pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Orhan ARSLAN
Köşe Yazarı
Orhan ARSLAN
 

BU GENÇLER KİM

Ülkemizin içerisinde çeşitli nedenlerle oluşan olumsuz olayların içerisinde gençlerin çoğunluğu oluşturması kimilerine bu soruyu sorma ihtiyacını ortaya çıkardı. Kim bu gençler... Bakıyorsunuz taraftar kavgalarında onlar, mahalle kavgalarında onlar, çeşitli suç işleme olaylarında onlar, hatta Anne ve Ailesine zarar verecek kadar suç işleyen onlar... son sorumsuz ideolojik olaylarda onlar... burada örnekler çoğaltılabilir. Önemli olan şudur. Bir fabrika örneği gibi düşünürseniz gençleride bu fabrikanın ürünü olarak kabul ederseniz, o zaman ürünün hatalı olmasında suçu ürünün kendisinde mi, yoksa Fabrikasında mı aramak gerekir. Tabiiki fabrikadadır. Kısacası bu sistem, bu eğitim politikası yetersizdir ve hatalı ürün ortaya koymaktadır. O zaman ürünü değil, Fabrikayı düzeltmek gerekir. İşin başka ilginç olan yanı ise; çocuklarımızı emanet ettiğimiz kimi eğitim kadrosu gençlerimize asıl görevlerini yaparak branşı olan dersleri öğretmek yerine, yanlış  yaklaşımla, siyasi ve ideolojik fikirler aşılamaktadırlar. Son eylemlerde Devletin okulunda sınıflarındaki öğrencilerine hadi eyleme, diyecek kadar da pervasızlaşmaktadırlar. İşte bu yanlışı yapan insanların yaptıkları yanlarına kar olarak kaldığı gibi, Devleti yöneten insanlar da bu olaylara bir nevi sessiz kalmışlardır. Bu harekette bulunan hiç bir eğitim çalışanı bu yaptığından dolayı herhangi bir soruşturma geçirmediği gibi, bir ceza da almamıştır. İleri de yapılacak eylemler için de bir nevi daha da cüretkar olumuştur. Böyle sorumsuz adamların emanet edildiği yavrularımızı, bir de müfredat açısından yetersiz, gereksiz değerlendirmelerini  de üzerine  eklerseniz, bir nevi yavrularımız bu toplumun temelini oluşturan temel kültür sayılabilecek Vatan ve Millet sevgisinden yoksun, İnanç açısından da zayıf ve korumasız olarak yetişmektedirler. Bir de buna hatalı ve kusurlu eğitim kadrosunu eklediğiniz zaman, vay zavallı çocuklarımızın haline... acınacak durumları var. Doğal olarak bu çocuklar her türlü tehlikeye açık olarak yetişmektedirler. Burada bir kaç önerimizde bu Devletin yöneticisi olan kişiler içindir. Öğretmen yetiştiren okulların içler acısı ortadadır. Yukarıda belirttiğimiz Vatan ve Millet sevgisinin aşılanması, inançlı bir nesil yetiştirilmesi adına hangi çalışmalar yapılmaktadır. BU gençleri yetiştirecek