pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

31 Mart seçimleri, belediye başkanı belirlemenin ötesine geçti,

Son yazıyı şöyle bitirmiştim: “Erdoğan ve AK Parti seçmeni fotoğrafı görür ve Türkiye’nin geleceğini doğru okursa İmamoğlu’nun şansı yok.” Buradan devam edeceğim. Bu kez sonda söyleyeceğimi başta vurgulamak istiyorum: 31 Mart seçimleri, belediye başkanı belirlemenin ötesine geçti, hatta 14 ve 28 Mayıs seçimlerini pasifize edecek etkiye de dönüştü. Neden mi? Ekrem İmamoğlu da kendi pozisyonunu belirlerken yerel seçimlerin, İstanbul’da belediye başkanı belirlemenin ötesine geçtiğini söylüyor zaten ve kendisi seçilirse bir “anlayışı yok etmenin” de sözünü veriyor. Bunu; işi çöp toplamak, trafiği düzenlemek ve toplu ulaşım hizmetlerini sağlamak olması gereken bir belediye başkanı olarak söylemiyor elbette. Çıktığı yeni yolda tek başına değil. DEM Parti de yerel seçimlere ‘kent uzlaşısı’ kamuflajıyla aynı noktadan bakıyor.   DEM Partililerin buluşmasında yapılan şu konuşma mesela: “İstanbul’da da 22 tane ilçede seçimlere CHP’nin listelerinden giriyoruz. Oralarda belediyelerin kazanıldığı durumlarda başkan yardımcısı arkadaşlarımız olacak. Kararları sahada görmediğimiz arkadaşlarımız veriyor.”  İmamoğlu’nun tüm konuşmaları da kendisini başkan seçtirecek DEM seçmenine yönelik artık. Oraya oynuyor, memnun ediyor ve rahatsız olmamalarının önüne geçmek için özel çaba gösteriyor. DEM de bu ittifakın karşılığında İstanbul adayını “sahadan” çekti zaten. Adaylıktan çekmesi de konuşuluyordu ancak ters etki olur diye pasif kampanyayla geçiştirdiler seçimleri. Mesela seçim afişlerine hiç dikkat ettiniz mi? Şehrin hiçbir yerine DEM Parti İBB adaylarının afişleri asılmadı. Diğer yandan Ekrem İmamoğlu’nun afişlerinin önüne, arkasına ve sağına, soluna dikkatle bakınca bir detay göze çarpıyor. En fazla Yeniden Refah Partisi adayının afişlerini göreceksiniz. Hatta İBB panolarında bile. Buna ‘siyasal iletişim mühendisliği’ diyebiliriz. DEM’i geri planda tut, mümkünse gösterme ama Yeniden Refah’ı göz önüne çıkar. Afişlerle tüm şehri donat. Herkes ve Yeniden Refahlılar da çok iyi biliyor ki; İBB zabıtası istemezse o afişler boy boy asılamazdı.   Bakın artık eski usul siyasi çalışma olarak görülen afiş asmalar bile “asıl amacın” ne olduğunu gösteriyor. Özeti şudur: Ekrem İmamoğlu İstanbul’u yeniden kazanmak ve başlatacağı yeni siyasi yürüyüşle asıl hedefi olan, “bir anlayış” diyerek söylemekten çekindiği Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 yılda inşa ettiği Türkiye’yi tarihe gömmek istiyor. Buna paralel olarak Yeniden Refah Partisi de tüm gücünü AK Parti adayı Murat Kurum’un İstanbul’u kazanmaması için harcıyor. DEM Parti, CHP ile ittifak yapma ve iş birliğini İmamoğlu üzerinde, özelinde sürdürme hassasiyeti sergilerken, Yeniden Refah Partisi yerel seçimlerde, üstelik dokuz ay önce ittifak yaptığı AK Parti’ye kaybettirme politikasından geri adım atmadı.   Burada mesele AK Parti’nin politikalarını eleştirmeleri, beğenmemeleri, tasvip etmemeleri değil. Zaten AK Parti seçmeninde karşılık bulma sebepleri de bu eleştirileriydi. 14 Mayıs seçimlerinde sundukları 30 maddelik protokolün etkisiyle AK Parti seçmeninden oy aldılar ve Meclis’e girdiler. Peki bugün… Şunu sormak gerek: Hiç mi size dokunan, çevrenizi güzelleştiren, memlekete esenlik katan bir icraatı olmadı Erdoğan’ın da özü Milli Görüş olan siyasi anlayışınızı yok etmek istediğini açıkça ilan eden CHP adayına kazandıracak bir pozisyon belirlediniz kendinize? Bir tarafta milli manevi değerlere bağlı, Türkiye’yi merhum Necmettin Erbakan’ın da tahayyül ettiği seviyelere eriştiren ve daha da önemlisi dünyada cereyan eden büyük olayların ortasında ayakta tutmaya çalışan bir anlayış, diğer tarafta ise sadece şahsi menfaatlerini ve ikbalini düşünen, iktidara gelebilmek için gizli ve açık mutabakatlara girebilen, milli ve yerli düşünmekten uzaklaşan siyasi oluşumlar var. Bu tabloda Yeniden Refah Partisi’nin kazanma ihtimali ise yok. Tıpkı DEM gibi. Ancak gizli kazananı ya da büyük kaybedeni olmak gibi bir sonucu mutlaka olacak. Söz de karar da tabii ki milletin. Seçimlerin kaderini Erdoğan ve AK Parti seçmeninin iradesi kadar ve mevcut tabloyu gören, idrak eden küskün, kırgın, kızgın ve arayışta olan seçmenin insafının belirleyeceği de ortada.
Ekleme Tarihi: 28 Mart 2024 - Perşembe

31 Mart seçimleri, belediye başkanı belirlemenin ötesine geçti,

Son yazıyı şöyle bitirmiştim: “Erdoğan ve AK Parti seçmeni fotoğrafı görür ve Türkiye’nin geleceğini doğru okursa İmamoğlu’nun şansı yok.”

