Chp'nin 19. Olağanüstü Kurultayı
Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (1) - "Hem CHP'li olacaksın hem bireysel çıkarlar peşinde koşacaksın, 'Ben ne olacağım' diyeceksin. Sen hiçbir şey olamazsın kardeşim. Senin yerin CHP'nin kapısının dışarısıdır"- "Yüreğiniz yetiyorsa, kadınlara saygınız varsa, k
Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (1) - "Hem CHP'li olacaksın hem bireysel çıkarlar peşinde koşacaksın, 'Ben ne olacağım' diyeceksin. Sen hiçbir şey olamazsın kardeşim. Senin yerin CHP'nin kapısının dışarısıdır"- "Yüreğiniz yetiyorsa, kadınlara saygınız varsa, k
ANKARA (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hem CHP'li olacaksın hem bireysel çıkarlar peşinde koşacaksın, 'Ben ne olacağım' diyeceksin. Sen hiçbir şey olamazsın kardeşim. Senin yerin CHP'nin kapısının dışarısıdır." dedi.
Kılıçdaroğlu, Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen 19. Olağanüstü Kurultay'daki konuşmasına Deniz Baykal'ı ve Enis Berberoğlu'nu selamlayarak başladı.
Geçen pazartesi günü hayatını kaybeden Parti Meclisi (PM) üyesi Yavuz Karan'a da Allah'tan rahmet dileyen Kılıçdaroğlu, bugün İstanbul'da Cumhuriyet gazetesiyle ilgili davanın görüleceğini hatırlattı.
Ahmet Şık, Akın Atalay ve Murat Sabuncu'nun bir yılı aşkın süredir tutuklu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Umarız bugün görülen duruşmada bu arkadaşlar serbest bırakılır." diye konuştu.
Zaman zaman belli olaylara ciddi tepkiler gösterildiğini ancak zamanla bunların kanıksandığını savunan Kılıçdaroğlu, bu durumun ise çok tehlikeli olduğunu vurguladı.
Kılıçdaroğlu, tüm algı yönetimine karşı, dik duruşun olayın ilk anında gösterilmesini isteyerek, "Bizim dışımızda yasa dışı uygulamalara karşı çıkan kimse yok. İktidarın derdi 'CHP'yi nasıl sustururum.' Bu tuzağa hiçbir CHP'linin düşmemesi lazım. Demokrasi savunan herkesin, olayların sıcaklığında hangi tepkiyi verdiysek sonraki süreçte de aynı tepkiyi vermemiz lazım." ifadesini kullandı.
Gazetecilerin, yazarların, milletvekillerinin, öğrencilerin, avukatların hapiste olduğu bir Türkiye'yi yaşadıklarını belirten Kılıçdaroğlu, sırf barış istedi diye 100'den fazla akademisyenin üniversiteden kovulduğu iddia etti.
Üniversiteleri susturulan, parlamentonun yetkilerinin gasbedildiği, suçluyu hakimin değil, otoritenin belirlediği bir Türkiye'de yaşadıklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Demokrasimiz işgal altında. İnsanlar nefes alamıyorlar, insanlar düşüncelerini özgürce ifade edemiyorlar. OHAL'in uygulandığı bir Türkiye'deyiz. Adil yargılanmanın olmadığı bir Türkiye'de yaşıyoruz. Yargının ipotek altına alındığı bir Türkiye'de hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur." dedi.
- "Hanedan devletine dönüşen bir Türkiye'de yaşıyoruz
Gayriresmi bir referandumda anayasanın değiştirildiğini ileri süren Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin hızla demokratik hukuk devletinden uzaklaştığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, "Önce parti devletine, şimdi de hanedan devletine dönüşen bir Türkiye'de yaşıyoruz. Anayasası fiilen askıya alınmış, kuvvetler ayrılığı yok edilmiş, dış politikası egemen güçler tarafından belirlen bir ülkede yaşıyoruz." diye konuştu.
İktidarın bilinçli bir şekilde yoksulluğu bitirmediğini ve oyunu almak için yoksulluğu yönettiğini savunan Kılıçdaroğlu, ayrıca toplumu ayrıştırarak, bölerek kendi iktidarını güvencesi altına almak isteyen bir parti ile karşı karşıya olduklarını değerlendirdi.
