değil de, İmamı Azamın içtihadına uygun düşeceğini nerden çıkarıyorsun, anlata bilir misin?
TÜKÜRÜN BU ŞARLATANLARIN YÜZÜNE; MUHAMMED EŞİT ALLA’MIŞ (HÂŞÂ)
Bir şarlatan meczup, yüz kişilik müridanını toplamış, Yüksek telden konuşuyor: Müritleri de onu dinliyorlar. Şeyh Efendinin şivesini taklit ederek yazmaya çalışacağım:
- Muhammet Mıstafaaaa. O’na ben güneş diyemem. Güneş batar.
- Muhammet Mıstafaaaa. O’na ben su dur diyemem. Su durunca kokar.
- Muhammet Mıstafaaaa. O’na ben ekmektir diyemem. Ekmek durdu mu bayatlar.
- Muhammet Mıstafaaaa. Çok leziz yemektir diyemem. Yemek durdu mu ekşir.
- Muhammet Mıstafaaaa. Muhammet Mıstafa’nın müşebbihi (Benzeri) yoktur.
- Muhammet Mıstafa’nın benzetileceği hiçbir varlık yoktur.
- İmamı Rabbani kuddusi sırrahunun dediği gibi,
- Muhammet Mıstafa, eşittir Allaaaah!!!!
- Muhammet Mıstafa, eşittir Allaaaah!!!! Bir eti, kemiği var farklı, o kadar!
Şarlatanın bu konuşmalarına Mustafa İslamoğlu Hoca şöyle cevap veriyor: “Bu memlekette utanmadan “Muhammet Mustafa eşittir Allah” diyen bir adam çıkıyor, oradaki yüzlerce insan bu şarlatanın yüzüne tükürmüyor, daha ne olsun.
Allah’ım, Hıristiyanlar Hz. İsa için üçte biri dediler. Yan-yana koyun, “Muhammet Mustafa eşittir Allah” üçte bir değil (Hâşâ) hepsi yapıyor. Kur’ansız Müslümanlığın nereye geleceğine ait bir şey duymak istiyorsan işte buyurun.
CÜBBELİ’DEN ŞOK AÇIKLAMA
Cübbeli,” Ayetin hükmü kalktı” diyor: “Le küm dinüküm ve liye din.” Senin dinin sana, benim dinim bana.” Birbirimizden bize ne? Bu hüküm şu anda geçerli değil. İslam’ın gücü olduğu noktada “Leküm dinüküm” yok. Yani bu ayetin hükmü kalkar.
Cevap: Yıllardır anlatılan Nesih Kur’an ayetleri ile ilgili değildir. Kur’anı Kerimin her ayet kıyamete kadar hem lâfzen, hem hükmen korunmuştur. Bu hatası yetmiyor gibi bir de Kur
‘an-a ilave de bulunuyor:
Cübbeli devam ediyor: “Bir de lafzı kalkmış, hükmü baki olan ayet var. Kur’an da okunmuyor. Şu an bu recm ayeti buhari de geçiyor. “Eşşeyhu veşşeyhatü” (Evlilik geçirmiş erkek ve kadın) “İla zenaya” (Zina ettikleri zaman) “Fercümahüma” (Onları recm edin.) “Ne haden minellah. Vallah’ü Azizün Hâkim.” Yani bu sahih. Raslüllah bunu tatbik etmiş, bak ayet Kur’an da yok.
Cevap: Cübbeli tam şaşırmış durumda. Bu söze önce lafzı kalkmış hükmü baki ayet diyor. Sonra Buhari de sahih bir hadis yapıyor ve Kur’an da ki zina ayetini sahih dediği uydurma sözle nesh ediyor.
Cübbeli: Lafzı kalkmış şu an hükmü duruyor. Recm ayeti Buhari de de geçiyor, hepsin de de geçiyor.
Cevap: Hâlbuki Yüce Allah Kur’anı kerimde şöyle buyurur: “Hiç şüphesiz, zikri (Kur’anı biz indirdik, koruyucuları da gerçekten biziz.” (Hicr 9)
“Rabbinin sözü doğruluk bakımından, adalet bakımından da tastamamdır. O’nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O’ işitendir, bilendir.” (Enam 115)
CÜBBELİDEN HZ: MUSA HİKÂYESİ
Cübbeli anlatıyor: Musa (a.s.) derede yıkanırken suya çırılçıplak girdi. Taş kaçtı gitti. Taşa yedi tokat çaktı, izini gördüm diyor Ebu Hüreyre Hazretleri. Dört bin sene sonra, Taş niye kaçtı?
Dediler ki niye çıplak yıkanıyorsun? Musa, Yahudiler çıplak yıkanıyordu, senin avret yerinde bir noksanın var onun için örtünüyorsun” dediler, bende çıplak girdim.
Bir gün Hz. İsa yapayalnız bir yerde suya çıplak girmişti, mübarek. Oradan da anlaşılıyor ki çıplak yıkanmak caizdir. Hz. Musa elbisesini çıkarıp bir taşın üstüne koymuştu. İşte o taş elbiseleri aldı, kaçırdı. Hz. Musa, Tevbi hacer, tevbi hacer. Yani geri gel taş, geri gel taş, taşa elbisemi ver diye bağırıyor. Taş daha ileri gidiyor. Beni İsrailin gördüğü yere kadar taş geldi. Hz. Musa’nın avret yerini gördüler. Avretinin görülmemesi sadece Peygamberimize mahsus bir mucizedir. Efendimizin avret yerini hiç kimse görmemiştir. Çünkü onun avret yerini gören kör oluyordu. Efendimizden başka avret yeri görülen Peygamberler olmuştur. (Nerden uyduruyorsa bu kadar yalanı)
Hz. Musa’nın avret yerini gördüler, aaa bunda bir ayıp yok dediler. Böyle bir şey başına geldi.
YAYINLANAN YAZILARDAN KÖŞE YAZARLARI SORUMLUDUR...