Buradan devam edeceğim.

Bu kez sonda söyleyeceğimi başta vurgulamak istiyorum: 31 Mart seçimleri, belediye başkanı belirlemenin ötesine geçti, hatta 14 ve 28 Mayıs seçimlerini pasifize edecek etkiye de dönüştü.

Neden mi?

Ekrem İmamoğlu da kendi pozisyonunu belirlerken yerel seçimlerin, İstanbul’da belediye başkanı belirlemenin ötesine geçtiğini söylüyor zaten ve kendisi seçilirse bir “anlayışı yok etmenin” de sözünü veriyor. Bunu; işi çöp toplamak, trafiği düzenlemek ve toplu ulaşım hizmetlerini sağlamak olması gereken bir belediye başkanı olarak söylemiyor elbette. Çıktığı yeni yolda tek başına değil. DEM Parti de yerel seçimlere ‘kent uzlaşısı’ kamuflajıyla aynı noktadan bakıyor.
 
DEM Partililerin buluşmasında yapılan şu konuşma mesela: “İstanbul’da da 22 tane ilçede seçimlere CHP’nin listelerinden giriyoruz. Oralarda belediyelerin kazanıldığı durumlarda başkan yardımcısı arkadaşlarımız olacak. Kararları sahada görmediğimiz arkadaşlarımız veriyor.” 
İmamoğlu’nun tüm konuşmaları da kendisini başkan seçtirecek DEM seçmenine yönelik artık. Oraya oynuyor, memnun ediyor ve rahatsız olmamalarının önüne geçmek için özel çaba gösteriyor. DEM de bu ittifakın karşılığında İstanbul adayını “sahadan” çekti zaten. Adaylıktan çekmesi de konuşuluyordu ancak ters etki olur diye pasif kampanyayla geçiştirdiler seçimleri.
Mesela seçim afişlerine hiç dikkat ettiniz mi? Şehrin hiçbir yerine DEM Parti İBB adaylarının afişleri asılmadı. Diğer yandan Ekrem İmamoğlu’nun afişlerinin önüne, arkasına ve sağına, soluna dikkatle bakınca bir detay göze çarpıyor. En fazla Yeniden Refah Partisi adayının afişlerini göreceksiniz. Hatta İBB panolarında bile. Buna ‘siyasal iletişim mühendisliği’ diyebiliriz. DEM’i geri planda tut, mümkünse gösterme ama Yeniden Refah’ı göz önüne çıkar. Afişlerle tüm şehri donat. Herkes ve Yeniden Refahlılar da çok iyi biliyor ki; İBB zabıtası istemezse o afişler boy boy asılamazdı.
 

Bakın artık eski usul siyasi çalışma olarak görülen afiş asmalar bile “asıl amacın” ne olduğunu gösteriyor.

Özeti şudur:

Ekrem İmamoğlu İstanbul’u yeniden kazanmak ve başlatacağı yeni siyasi yürüyüşle asıl hedefi olan, “bir anlayış” diyerek söylemekten çekindiği Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 yılda inşa ettiği Türkiye’yi tarihe gömmek istiyor.
Buna paralel olarak Yeniden Refah Partisi de tüm gücünü AK Parti adayı Murat Kurum’un İstanbul’u kazanmaması için harcıyor.

DEM Parti, CHP ile ittifak yapma ve iş birliğini İmamoğlu üzerinde, özelinde sürdürme hassasiyeti sergilerken, Yeniden Refah Partisi yerel seçimlerde, üstelik dokuz ay önce ittifak yaptığı AK Parti’ye kaybettirme politikasından geri adım atmadı.

 
Burada mesele AK Parti’nin politikalarını eleştirmeleri, beğenmemeleri, tasvip etmemeleri değil. Zaten AK Parti seçmeninde karşılık bulma sebepleri de bu eleştirileriydi. 14 Mayıs seçimlerinde sundukları 30 maddelik protokolün etkisiyle AK Parti seçmeninden oy aldılar ve Meclis’e girdiler.
Peki bugün… Şunu sormak gerek: Hiç mi size dokunan, çevrenizi güzelleştiren, memlekete esenlik katan bir icraatı olmadı Erdoğan’ın da özü Milli Görüş olan siyasi anlayışınızı yok etmek istediğini açıkça ilan eden CHP adayına kazandıracak bir pozisyon belirlediniz kendinize?
Bir tarafta milli manevi değerlere bağlı, Türkiye’yi merhum Necmettin Erbakan’ın da tahayyül ettiği seviyelere eriştiren ve daha da önemlisi dünyada cereyan eden büyük olayların ortasında ayakta tutmaya çalışan bir anlayış, diğer tarafta ise sadece şahsi menfaatlerini ve ikbalini düşünen, iktidara gelebilmek için gizli ve açık mutabakatlara girebilen, milli ve yerli düşünmekten uzaklaşan siyasi oluşumlar var. Bu tabloda Yeniden Refah Partisi’nin kazanma ihtimali ise yok. Tıpkı DEM gibi. Ancak gizli kazananı ya da büyük kaybedeni olmak gibi bir sonucu mutlaka olacak.

Söz de karar da tabii ki milletin. Seçimlerin kaderini Erdoğan ve AK Parti seçmeninin iradesi kadar ve mevcut tabloyu gören, idrak eden küskün, kırgın, kızgın ve arayışta olan seçmenin insafının belirleyeceği de ortada.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.