Ekonomisi tefecilere peşkeş çekilen, yerli ve milli yatırımları satılan bir Türkiye'de yaşadıklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bu rejimin adı tek adam rejimi, hanedan rejimidir. Bu düzenin adı da haramilerin düzenidir. Bize düşen görev, her birimize tek tek düşen görev, haramilerin saltanatını yıkmadıkça yatağımızda rahat uyuyamayacağız. Bizim boynumuzun borcudur haramilerin saltanatını yıkmak. Neden diyeceksiniz; çünkü biz Kuvayımilliyeciyiz." ifadesini kullandı.
- "Söz konusu vatansa gerisi teferruattır"
Memleketin sınırlarının kanla, gözyaşıyla çizildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Birileri 'Çok oy aldım gelir Türkiye Cumhuriyetinin dokusuyla oynarım' derse ona karşı çıkacakların başında CHP'liler olmak zorundadır. Bizim temel ilkemiz; söz konusu vatansa gerisi teferruattır." dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Karşı çıkanların ön saflarında CHP'liler olacak derken, elbette ki bu saflara ister muhafazakar ister ülkücü ister milliyetçi ister mukaddesatçı ister sosyal demokrat ister Atatürkçü, kim olursa olsun, hep beraber demokrasiyi savunmak ortak görevimizdir. Bu mücadelenin öncülüğünü bizler yapacağız. Elbette ki bu mücadele ortak görevimiz ama bu davaya önce inanmamız gerekiyor. Her birimizin tek tek birer dava insanı olması gerekir. Bir davaya inanıyorsak, ortak amaçlarımız varsa, o davayı sonuna kadar savunacağız, yenileyerek savunacağız, çünkü biz haklıyız, gururluyuz, onurumuzla davamızı savunuruz. Her CHP'linin bir dava insanı olması gerekir. Cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması ortak davamızdır."
- Cinsiyet kotası çağrısı
Dün, Dünya Kadınlar Günü'nde Aydın'da kadınlara seslendiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, orada, "Eğer bu ülkede kadın erkek eşitliğini savunuyorsanız gelin yüzde 33 cinsiyet kotasını Siyasi Partiler Yasasına koyalım." dediğini aktardı.
Aynı çağrısını yineleyen Kemal Kılıçdaroğlu, "Yüreğiniz yetiyorsa, kadınlara saygınız varsa, kadınlar da bu ülkenin geleceğinde söz ve karar sahibi olsun diyorsanız, gelin hep birlikte, parlamentoda grubu olan bütün siyasal partiler en az yüzde 33 cinsiyet kotasını yasalaştıralım. O zaman göreceksiniz, Türkiye başka bir Türkiye olacak." ifadesini kullandı.
Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını savunmanın ortak davaları olduğunu bildiren Kılıçdaroğlu, barışın ve huzurun egemen olduğu bir Türkiye'yi amaçladıklarını aktardı.
- "Senin yerin CHP'nin kapısının dışarısıdır"
Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Davaya inanan insanların özelliği, 'Ben yarın ne olacağım' kaygısını taşımayan insanlardır. Davaya inanmayıp da 'Ben ne olacağım, benim geleceğim ne olacak, milletvekilliğim garanti mi?' diye söyleyenlerin dava insanı olmaya hakları da yoktur, hukukları da yoktur. Dava insanı olanların mevkisi, makamı yoktur. Sıradan bir yurttaş, demokrasiyi, yargı bağımsızlığını, Türkiye'yi, onurunu savunacak... 'Bunu savunuyorum ama ben ne olacağım.' Sen hiçbir şey olamazsın, senin bu partide yerin de yoktur kardeşim. Bireysel çıkar peşinde koşanların bu partide yeri yoktur. Hem CHP'li olacaksın hem bireysel çıkarlar peşinde koşacaksın, 'Ben ne olacağım' diyeceksin. Sen hiçbir şey olamazsın kardeşim. Senin yerin CHP'nin kapısının dışarısıdır. Bu ülkeye biz dava insanları kazandırmak için mücadele ediyoruz. Eğer bu mücadeleyi başarıya ulaştırabilirsek, o zaman Kuvayımilleyicilerin hakkını teslim etmiş oluruz."
- "En büyük hedefim parti reformuydu
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin baskı altında olduğunu ve kendilerine düşen görevin ise Türkiye'yi kurucu ayarlarına yeniden döndürmek olduğunu söyledi.
Kurultayla ilgili bilgi de veren Kılıçdaroğlu, 2010'da genel başkan seçildikten sonra önündeki en büyük hedefin parti reformu olduğunu bildirdi.