olan bu kadrolar bu temel kültürden ne kadar nasibini alarak yetişmektedirler. Eğer bu mukaddes Dava içerisinde yetişmesi sağlanmıyorsa, o zaman o kadrolardan düzgün ve hatasız genç yetiştirilmesini nasıl bekleyebilirsiniz... Bu sadece hayalcilik olur. Önce Devlet bu alanda üzerine düşen görevi yapmalıdır. Öğretmen yetiştiren kurumların ve onların müfredatlarının ne kadar önemli olduğunu söylememe gerek yoktur. Daha sonra ise, normal KPSS sınavları ile öğretmen açığının kapatılması fikri ise zaten hepten feciat. Öğretmen adaylarına sınavlarda bu Milletin kutsal değerleri ille ilgili hangi sorular yöneltilmektedir. Ya da eğer bu sorular yöneltiliyor ise; soruların kaçta, kaçını oluşturmaktadır. Böyle sorunlarla yetişen bir öğretim kadrosundan başarılı bir sonuç beklemek, öğrencilerini iyi hasletlerle yetiştirmesini beklemek hayalcilik olur.                                               EN ÖNEMLİ MESLEKLERDEN SAYILMASI GEREKEN ÖĞRETMEN kadrosunu sıradanlaştırdığınız zaman, eğitim ve öğretimi de sıradanlaştırmış olursunuz. O nedenle her canı sıkılan çıkar ve ben neden öğretmen olamıyorum, diye  eylemler yapar. Çünkü Bu Ülkede öğretmen olmak vasıfsız işçi gibi algılanmaktadır. Bir de çözümü sadece  öğretmenlerin kazandığı para açısından gidermeye çalışmak da olayı basite almaktır. İşini gerçekten iyi yapan, ehli olan insanları öğretmen yap, ücretini de ona göre en yüksek seviyeden ver, ondan sonra da yetişecek olan nesilden ümit bekle, gözün arkada kalmasın. Arada sırada öğretmen kadrosonu da ciddi olarak denetle. Kimse ben nasıl olsa öğretmen oldum bana artık kimse dokunamaz, demesin. Çünkü öğretmenin yetiştiridği gelecek neslimizdir, yani geleceğimizidir. O na göre ne kadar önemsememiz gerektiğini söylemeye gerek yoktur. En azından bu çalışmaları ortaya koyarsan, bugünkü gençliğin ne kadar sorumsuz olduğunu, ne kadar şiddet yanlısı olduğunu, suça meyyal olduğunu, korumasız olduğunu sorgulamana gerek kalmaz.EĞİTİMİN VE ÖĞRETİMİN ÖNEMİNİ ANLATACAK  daha nice yeni ve güçlü fikirler olabilir. Bu amaçla her üç senede bir planlı toplantılar yap. Devlet olarak bunları yapmak senin görevindir. Samimi ve ihlaslı yapılan tüm çalışmaların Yüce Rabbim sonucunu verecektir. Yeter ki, sen onun rızasını almak üzere yola çık ve o yönde çalışmalar yap. Sorunlar kendiliğinden ortadan kalkacaktır. O zaman suç işleyen gençler kendiliğinden azalacaktır...
Ekleme Tarihi: 19 Temmuz 2013 - Cuma