Kılıçdaroğlu, "8 yıldan bu yana, dar kadrocu siyaset anlayışıyla, parti içi iktidar kavgasına odaklanmış alışkanlıklarla mücadele ederek yepyeni bir siyaset anlayışını bu partiye yerleştirmeye çalıştım." dedi.
Kendisinden önce partinin neredeyse "ön seçim" uygulamasını unuttuğunu aktaran Kılıçdaroğlu, tüzüğe en az yüzde 85 ön seçim şartını kendisinin koydurduğunu anımsattı.
Ayrıca iki kez üst üste kontenjan adayı olanların, üçüncü kez kontenjan adayı olamayacaklarına ilişkin tüzük değişikliğini de yine kendisinin koydurduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şu görüşlere yer verdi:
"Sadece tüzüğe koymakla yetinmedik, ilk kez 55 seçim çevresinde ön seçim yaptık. Allah aşkına daha önce ön seçim mi vardı? Şimdi çıkıp bana 'Kılıçdaroğlu tüzük değişikliği getiriyor ön seçimi kaldıracak.' Niye kaldıralım? Bunu söyleyelim arkadaşlar dönüp acaba bizim tüzük değişikliğine bakıyorlar mı? Delege avcılığıyla siyaset yapanların bu ülkeye faydası yoktur. Ülkeye faydanın yolu şudur; ülkenin sorunlarını nasıl çözeceğiz, önerileriniz nelerdir? Eğer böyle bir siyaset anlayışı ile yola çıkıyorsanız benim başımın üstünde yeriniz var. Getirilen tüzükle ön seçim maddesinde hiçbir değişiklik yapılmadı, aynen duruyor. Hatta aday saptama yöntemi belirlenirken bir düzenleme daha yaptık, il örgütlerinin görüşlerinin de alınacağını tüzüğe yazdık. Ben milletvekili adayı belirleme meraklısı değilim. Beni en çok rahatsız hususlardan biri budur... Adayı en iyi belirleyecek olan örgütün kendisidir.
Aday belirleme meraklısı olsam 2012'de ön seçimi getirmezdim. 55 ilde ön seçim yaptırmazdım. Ben bu anlayışı reddediyorum. Örgüt partiyi yıllardır iktidar olmamasına karşın ayakta tutuyor. Örgüte güvenmeyip de kime güveneceksiniz?"
Kılıçdaroğlu, hiçbir partinin göstermediği çabayı CHP'li milletvekillerinin gösterdiğini belirterek, genel başkan olmadan önce yapılan "CHP Sivas'tan öteye gidemez" anlayışını da yıktıklarını ifade etti.
CHP rozetiyle, Türkiye'nin ve dünyanın her yerine gittiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Kendi topraklarımıza elbette gideceğiz. Diyarbakır'a da Şanlıurfa'ya da Hakkari'ye de Bitlis'e de... Niye gitmeyelim. Artık göğsümüzde CHP rozeti onurumuzla gidiyoruz, esnafı geziyoruz. Çünkü onlar da şu noktaya geldiler, Kürt sorununu çözecek parti CHP'dir, CHP dışında hiç kimse bu sorunu çözemez. Beni de onlar çok iyi biliyorlar. CHP demokrasi ve özgürlük bağlamında bu sorunu çözecektir. 15 yıldır çözemediler. Şehitler üzerinden siyaset yapıyorlar. Fakir fukaranın çocuğunu gönder askere, kendi çocuklarını askere göndermemek için her türlü dümeni çevir. Sonra şehitlerin arkasından gözyaşı dök. Bu oyunu da artık Türkiye'nin görmesi lazım."
Kemal Kılıçdaroğlu, ön seçime verdikleri önemi tekrarlayarak, parti içi demokratik yarış kültürünü yerleştirmek için 8 yıldır mücadele ettiğini bildirdi.
Bir hayli mesafe katetmelerine rağmen, hastalıklı eski alışkanlıklar nedeniyle arzu ettiği kültürü partiye yerleştiremediğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Ama bunun mücadelesini mutlaka yapacağım. Demokratik yarışma kültürü, mutlaka ama mutlaka bu partiye gelecektir. 'Ben yoksam parti de yok' anlayışı egemen olan arkadaşlarımız var. 'Ben yoksam partim de yok' diyen arkadaşlar, kapı burada, çıkıp gidebilirler. Parti kimsenin babasının malı değildir, parti hepimizindir, Türk milletinindir, Kuvayımilliyecilerin partisidir, savaş meydanlarında kurulan bir partidir bu. Bu partide 'Ben ne olacağım' diye yola çıkanların yeri yoktur."
(Sürecek)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.