BU GENÇLER KİM

Ülkemizin içerisinde çeşitli nedenlerle oluşan olumsuz olayların içerisinde gençlerin çoğunluğu oluşturması kimilerine bu soruyu sorma ihtiyacını ortaya çıkardı. Kim bu gençler... Bakıyorsunuz taraftar kavgalarında onlar, mahalle kavgalarında onlar, çeşitli suç işleme olaylarında onlar, hatta Anne ve Ailesine zarar verecek kadar suç işleyen onlar... son sorumsuz ideolojik olaylarda onlar... burada örnekler çoğaltılabilir. Önemli olan şudur. Bir fabrika örneği gibi düşünürseniz gençleride bu fabrikanın ürünü olarak kabul ederseniz, o zaman ürünün hatalı olmasında suçu ürünün kendisinde mi, yoksa Fabrikasında mı aramak gerekir. Tabiiki fabrikadadır. Kısacası bu sistem, bu eğitim politikası yetersizdir ve hatalı ürün ortaya koymaktadır. O zaman ürünü değil, Fabrikayı düzeltmek gerekir.
İşin başka ilginç olan yanı ise; çocuklarımızı emanet ettiğimiz kimi eğitim kadrosu gençlerimize asıl görevlerini yaparak branşı olan dersleri öğretmek yerine, yanlış  yaklaşımla, siyasi ve ideolojik fikirler aşılamaktadırlar. Son eylemlerde Devletin okulunda sınıflarındaki öğrencilerine hadi eyleme, diyecek kadar da pervasızlaşmaktadırlar. İşte bu yanlışı yapan insanların yaptıkları yanlarına kar olarak kaldığı gibi, Devleti yöneten insanlar da bu olaylara bir nevi sessiz kalmışlardır. Bu harekette bulunan hiç bir eğitim çalışanı bu yaptığından dolayı herhangi bir soruşturma geçirmediği gibi, bir ceza da almamıştır. İleri de yapılacak eylemler için de bir nevi daha da cüretkar olumuştur. Böyle sorumsuz adamların emanet edildiği yavrularımızı, bir de müfredat açısından yetersiz, gereksiz değerlendirmelerini  de üzerine  eklerseniz, bir nevi yavrularımız bu toplumun temelini oluşturan temel kültür sayılabilecek Vatan ve Millet sevgisinden yoksun, İnanç açısından da zayıf ve korumasız olarak yetişmektedirler. Bir de buna hatalı ve kusurlu eğitim kadrosunu eklediğiniz zaman, vay zavallı çocuklarımızın haline... acınacak durumları var. Doğal olarak bu çocuklar her türlü tehlikeye açık olarak yetişmektedirler.
Burada bir kaç önerimizde bu Devletin yöneticisi olan kişiler içindir. Öğretmen yetiştiren okulların içler acısı ortadadır. Yukarıda belirttiğimiz Vatan ve Millet sevgisinin aşılanması, inançlı bir nesil yetiştirilmesi adına hangi çalışmalar yapılmaktadır. BU gençleri yetiştirecek olan bu kadrolar bu temel kültürden ne kadar nasibini alarak yetişmektedirler. Eğer bu mukaddes Dava içerisinde yetişmesi sağlanmıyorsa, o zaman o kadrolardan düzgün ve hatasız genç yetiştirilmesini nasıl bekleyebilirsiniz... Bu sadece hayalcilik olur. Önce Devlet bu alanda üzerine düşen görevi yapmalıdır. Öğretmen yetiştiren kurumların ve onların müfredatlarının ne kadar önemli olduğunu söylememe gerek yoktur. Daha sonra ise, normal KPSS sınavları ile öğretmen açığının kapatılması fikri ise zaten hepten feciat. Öğretmen adaylarına sınavlarda bu Milletin kutsal değerleri ille ilgili hangi sorular yöneltilmektedir. Ya da eğer bu sorular yöneltiliyor ise; soruların kaçta, kaçını oluşturmaktadır. Böyle sorunlarla yetişen bir öğretim kadrosundan başarılı bir sonuç beklemek, öğrencilerini iyi hasletlerle yetiştirmesini beklemek hayalcilik olur.                                               EN ÖNEMLİ MESLEKLERDEN SAYILMASI GEREKEN ÖĞRETMEN kadrosunu sıradanlaştırdığınız zaman, eğitim ve öğretimi de sıradanlaştırmış olursunuz. O nedenle her canı sıkılan çıkar ve ben neden öğretmen olamıyorum, diye  eylemler yapar. Çünkü Bu Ülkede öğretmen olmak vasıfsız işçi gibi algılanmaktadır. Bir de çözümü sadece  öğretmenlerin kazandığı para açısından gidermeye çalışmak da olayı basite almaktır. İşini gerçekten iyi yapan, ehli olan insanları öğretmen yap, ücretini de ona göre en yüksek seviyeden ver, ondan sonra da yetişecek olan nesilden ümit bekle, gözün arkada kalmasın. Arada sırada öğretmen kadrosonu da ciddi olarak denetle. Kimse ben nasıl olsa öğretmen oldum bana artık kimse dokunamaz, demesin. Çünkü öğretmenin yetiştiridği gelecek neslimizdir, yani geleceğimizidir. O na göre ne kadar önemsememiz gerektiğini söylemeye gerek yoktur. En azından bu çalışmaları ortaya koyarsan, bugünkü gençliğin ne kadar sorumsuz olduğunu, ne kadar şiddet yanlısı olduğunu, suça meyyal olduğunu, korumasız olduğunu sorgulamana gerek kalmaz.EĞİTİMİN VE ÖĞRETİMİN ÖNEMİNİ ANLATACAK  daha nice yeni ve güçlü fikirler olabilir. Bu amaçla her üç senede bir planlı toplantılar yap. Devlet olarak bunları yapmak senin görevindir.

Samimi ve ihlaslı yapılan tüm çalışmaların Yüce Rabbim sonucunu verecektir. Yeter ki, sen onun rızasını almak üzere yola çık ve o yönde çalışmalar yap. Sorunlar kendiliğinden ortadan kalkacaktır. O zaman suç işleyen gençler kendiliğinden azalacaktır...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.